Paylaş
İdam cezasının ekonomiyle ne ilgisi var demeyin, ilgisi çok fazla...
Şahsen, aynen “zina” ve “kürtaj” tartışmalarında olduğu gibi, bu girişimin de sonuçlanacağını sanmıyorum. Samimi olarak idam cezası niyetinin söz konusu olmadığını, tümüyle siyasi bir oyun üzerinde tartıştığımızı sanıyorum. Yaklaşık 1 yıl önce çıkan, “Başbakan anketlere idam maddesini koydurdu, Başkanlık için bu madde desteğiyle referanduma gidecek” söylentileri, gerçek oluyor.
Büyük ihtimal idam cezası gelmeyecek ama gerçekleşmese bile idam cezası tartışmaların ekonomiye vereceği zararın büyük olacağını tahmin ediyorum.
Aynen ekonomi yönetiminde olduğu gibi, siyasi yönetim için de “kredibilite” çok büyük bir mesele. Sürekli bir tartışma açar savunduğunuz argümanları iki gün sonra çürütmeye kalkışır, “Yapacağım” der bir bahane bulup yapmazsanız sonunda birikir, sorun olur. Diyeceksiniz ki; bundan önce de bu kadar şey oldu, sözlerden dönüldü,denilenin tam tersi yapıldı ama halk tepki vermedi, aksine destek giderek çoğaldı...
Tabi ki bu geçerli ama bunun da bir doyma noktası olduğu unutmamalı. Belki geçmişteki deneyimden yola çıkılıp, “Nasıl olsa bir şey olmaz, bunu da unuttururuz” diyebilirsiniz ama diyemeyeceğiniz noktalara da gelinebilir.
Her şeyden önce idam cezasının, “Batı’dan kopma” anlamına geldiğini, herkes biliyor. Cumhuriyet kutlamalarını yasaklarken tepki alan Hükümetin, tarihinden gelen Batı’dan tümüyle koptuğu algısını yaratması halinde, bunun faturasının ağır olacağını düşünüyorum.
Bu karar sadece AB hedefinden kopma anlamına gelmez, tümüyle Batı’yla olan ilişkileri koparma anlamı taşır. “Zaten Batı’dan kopuluyor, AB hedefi için artık bir şey yapılmıyor, buna rağmen işler iyi gidiyor, şimdi de bir şey olmaz” denilebilir. Ancak idam cezası kararı, artık bu tartışmaların bile geri dönülmez bir biçimde sonlanması anlamına gelecektir.
“Doğu’nun Türkiye’ye yeteceği” görüşünün yanlışlığını, Türkiye’nin Doğu için değerinin “Batı’nın parçası, AB ile tam üyelik yolundaki ülke” algısı olduğunu, işte o zaman acı biçimde anlarız.
SURİYE’DE ÇATIŞMA HAVASI
Fitch’in yatırım yapılabilir ülke puanı vermesinin en önemli nedenlerinden birinin de Batı ile ilişkiler ve AB ile süren müzakereler olduğu da unutulmasın. Yani
Türkiye “idam cezası” nedeniyle AB’den koparsa, bunun rating puanına negatif yansıması kaçınılmaz.
Tam işler yolunda gidiyor derken, sadece idam cezası değil, Suriye riski de büyüyerek karşımıza çıktı. Aslında bu sorunun yavaş yavaş üzerimize geldiği görülüyordu ama son dönemde bu tehlike somutlaşmaya başladı.
Dün bir TV kanalında Suriyeli muhaliflerin sınır kasabalarına Suriye ordusunun gelişiyle ilgili “Esad buraları PKK’ya verecek“ dediğine duyduğumda, nasıl tehlikeli bir tezgahın ortasına kendimizi düşürdüğümüzü bir kez daha anladım. Çatışmaların tam sınıra gelmesi, ABD’den gelen “Suriye işini bizim yerimize Türkiye halletsin” mesajlarının artması, tehlikenin büyüklüğünü gösteriyor.
Fitch puan artırırken “idame cezası” gündemde değildi ama Suriye ile Türkiye’nin sıcak çatışmaya girmesi halinde olumsuz etkileneceği söylenmişti.
Özetle; son dönemde tescil edilen ekonomik gidişattaki olumlu havanın, idam cezası ve Suriye nedeniyle, bir başka deyişle yönetim hataları nedeniyle bozulma ihtimali belirdiğini söylemek gerekiyor.
Paylaş