Paylaş
Kurların yukarı çıkmasına bazı iktidar politikacılar “spekülatif”, bazıları “konjonktürel” deyip aslında Türkiye ekonomisinin iyi durumda olduğunu söylüyorlar ama piyasanın algısı tam tersi. Bazı politikacıların ise açıkça söylemeseler de, “kur yukarı çıksın ne olacak, ticaret artsın da” dediklerini duyuyoruz. TL’nin aşırı değer kaybının “varlıkların değer kaybetmesi” anlamına geldiğini, bu kur rakamlarıyla bütçe ve program dengelerinin şimdiden kadük olduğunu, yani makro istikrarın tümüyle tehlikeye girdiğini unutur gibiler.
Peki, piyasalardaki güven sorununun nedeni nedir? Her şeyden önce küresel ekonomi kritik döneme girmişken hükümetin ekonominin gereklerini yerine getirmek yerine, popülizm de diyebileceğimiz, aşırı harcama dönemine girmesi, Merkez Bankası’nın siyasi baskı altında karar verdiğinin görülmesi ekonomide güvensizliğin en önemli nedenleri.
Siyasi olarak da durum parlak değil; Türkiye askerleri bir süredir sınır ötesinde, Irak nedeniyle sıcak savaşa dahil olma, ayrıca bu nedenle ABD ve Avrupa ile, bir başka deyişle Nato ile çatışma noktasına doğru gidişattan korkuluyor. Rusya ile savunma işbirliği beyanları da, Nato yani Batı’yla çatışma alanı olarak görülüyor.
Bu yetmiyormuş gibi, içeride Başkanlık sistemi alelacele devreye sokulmak isteniyor. Hükümetin, ABD’deki seçimlerin yaratacağı irade boşluğundan her açıdan yararlanma isteğinin öne çıktığı görülürken, piyasalar Batı’nın tepkisinin ağır olmasını bekliyor. Başkanlık ile demokrasiden uzaklaşma, otoriter eğilimin artacağı beklentisi çok yüksek ve bu doğrudan piyasaların tavrına yansıyor.
Paylaş