Paylaş
Aslında yapılacaklar belliydi; küresel ekonomi gereği enerjide liberalizasyona gidilecek, kurallı bir piyasa mekanizması kurulacak, işletmeler verimli çalışma için özel sektöre devredilecek, özel sektörün faaliyetleri tüketicinin de korunması için bağımsız bir kurum tarafından düzenlenip denetlenecek, arz güvenliği için kaynak çeşitlendirmesine gidilecek, böylece sanayinin en önemli girdilerinden enerjinin düzenli ve ucuz temini sağlanıp, büyümeye katkı yapılacaktı.
Enerjide liberalizasyon kararı alınalı 10 yılı geçti ve ama dağıtımda bile tümüyle serbestleşme sağlanamadı. İşte bu nedenle RWE gibi Türkiye’deki faaliyetlerini artırmaya çalışan yabancı şirketler, liberalizasyon sürecinin hızlanmasını, ciddi bir piyasa mekanizmasının kurulmasını, dolayısıyla yapacakları yatırımların değişmeyecek kural ve mekanizmalara bağlanmasını istiyorlar. Bunun için “enerji borsası” kurulmasını teşvik ediyorlar ve bu nedenle RWE Almanya’daki örneğin incelenmesi için böyle bir organizasyon düzenledi.
Özellikle RWE Ticaret Şirketinin CEO’su Stefan Judish’i dinleyince, eksikliklerimizi, nasıl bir küresel vizyona acil ihtiyaç olduğunu ama böyle bir çabadan yoksun olduğumuzu şahsen daha iyi anladım. Yıllar önce yaptığımız tartışmaları hatırlıyorum da; enerjide siyasi partilere göre değişmeyecek geniş bir mutabakatın kurulup “ulusal enerji strateji belgesi” yayımlanmasını ve tüm hükümetlerin buna bağlı kalmasının sağlanmasını istememizin nedeni de buydu. Bunun için Ceyhan enerji bölgesinin kurulup, buranın uluslar arası bir enerji merkezi yapılması, boru hatlarının geçeceği bir organizasyona gidilmesini, doğalgazda Rusya’ya bağımlılığın azaltılması için kaynak çeşitlendirmesine gidilmesini, Nabucco’ya mutlaka destek verilmesini, Azerbaycan gazının teminini, İran’la doğalgaz anlaşması yapılmasını konuştuk, bu alanlarda belli de yol alındı ama hepsi heba edildi. Örneğin İran ile devletin alacağı gaz için kuyu mutabakatları sağlandı ama belli özel sektör firmalarına bu bağlantı devredilecek diye iş uzadı, sonunda İran’la Batı’nın çekişmesi geldi, bu iş gerçekleşmeden kadük kaldı. Azerbaycan’la erken davranılamadığı için Rusya gitti, küçük bir miktar gaz temininde yüksek fiyat anlaşması yapıp baz oluşturdu, daha sonra Azerbaycan’dan ucuz gaz temini suya düştü, Nabucco’ya gaz temininde bu ülkenin katkısı azaldı.
KOZLARINIZI ABARTMAYIN
RWE yetkilisi Judish, Güney Akım nedeniyle Nabucco’nun tehlikeye girdiğini halbuki bu projenin kaynak çeşitlenmesi ve merkez olabilmesi için Türkiye’nin de işine gelmesi gerektiğini söylüyor. “Peki o zaman Türkiye neden Güney Akım’a destek verdi?” diye sorduğumuzda, “Ruslarla çok kompleks bir anlaşma yapıldığını sanıyorum. Samsun-Ceyhan, nükleer santral gibi” yanıtını veriyor. Buradan yola çıkarak Türkiye’ye bir uyarı yapıp, “Sonuçta kozların abartılmaması gerekiyor, dikkatli olmak gerekiyor” diyor.
Söylenenler, Essen’deki Ticaret Merkezinde tüm Avrupa’yla alışveriş yapan bu şirketin de, Türkiye’nin Samsun –Ceyhan gibi projenin sahibi şirket nedeniyle, Hükümetin doğalgaz çeşitlenmesini sağlayacak, Rusya’ya bağımlığı azaltacak, aynı zamanda Avrupa’ya yakınlaştıracak Nabucco’yu nasıl heba ettiğini gördüğünü, açıkca ortaya koyuyor.
Judish, kaya gazı üretiminin de etkisiyle artık petrol ile doğalgaz fiyatları arasında bağlantının koptuğunu söyleyince, “O zaman Rusya ile uzun vadeli bağlantı yapmak ülke zararına olur diyebilir miyiz?” diye soruyoruz ve “evet” yanıtı alıyoruz.
Judish, Türkiye’deki gelişmeleri çok yakından takip ediyor, liberalizasyon sürecinde ülkenin ilerlediğini söylüyor ama gecikme ve aksaklıkların, diğer yabancı oyuncuların çoğu gibi farkında. Açıkca söylemiyor ama sanıyorum “Türkiye bu yolda ilerlemek zorunda, nasıl olsa gerekeni yapmak zorunda” diye düşünüyor. Bu görüşünde bence de haklı.
Sonunda olacak ama enerjide de gerekli vizyonun olmadığı, siyasi kaygılarla gerekli adımların atılamadığı, gecikildiği, geciktikçe halka faturanın giderek büyüdüğü bir gerçek.
Paylaş