Paylaş
Yeni hükümet ile birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği kadroyu tam olarak Bakanlar Kurulu’na sokması, istediği bürokratları rahatlıkla istediği görevlere getirmesi bekleniyor. Dolayısıyla yeni dönemde uygulanacak politikalar tümüyle Erdoğan’ın tasvip edeceği ekonomi politikaları olacak.
Bir başka deyişle; AKP’deki dengeler nedeniyle son 5-6 yıldır söyleyip de uygulayamadığı ekonomik politikaları, Cumhurbaşkanı yeni dönemde tam anlamıyla uygulama fırsatı bulacak.
AKP’nin ilk yıllarında oluşan ekonomi kadrosu yeni hükümetle birlikte artık neredeyse tümüyle devreden çıkmış olacak. Bir başka deyişle Ali Babacan ve ekibinden kimse kalmayacak. Babacan geçmiş hükümette Cumhurbaşkanı Erdoğan istemediği için görevini sürdürememiş, ancak Erdoğan’ın tam istediği ekonomi kadrosu da Bakanlar Kurulu’na girememişti. Bu nedenle yeni dönemde Başbakan Yardımcılarından Lütfü Elvan’ın kabinede yer almayacağı, Mehmet Şimşek’in de yine kabine dışı kalabileceği konuşuluyor. Bununla birlikte örneğin Hazine’de Erdoğan’ın engellemesiyle atanamayan Müsteşar Vekili Cavit Dağdaş’ın yurtdışı görev ya da emekli olup ayrılması bekleniyor.
İlk AKP ekonomi ekibinden bir tek Bakan Cevdet Yılmaz’ın yeni kabinede de kalabileceği, Yılmaz’ın da zaten ekonomi politikaları konusunda Erdoğan ve ekibine zorluk çıkarmayan biri olduğu kaydediliyor.
Son kabinede yer alan Şimşek ve Elvan’ın performansı konusunda ise çeşitli görüşler var. Kimi Erdoğan ve ekibinin ekonomi anlayışını frenledikleri için Babacan’ın görevini bir ölçüde yerine getirdiklerini söylüyor, kimisi ise Davutoğlu Hükümeti’nin AKP’nin en popülist ekonomi programını yaptığını, bu nedenle makro istikrar açısından iki ismin iyi bir sınav vermediği görüşünde.
Öyle ya da böyle; ekonomiyle ilgili, AKP’liler de dahil, herkes, “Cumhurbaşkanı artık dile getirdiği politikaları tümüyle ekonomiye yansıtır” görüşü hakim.
SÖYLENENLER HAYATA GEÇİRİLEBİLİR
Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tam anlamıyla hayata geçiremediği ekonomi anlayışı nedir derseniz; bunu kendi ve danışmanlarının söylediklerinden çıkarabiliriz. Özet olarak söylersek; uluslararası dengeleri fazla dikkate almadan, ağırlıkla inşaat ve büyük altyapı yatırımlarına dönük büyümeci politikalara ağırlık verilmesi diyebiliriz. Bunun içinde doğal olarak, mali disiplin ve uluslararası itibarın en önemli kalemlerinden olan borç yapısında gevşemeye gitmek de var. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nın yıllardır söylediği faiz indirme hareketinin hızlanması, yeni altyapı yatırımlarına girilmesi, kamu harcamalarının artırılması beklenebilir.
Bir başka deyişle Davutoğlu ekibinin çalışanlara yeni imkanlarla yapmaya çalıştığı iç talebin körüklenmesi, şimdi büyük inşaat projeleri ile gerçekleştirilmeye çalışılacak. Bu da aynı zamanda enflasyonun gözardı edilmesi demek.
Bu eğilim hakim olunca en zorlanacak kişilerin başında; makamını koruması beklenen, kalitesi bozulsa da mali disiplini gözeten Maliye Bakanı Naci Ağbal ile faturanın sonunda çıkacağı kurum olan Merkez Bankası’nın yeni Başkanı Murat Çetinkaya gelecek.
Şimdiye kadar tabi ki Erdoğan’ın dediği oldu ama ekonomi ekibi taleplerin ya bir bölümünü törpüledi ya da zamana yayarak yumuşattı. İşte artık bu direnç ve fren mekanizması olmayınca Cumhurbaşkanı Erdoğan da kafasındaki ekonomi politikalarını yeni dönemde tam olarak hayata geçirme imkanı bulacak.
Bu şahsen beni ekonomik istikrar açısından korkutuyor. Ama belki de iyi olacak; Erdoğan ve danışmanlarının ekonomi anlayışının doğruluğunu artık anlama imkanımız olacak.
Paylaş