Paylaş
Peki, önümüzdeki süreçte böyle bir ekonomi önceliği olabilecek mi?
Referandum sonrası yapılan itirazlar, oyların birbirine çok yakın olması nedeniyle başlatılan meşruiyet tartışmaları, muhalefetin erken seçim çağrılarının başlamış olması ve Batı’dan gelen ilk tepkiler, gündemin yeniden ekonomi olmasının önündeki engeller olarak görülmeye başladı. Belki de bu nedenle, referandumdan evet çıkması halinde kurlarda beklenen hızlı düşüş sınırlı oldu, kurların dalgalı seyri yeniden başladı.
KAMUOYU İKNA EDİLMELİ
Peki, siyasi otoritenin bütün bu tehlikeleri bertaraf edip, 2019’da normal zamanda seçim yapılmasında kararlı durup, gündemi yeniden ekonomide yoğunlaştırması mümkün olabilir mi?
Bunun için atılacak adımların, ancak piyasalara ve iş alemine yeniden güven vermekle başlayabileceğini açıkça söylemek gerekiyor. Ekonomideki aktörlerin yeni bir büyüme hareketine dahil edilebilmesi için, zayıflayan mali dengenin yeniden kurulup, herkesin önünü görebilmesini sağlayacak reformların, yapısal tedbirlerin ve takvime bağlanmış önceliklerin kamuoyuna sunulup ikna edilmesi gerektiğini söyleyebiliriz.
Dün program dışı toplanan Milli Güvenlik Kurulu ve ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yapılan Bakanlar Kurulu’nda konuşulanlar önümüzdeki süreç açısından önemli bir hareket noktasını oluşturabilir. Olağanüstü halin yeniden uzatılması kararı, önümüzdeki dönem siyasetle birlikte ekonomiyi de olumsuz etkileyen iklimin devam edeceğini göstermesi açısından olumsuz bir adım olarak görülebilir.
Ekonomide aktörlerin önlerini görebilmeleri için ise önce siyasi ortamın yumuşaması, bunun için de olağanüstü hal şartlarının artık sona erdirilip, kutuplaşmanın bitirileceği algısının yaratılmasının önemi görülmeli.
NORMALLEŞME VE YUMUŞAMA
Bu kapsamda idam cezası ve buna bağlı AB ilişkilerinde yaşanacaklar da iş aleminin önünü görmesi açısından büyük öneme sahip. Tüm Batı ile ilişkilerin yeniden güçlenmesi, Suriye ve Irak’ta büyüyen sıkıntıların azaltılması güven vermek açısından ciddi öneme sahip hususlar.
Sadece iç ve dış politika gelişmeleri de yetmeyecek; ekonomideki teknik gerekliliklerin yerine getirilmesi de güven verebilmek açısından çok önemli olacak. Örneğin Merkez Bankası’nın artık gereken faiz kararlarını alıp alamayacağı, hükümetin faiz baskısının normalleşmesi güven vermek açısından ilk önemli sınavlardan biri olarak gönümüzde duruyor. Enflasyonun yeniden tek haneye indirilmesi için başta kur istikrarı ve vergiler olmak üzere atılacak adımlar da yakından izlenecek. Dün açıklanan bütçe rakamları harcamaların bir hayli arttığını gösterdi, nisanda da bu artış ve bütçe açığındaki büyümenin devam etmesi bekleniyor.
Mali disiplinde referandum nedeniyle meydana gelen sapmanın yeniden rayına oturtulması için alınacak önlemler de yakından izlenecek. Bunun yanında daha önce açıklanan teşviklerin sonuç vermesi için atılacak adımların önemi büyük.
Bunlar olmadığı takdirde yerli sermayenin önünü görüp yeni yatırımlara girmesi, yabancı sermayenin yeniden giriş yapması bir hayli zor görünüyor. Bu olmazsa Türkiye’nin yeniden büyüme trendini başlatması da mümkün olamayacak.
Özetle, yeniden güven verilebilmesi ekonomi için hayati öneme sahip. Bunun için de iç ve dış politikada yumuşama ve uzlaşma, ekonomide ise gerekli kararların artık alınması gerekiyor.
Paylaş