Hükümet AB'ye katılım öncesi bu 3 yıllık programı sunuyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
HÜKÜMET Avrupa Birliği'ne (AB) verilecek ‘Katılım Öncesi Ekonomik Program’ı (KÖEP) hazırladı. Bakanlara önceki gün dağıtılan program, Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Devlet Bakanı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan tarafından bugün düzenlenecek toplantıyla kamuoyuna açıklanacak.
Bu program aynı zamanda önümüzdeki günlerde IMF’yle imzalanması beklenen ‘3 yıllık yeni stand-by anlaşması’nın bazını da oluşturacak. Program dün Ankara’ya gelen IMF Heyeti'yle de tartışılmaya başlandı.
Gelecek 3 yıla ilişkin ekonomik tahminleri, uygulanacak politikaları ve alınacak tedbirleri içeren program, bir anlamda önümüzdeki 3 yılın ekonomideki yol haritası niteliğini taşıyor.
AB’ye verilecek KÖEP gelecek 3 yıla ilişkin kamu maliyesi, enflasyon gibi alanlarda yaşanabilecek riskler de tek tek sıralandı. 2005-2007 dönemini kapsayan bu programda öngörülen ekonomik politikaların uygulanmasıyla, yıllık ortalama GSYİH artış oranının yüzde 5 civarında olması ve enflasyon oranının tek haneli rakamlara düşmesi bekleniyor. Programın giriş bölümünde yapısal tedbirlerin önemi şöyle anlatılıyor:
‘Programda öngörülen makroekonomik hedeflere, özellikle büyüme ve enflasyon oranlarına, ulaşılması ve ekonomide kalıcı bir istikrar ortamının sağlanması yapısal reformların uygulanmasıyla mümkün olabilecektir. Ayrıca, piyasa ekonomisinin işleyişinin daha da geliştirilmesi ve yüksek derecede rekabetçi bir yapının oluşturulması, yapısal reformların performansıyla yakından ilişkilidir. Kopenhag ekonomik kriterlerinin sağlanması için uygulanmakta olan yapısal reformlar ekonomide yapısal dönüşüm için de gereklidir. Bu bağlamda, yapısal reformlar AB'ye yakınsama sürecinin başarılı bir şekilde devamı açısından çok önemli bir rol oynayacaktır.’
Giriş bölümünde özelleştirme yoluyla serbest piyasa ve rekabet odaklı stratejiler oluşturulacağı ve bu sayede kamu sektörünün üretim içindeki rolü azaltılırken, düzenleyici ve denetleyici rolünün geliştirileceği belirtildi. Kamu hizmetlerinin, yerelleşme kapsamında, yerel idareler tarafından sağlanacağı ve böylece ekonomide etkinlik ve verimlilik artacağı belirtilirken ayrıca bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılarak reel sektörün kaynak ihtiyacını karşılayacak yapıya kavuşturulması, iyi işleyen bir piyasa mekanizması için düzenleyici kuruluşların rolünün güçlendirilmesi, hem yerli hem de yabancı yatırımlar için uygun ortamın yaratılması yoluyla özel sektörün ekonomi içindeki rolünün artırılması ve rekabet gücü yüksek bir tarım sektörünün oluşturulmasının programda öngörülen diğer önemli hedefler olduğu kaydedildi. Yapısal reformların uygulanmasıyla, bölgeler arası kalkınma farklılıklarının azaltılması, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik alanlarındaki dengesizliklerin asgari düzeye indirilmesi ve çeşitli sosyal politikalar yoluyla işgücü kalitesinin iyileştirilmesinin amaçlandığı kaydedilirek, diğer yandan, bilgi ve iletişim sektörü ile enerji sektöründeki yapısal düzenlemelerin, bu sektörlerin rekabete açılmasına katkı sağlamalarının beklendiği ifade edildi.
