Paylaş
Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, temmuz raporuna göre yüzde 1.1 artış yapıp, 2017 sonu enflasyonunu, orta noktası yüzde 9.8 olmak üzere yüzde 9.3 ile yüzde 10.3 aralığında revize ettiklerini açıkladı. Çetinkaya aynı açıklamasında kredi genişlemesinin artık normale döneceğini belirtirken, “Kredi genişlemesinin enflasyona baskısı nispeten azalacak” demişti. Gelecek yıl için değerlendirmelerini yaparken çıktı açığı açısından büyümenin potansiyeline yakınsadığı, ilave teşviklerin ortadan kalktığı ve kredi büyümesinin normal seviyesine dönmeye başladığı bir çerçeveyi esas aldıklarının altını çizmişti. Aynı saatlerde açıklama yapan Başbakan Binali Yıldırım ise KGF kefaletinin kalıcı hale geleceğini belirtirken, “Mütemadi olacak. KGF bundan sonra sürekli olarak piyasaya kaynak temin etmeye devam edecek” dedi. KGF sonrası takibe düşen alacakların azaldığına dikkat çeken Yıldırım, böylece ekonomideki canlığın süreklilik kazanacağının altını çizdi. Temmuz’daki enflasyon raporuna göre 2017 yıl sonu hedefi yüzde 1.1, 2018 yıl sonu hedefi 0.5 puan yukarı çekilirken, KGF açıklamasının da etkisiyle, bu hedeflerin bile iyimser kaldığı ortada. Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya, 2017 yılı boyunca sıkı para politikası uyguladıklarını, enflasyon hedefini tutturana kadar sıkı para politikasının devam edeceğini söylüyor. Ancak bu sözlerin yeterli olmadığı çıkan sonuçlardan açıkça anlaşılıyor. Çetinkaya sapmalar konusunda TL’nin beklenmeyen değer kaybı, petrol fiyatlarındaki yükseklik gibi unsurları başta sayıyor ama para politikasının riskleri absorbe edecek kadar sıkı olmadığı açık. Çıkan bu tabloya bakarak; ya “Merkez Bankası samimi düşünüyor ama teknik olarak yanlış yapıyor” dememiz, ya da “Merkez Bankası politikacıların isteği doğrultusunda ..mış gibi yapmaya devam ediyor” dememiz lazım. Yok, hükümet ve bakanlar Merkez Bankası’na, dünkü KGF açıklamasında olduğu gibi, para politikasını doğrudan etkileyen kararları söylemiyor veya danışmıyorlar diye düşünecek olursak, o zaman durum daha da vahim sayılmaz mı?
Piyasalar ellerinde hiçbir çıpa kalmadığı için Merkez Bankası’nın sıkı para politikasını baz alarak çalışıyorlar ama belli ki o da çıpa olamıyor.
VARLIK FONU’NA ÇİN KREDİSİ TEYİDİ
Varlık Fonu’nun Çin Bankası ICBC’den 5 milyar dolar kredi alacağına ilişkin haberlere bir katkı da arkadaşımız Vahap Munyar’dan geldi. Krediyi bu köşede yorumlamamız üzerine Valık Fonu Başkan Vekili Himmet Karadağ Twitter’dan, böyle bir kredi olmadığına dair, bunun üzerine yazdığımız köşe yazısı için de gazeteciliğimizi sorgulayan ünlem işaretli mesajlar atmıştı.
Vahap Munyar eski Enerji Bakanı Hilmi Güler’e bu krediyi sorup, aldığı şu yanıtı geçen gün köşesinde yayınladı: “ICBC, Türkiye’ye kaynak sağlamaya çok istekli. Mehmet Bostan Türkiye Varlık Fonu Başkanlığı’ndan ayrılmadan önce bağlantıyı ben kurmuştum. Kullandırılacak kaynak 3.5 milyar dolarla başlayıp, 5 milyar dolara çıkacaktı.”
Güler, Fon Başkanlığı’na atama sonrası bu kredinin tekrar görüşülebileceğini de belirtmiş.
Ne diyelim; gerçekler bir şekilde ortaya çıkıyor.
Paylaş