Giren varsa çıkan da olacaktır

EKONOMİDE küreselleşme, bütün hızıyla sürüyor. Kısaca, mallar, paralar ve hatta insanlar ulusal sınır tanımadan yer değiştiriyor.

İnsanların yer değiştirmesi, birçok kısıtlamalara tabi. Yine de çalışıp para kazanmak veya emekli olup para harcamak için doğduğu büyüdüğü ülkeyi terk edip, başka bir ülkede yaşamını sürdürmek isteyenler, bir yolunu bulup bunu başarıyor. Bir yere girmek için, o yerin kapısının açık olması gerek. Kapısı açılan bir yerden, dışarı çıkanların da olacağını kabul etmek şart. Ulusal ekonomiler birbiriyle entegre olup, küresel ekonomiyi oluştururken, özellikle sermaye hareketlerini tek yönlü hale getirmek, giderek imkánsızlaşıyor. Altını çizerek ifade edeyim. "Türkiye’ye sermaye girişleri arttıkça, Türkiye’den sermaye çıkışları da hızlanacaktır." Şimdilik, sermaye girişleri, sermaye çıkışlarından yüksek. Bir süre daha, "parası bol-insanı az" ülkelerden, "parası az-insanı çok" ülkere, net sermaye akışı sürecektir. Ama ülkelerin gelişmişlik düzeyi birbirine yaklaştıkça, sermaye giriş-çıkış arasındaki farkın zamanla azaldığını görülecektir. Bu azalmanın hızı, iki fiyatın nispi değişimine bağlıdır.

* * *

Önce var olan durumu özetleyeyim. Bugün ülkemize giren yabancı sermaye, a) menkul veya gayrimenkul varlık satın almak, b) Türk Lirası’na verilen yüksek faizden yararlanmak için gelmektedir. Zaman içinde, Türkiye’deki varlık fiyatları ile yabancı ülkelerdeki varlık fiyatlarıyla aradaki fark kapanacaktır. O zaman, son günlerde adeta panik içinde, fiyatına dahi bakmadan Türk varlıklarına yatırım yapan yabancıların, iştahları azalacaktır. İkinci olarak, dünyanın en yüksek reel faizini vermekle ünlenen Türk ekonomisi, yüksek faizin reel ekonomide yarattığı burkulma ve çarpılmalar (distorsiyon) yüzünden bunu sürdürmekte zorlanacaktır. Daha da önemlisi seçimle işbaşına gelmiş bir iktidarın, bu kadar yüksek reel faizi "siyaseten" ödemek istemeyeceği bir noktaya gelmesi ihtimalidir. Bu söylediklerim, üç aşağı beş yukarı yıllardır söylediğim (ve de tersi doğru çıkan) görüşlerim. Yazının bu bölümü bir hatırlatmaydı.

* * *

Bugün üzerinde durmak istediğim esas konu, bir önceki paragrafta yer alan husus. Yani Türkiye’den sermaye çıkışlarının hızlanması. Bankalarını ve şirketlerini satan patronların eline milyarlarca dolar para geçti. Soru şu: Bu kişiler, nakte dönüşen bu devasa servetleri nasıl ve nerede değerlendirecek? Akla ilk gelen, bu patronların tüm paralarını Türk Lirası’na çevirip, bunları Devlet İç Borçlanma senetlerine yatırması. Son 20 yıldır bu yolu seçen yerli ve yabancı tasarruf sahiplerinin ábát oldukları ortada. Bana öyle geliyor ki; bu paralar böyle değerlendirilmeyecek. Bunların önemli bir kısmı yurtdışına yatırımlara gidecek. Hatta şirketini satmayan patronlar da küreselleşmeye ters düşmemek için, daha fazla yurtdışı yatırımlara yönelecek. Kısaca küreselleşme, sermaye çıkışlarını artıracak.

Son Söz: Taş, ağır olduğu yere gider.
Yazarın Tüm Yazıları