Kısa vadeli canlandırma önlemlerinin faturası

HÜKÜMETİN referandum öncesi piyasaları canlandırma tedbirleri ardı ardına gelirken, bu tedbirlerin çıkaracağı faturayı da artık tartışmak gerekiyor. İçeride yapılmayan bu tartışmayı, Türkiye’nin ekonomik görünümünü durağandan negatife çeviren Moody’s’in başlattığı görülüyor.

Haberin Devamı

Hükümetin ekonomideki yavaşlamaya verdiği tepkinin kısa vadeli canlanmayı içerdiğini belirten Moody’s raporunda “Alınan bu önlemler hem makroekonomik dengesizlikleri artırabilir, hem de ekonomik büyümeyi sınırlayan temel yapısal sorunlara karşılık vermede başarısız olabilir” deniyor.

Türkiye’nin kredi notuna temel desteği oluşturan güçlü kamu maliyesinin yavaşlayan ekonomik büyümeden olumsuz etkilendiğini belirten Moody’s, hükümetin ekonomideki yavaşlamayı gidermek için attığı adımlarla kamu harcamalarının yükseldiğini; bunun yapısal sorunlara çözüm oluşturmadığını açıkladı.

Geçen birkaç ay içinde alınan tedbirleri düşündüğümüzde kısa vadede kamu gelirlerini düşüren vergi indirimlerinin yanında, orta vadede mali yapıyı bozabilecek Hazine sübvansiyonlarını, İşsizlik Fonu’ndan amaç dışı harcamaları, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tahsilatını azaltıp harcamalarını artıracak dolayısıyla Hazine’den alacağı parayı artıracak tedbirleri görüyoruz.

Haberin Devamı

Bu arada nisan sonuna kadarki vergi indirimlerinin kalkmasıyla zaten yüzde 10’u geçen enflasyonun, geri çekilmesini beklediğimiz dönemde, mayıstan itibaren de hızlanabileceğini görmek gerekiyor.

Şubat ayından itibaren bütçe harcamalarında artış başladı. Maliye’de bazı harcamaların sonraki aylara kaydırılabildiğini biliyoruz; o nedenle bu tedbirlerin asıl faturasını mayıs ayından itibaren görmeye başlayacağız. Maliye Bakanı bütçe hedefleri içinde olduğumuzu söylüyor ama mayıstan sonra bunu söylemesi bir hayli zorlaşacak.

Peki, o zaman ne olacak derseniz; zaten artmaya başlayan borçlanma oranlarının daha da artması kaçınılmaz. İç borç çevirme oranlarının yüzde 100’ün üzerine çıktıktan sonra, giderek artan oranlarda yükselmesi bence kaçınılmaz olacak.

O zaman ne olacak derseniz; 2000 yılı öncesindeki gibi, borçlanma arttıkça faizler artacak, faizler arttıkça, 2001 reformlarıyla set çekilen faiz harcamalarının bütçe içindeki payı artmaya başlayacak. Mali disiplin dediğimiz ekonomide kalan tek çıpa da artık sürümeye başlayacak...

ŞİRKET KURTARMAKLA EKONOMİ KURTULMAZ

Haberin Devamı

Ancak şimdi bu faturayı konuşmaktan kaçınıyoruz. Niye derseniz; işalemi zor durumda, özellikle küçüklerin işi bir hayli zora girdi. Bu tedbirler biraz daha yüzdürülmelerini sağlayacak da onun için kimse sesini çıkarmıyor.

Örneğin zor durum düşmüş şirketlere türlü kanallardan, Hazine’nin zararını üstleneceği kredilerin verilmesinin, bu şirketleri kurtaracağı mı sanılıyor? Bence krediyi verenler de alanlar da şirketlerin bu yolla kurtarılamayacağını biliyor ama sanki işler gidiyormuş, piyasa canlıymış izlenimi verilmek için yapılıyor. Son dönem verilen bu kredilerin çoğunun batağa dönme ihtimali çok yüksek. Ancak 2 yılda bir vergi ve SGK prim affının yapıldığı bir ülke olduğumuz için “Şu anı kurtaralım nasıl olsa yine bir şey verirler” denip, yine gün kurtarılıyor.

Haberin Devamı

Bankacılar, “Zararı Hazine’ye yıktık, BDDK sermaye yeterlilik rasyosu ve batık kredi oranlarımızı değiştirip şartları yumuşatıyor, biz çarkımızı döndürelim” diye fazla ses çıkarmıyor. “Bu kadarı da olmaz” diye bazılarına kredi vermeyince de, hükümet üyeleri bankalara aba altından sopa gösteriyor zaten..

Özetle; para saçarak şirket kurtarılamaz, böyle şirket kurtarmakla da makro ekonomi kurtarılamaz. Sonuçta faturanın hızla arttığını görmeye başladık.

Yazarın Tüm Yazıları