Giderayak Babacan’ın itibarı da gidiyor

Haberin Devamı

Pİyasalarda Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın özel bir itibarı vardır. Piyasaların gözü tüm riskli kararlarda Babacan’a çevrilir, olmadık işleri engellemesi beklenirdi. Babacan bir çok kez gerekenin yapılması ve gereksiz kararların alınmasında devreye girdi ve bu itibarı o nedenle kazandı.
Ancak piyasalarda özellikle son birkaç yıldır Babacan’ın işlevine ilişkin tartışmalar da yapıldı. Kimi piyasa oyuncuları Babacan’ın bir çıpa olduğunu belirtirken bazı piyasa uzmanları “Kimse olmadığı için Babacan’a sarılıyoruz. Babacan da çok fazla hata yapıyor, en azından bilerek göz yumuyor” dediler.
Şahsen, Babacan’ın kararlarının altında, belki de istikrarda önemli rol oynayan “Eski DPT teknisyenleri”nin bulunduğunu bilmek bana güven verdi. Ne kadar ideolojik davransalar da, temel birikimleri nedeniyle o bürokratların hataları önlemeye çalışacaklarını bildiğim için güven duydum.
Ancak daha önce de yazdım; Babacan’ın itibarı pahasına, gözleri önünde dönen, Rıza Sarraf örneğinde olduğu gibi, kural dışı işlemlere göz yummasını, kayırma ve yolsuzlukları izlemekle yetinmesini hoş göremedim.
Son örnek; Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanlığına seçimlere çok az bir süre kalmasına rağmen atama yapılmasına razı olmasıdır. Tepedekilerin isteği üzerine, Hazine Müsteşarlığı boş iken, BDDK Başkanlığı’na bu ismin gelmesine nasıl razı oldu, nasıl imza attı, anlamış değilim. Bence Başbakanın ricası da yetmemeliydi...
Sonunda ne oldu; seçime bir hafta kala, tartışmalı ve siyasi kavgalar ortasında yeni BDDK Başkanı’nın ilk icraatı Bank Asya’ya el koymak oldu. Üstüne üstlük Babacan bu işlemin ardından çıkıp “Siyasi karar değil teknik karar, siyasi karar olsa 1.5 yıl önce el konurdu” dedi, bu karardan kendilerinin haberdar olduğunu söyledi. Özetle; bağımsız kurumların siyasallaşmasına onay vermiş oldu.

Haberin Devamı



ONAY VERDİĞİ BDDK BAŞKANI’NIN İLK İCRAATI



Babacan çok iyi biliyor ki; yurt dışı piyasalarda bu karar siyasi bir karar olarak görülüyor ve çok sert olmasa da, tümüyle bankacılık sistemine güveni zedeliyor.
Zaten dün hemen Credit Suisse Group konu ile ilgili bir açıklama yaparak, “Bank Asya’nın kalan hisselerinin TMSF’ye devredilmesinin Türkiye’ye yönelik piyasaya güveni ve ülke varlıklarının risk primi üzerinde olumsuz etki yaratacağını” ifade etti. Yani diyorlar ki; Türkiye’nin tüm hisse senetleri ve tahvilleri bu karardan olumsuz etkilenecek diyorlar.
Babacan yurt dışı piyasaları yakından izliyor ve daha önce Cumhurbaşkanı’nın ısrarına rağmen karar alınamamasında bunun etkili olduğunu çok iyi biliyordu.
Babacan daha önce de mali disiplin için istediği mali kuralın yasalaşmasının neden engellendiğini, imar rantının vergilendirilmesinin hangi amaçla kimler tarafından durdurulduğunu da, engellemelerin altındaki nedenleri biliyordu.
Seçim yaklaşırken “yerli uçak”, “yerli oto” için yapılan açıklamaları görmüyor mu? 1 yıl önce Almanya’dan lisans alınıp hemen nasıl bir kişiye uçak işi veriliyor, önceden bir plan var mıydı, nasıl oluyor da ticari iş için savunma fonundan finansman yapılıyor da TAİ’nin hazırlık projeleri rafa kalkıyor, gizli kapaklı lisansı alınmış, bence teknolojide geri kalacağı şimdiden belli bir otomobil için “imzalar atıldı” denilip, bu işe zorunda bırakılıyoruz bilmiyor mu?
Babacan artık hükümette görev almayacak. Bence Başbakana danışman filan da olmayacak. İdeoloji uğruna, politika gereği diyerek, yetkin bir kişi neden sessiz kalarak, itibarının zedelenmesine göz yumarak, şahsen anlamıyorum...

Yazarın Tüm Yazıları