Mali disiplin bozulursa enflasyonda iyi gidiş biter
KÖEP'da para politikası ve enflasyona ilişkin riskler de sıralandı. Program'da para politikasının etkinliğini belirleyen en önemli faktörün maliye politikaları uygulamaları olduğu belirtilerek, mali disiplinden taviz verilmesinin enflasyondaki düşüş sürecini kesintiye uğratabilecek en önemli risk olduğu kaydedildi. 2003 yılında başlayan ve önümüzdeki dönemde de devam etmesi beklenen iç talebe dikkat çekilen Program'da, "Mali disiplin, enflasyon hedefiyle uyumlu gelirler politikası ve yapısal reformların sürdürülmesinin önemi daha da belirginleşmektedir" denildi. Orta ve uzun vadede fiyat istikrarı açısından bir diğer riskin yapısal reformların sürekliliğin sağlanması olduğu ifade edilen Program'da, reformlar açısından şu hususlara dikkat çekildi:
"Son 3 yılda enflasyondaki düşüşe önemli katkıda bulunan verimlilik artışlarının orta ve uzun vadede de devam etmesi için yatırım ve üretimin önündeki engellerin ortadan kaldırılmasına ve rekabet ortamının geliştirilmesine yönelik yapısal düzenlemelere ağırlık verilmesi kritik önem taşımaktadır. Ayrıca kamu sektöründeki verimliliği artırmaya yönelik yapısal reformların kesintisiz bir şekilde sürdürülmesi, mali disiplinin kalitesine katkıda bulunarak, kamu fiyat artışlarının enflasyon hedefiyle uyumlu bir şekilde gerçekleşmesinde önemli rol oynayacaktır"
Türkiye ekonomisinde 3 yılda neler olacak
2004-2007 döneminde istihdam 1.7 milyon kişi artacak.
2004-2005'te petrol varil fiyatı sırasıyla 36 ve 40 olarak alındı. 2006 ve 2007 yılında sınırlı gerileme olacağı varsayıldı.
2005 ve 2007 döneminde GSMH ve GSYİH'nın yıllık ortalama yüzde 5 oranında artması bekleniyor. Bu dönemde sabit sermaye yatırımlarının yüzde 8.9 özel yatırımların yüzde 9, kamu yatırımlarının yüzde 8.3 artması öngörülüyor.
2005-2007 döneminde mal ve hizmet ihracatının yılda ortalama yüzde 12, mal ve hizmet ithalatının ise yüzde 8.5 oranında artacağı tahmin ediliyor. Özel tüketim harcamasının yılda ortalama yüzde 3.3, kamu tüketim harcamasının yüzde 1.3 oranında artması hedefleniyor.
TÜFE 2005'te yüzde 8, 2006'da yüzde 5 ve 2007'de de yüzde 4 hedeflendi. GSYİH deflatörü aynı sırayla yüzde 7.9, yüzde 6.4 ve yüzde 4.4 öngörülüyor.
2004'te 14.6 milyar dolar olması beklenen cari işlemler açığının 10-11 milyar dolar civarında seyretmesi bekleniyor.
2004'te GSYİH'ye oranı yüzde 4.9 olarak gerçekleşmesi beklenen cari işlemler açığının 2007'de yüzde 3'e gerileyeceği tahmin ediliyor.
2004 yılında 62 milyar dolar olması beklenen ihracatın 2007 yılında 88.9 milyar dolara, 2004 yılı sonunda 95.5 milyar dolara ulaşması beklenen ithalatın da 2007 yılı sonunda 125.2 milyar dolara çıkması bekleniyor.
Turizm gelirlerinin 2007 sonunda 20.6 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının yıl sonuna kadar 2.9 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. 2005'ten itibaren 4 milyar doları aşması bekleniyor.
Petrol tehdidi
DÜNYA ekonomisindeki büyüme sürecinin ithal ham madde fiyatlarının bir süre daha yüksek seydereceğine işaret ettiği belirtilen Program'da, "Bu durumun uzun süre devam etmesi durumunda enflasyon bekleyişleri tekrar yükselebilecektir. Ancak Merkez Bankası bu tür gelişmeleri yakından takip etmeye devam edecek ve petrol şoklarının uzun dönem enflasyon bekleyişlerine yansıması durumunda gerekli para politikası tepkisini verecektir" denildi.
Borçlar azalacak
PROGRAMDA borç stokunun Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'ya (GSYİH) oranının düşürülebilmesi için yüksek oranlı bir faiz dışı fazla hedefleyen sıkı maliye politikalarına devam edileceği vurgulandı. KÖEP'da, 2004-2007 yılları arasında toplam borç stokunun GSYİH'ya oranı 2004 yılında yüzde 78.4, 2005 yılında yüzde 75.3, 2006 yılında yüzde 72.2 ve 2007 yılında da yüzde 68.3 olarak hedeflendiği kaydedildi. İç borç stokunun GSYİH'ya oranı ise yine aynı sırayla yüzde 54.3, yüzde 52.7, yüzde 52.1 ve yüzde 50.0 olarak planlandı.