Paylaş
Çünkü IMF uzmanlarının, Türkiye ekonomisine ilişkin bazı veriler hakkında şüphelenmeye başladıklarını gözlüyoruz.
IMF’in her ülkeye yaptığı, rutin 4. Madde Konsültasyonu kapsamında yaptığı incelemeler, geçen hafta sonuna kadar sürdü. Önce İstanbul’da bankacılar ve iktisatçılarla görüşen IMF Türkiye Heyeti, geçen hafta da Ankara’da bürokratlar ve yine akademisyen ve Türkiye ekonomisi hakkında güvenilir buldukları kaynaklarla bir dizi görüşmelerde bulundu.
Bu görüşmelerden aldığımız bilgilere göre; IMF Heyetinin üzerinde durduğu en kritik konulardan biri bankacılık sektörüne ilişkin rakamlar ve bunların ortaya çıkardığı banka ve sektör bazındaki rasyo rakamları. IMF Heyetinin açık açık “TL’nin yüzde 30 değer kaybetmesine rağmen, bankacılık sektörüne ilişkin rasyolar nasıl oluyor da neredeyse aynı seyretmeye devam ediyor?” sorusuna yanıt aradıklarını öğrendik. IMF uzmanlarının reel sektörün çok yüklü dış borç rakamlarına sahip olduğunu, büyümenin durgun seyrettiğini hatırlatarak, bu gelişmelerin nasıl olup da bankaların bilançolarına ve rasyolarına yansımadığını merak ettikleri söyleniyor. Bu kapsamda merak ettikleri konular arasında bağımsız otoritenin görevini layıkıyla yerine getirip getirmediği konusu da var. IMF uzmanlarının bu rasyolardaki kaçınılmaz bozulmanın nasıl olup da saklanabileceğini, kendilerine ve kamuoyuna açıklanmayan, otoritenin kendi kendine uyguladığı hesaplama değişiklikleri olup olmadığını merak ettikleri ve bu konuda sorular sorduklarını öğreniyoruz.
Bankaların reel sektöre böylesine sıkışık dönemlerde yumuşak davrandığı, Türk bankalarının bu konuda geçmişten kalan deneyimlerine göre hareket edip şirketler kesimine esneklik sağladığı söylenmesine rağmen, IMF uzmanlarının “esnekliğin de mevcut kurallara göre yine bir sınırının bulunduğunu” belirttikleri söyleniyor. Özellikle yüksek dış borcu olan şirketlerin durumları ve bunların banka hesaplarına yeterince yansıtılmadığından şüphelendiklerini, bu takdirde ileride önemli sorunlar doğacağı kaygısını paylaştıklarını öğreniyoruz.
SEÇİMİN ETKİSİ SORGULANIYOR
IMF uzmanlarının bankacılık sektörüne ilişkin rasyoların yanısıra bütçe rakamları konusunda da detay sorgulamalara girdikleri belirtiliyor. Özellikle yüzde 30 devalüasyon etkisinin bütçe rakamlarına da yansıması gerektiğini ama bunun görülmediğini, bunun nasıl olduğunu öğrenmeye çalıştıkları söyleniyor. Şimdi görülmese bile önümüzdeki dönemde bunun etkilerinin daha derinden hissedileceği yönündeki kaygılarını da muhataplarına aktardıkları belirtiliyor.
IMF’in üzerinde en çok durduğu konu ise doğal olarak 1 Kasım seçimleri ve seçim sonrası oluşacak tabloya ilişkin olmuş. Her görüştükleri yetkiliye, 1 Kasım’dan nasıl bir tablo çıkacağına, koalisyonun bu kez kurulup kurulamayacağına, koalisyon halinde ekonomide gereken radikal adımların atılıp atılamayacağına, sorularla yanıt aradıklarını öğreniyoruz. Büyümedeki daralma ve kurlardaki artış, enflasyonun düşürülememesi, FED faiz artırımı sonrası terör ve siyasi çatışma havasının devamı halinde, bunun hem makro dengeleri hem sektörleri nasıl etkileyeceği en çok merak ettikleri hususlar.
Özetle; IMF’in uzun bir aradan sonra Türkiye’nin resmi rakamlarına olan güvensizliklerini, bu kadar açıkça dile getirmeleri pek hayra alamet değil. Önümüzdeki dönem IMF ile olan ilişkilerde gerginlikler yaşanması, kaçınılmaz olabilir.
Paylaş