Ekonomide potansiyel tehlike: Faiz takıntısı

3dk okuma

2016 yılında küresel ekonomi ve gelişmekte olan ülkeler için neyin tehdit olabileceği, neyin fırsat yaratacağına ilişkin tahminler yayımlanmaya başladı.

Haberin Devamı

Türkiye’nin yine cari açık nedeniyle olumsuz ayrışma ihtimali bulunduğu söyleniyor. Genel ekonomik konjonktüre bakıldığında, Türkiye için önümüzdeki yıl da yine yüzde 3 civarında bir büyüme tahmin ediliyor. Piyasalardaki bu ilk beklentinin yanısıra, tabi ki yeni hükümetin uygulayacağı ekonomik politikalar etkili olacak. Aşırı büyüme hırsına kapıldığımızda, cari açık başta olmak üzere ekonomideki çarkların aşırı ısınması söz konusu olabilir. Bu büyüme tahminleri aynı zamanda önemli bir hata yapılmadığı takdirde geçerli olacak tahminler. Kaynaklar sınırlı iken, “her alanda aşırı büyüme” der, hiçbir alandan fedakarlık yapmadan, tercihleri iyi belirlemeden bir uygulamaya girilirse, işimizin zor olacağı da kesin. Bu arada küresel piyasaların ve Türkiye’yi analiz edenlerin bu aşamada dikkate almadıkları, bize özgü bir büyük tehlike olduğunu da hatırlatmamız gerekir. Bence bu potansiyel tehlikenin adına kabaca “faiz takıntısı” denilebilir.Yabancı analistler, “Nasıl olsa şimdiye kadar gereken yapıldı, bundan sonra da yapılır, bu kadar vahim bir hata da yapmazlar” diye bakıyorlar ama faizlerde ciddi hata yapma riski bulunduğunu gözardı etmemek gerekiyor.Belki de adını koymadan, ekonomi yönetimindeki isimleri görmek istemelerinin nedeni de budur. Ekonomi yönetimi açıklandıktan sonra, bu konuda ilk sınavı önümüzdeki ay içinde yaşamamız büyük ihtimal. Geçen gün bir bankacıya, “FED artık Aralık’ta faiz artıracak gibi. FED faiz arttırdıktan sonra Merkez Bankası faiz artırmazsa ne olur” diye sordum. Aldığım yanıt şu oldu; “Merkez’in FED kararının ardından 2 puan artırması lazım. Eğer artırmazsa bir sonraki ay 4 puan artırmak zorunda kalır.” Enflasyonun yüksek seyrine devam edeceğinin anlaşıldığını, yüksek çekirdek enflasyonun bunu gösterdiğini, FED faiz artırmasa bile zaten yeni bir faiz artırımı ihtiyacı bulunurken,  FED’in faiz artırması halinde Merkez Bankası’nın artırımdan kaçamayacağını söyledi. Sorum üzerine, Merkez Bankası’nın FED’in ardından faiz artıracağını kesin olarak söyleyemeyeceğini, piyasalarda da bu konuda kafaların karışık olduğunu belirtti. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimden sonra faizler için söyledikleri, kafaları iyice karıştırmış durumda.

 

Haberin Devamı

FAİZ GELİRLERİNDEN MAAŞ

 

Haberin Devamı

Türkiye bu faiz konusundan çok çekti. “Faiz takıntısı” dediğimiz politikacı irrasyonelliğinden ötürü epey kriz yaşadık. Ancak mevcut faiz takıntısı eskisinden çok daha kuvvetli. Çünkü o dönemlerde politikacılar faizin kendisine değil, sadece oy kaybettireceği için artmasına karşı idiler. Şimdi ise işin içine faiz konusundaki ideolojik tavırlar da eklendi. İşin korkutan bir yönü de son seçim başarısından sonra bu ideolojik söylemdeki artma eğilimi.Erdoğan faiz konusunda kesin tavır koyuyor diye bürokratlar bile, bence amacı aşan açıklamalara başladılar. Daha geçen hafta sistemden sorumlu bir bürokrat, halkı dini vecibelerini yerine getirirken, faiz konusunda hassas davranmamakla, faize gitmekle itham etti. Kamu kurumları bünyesinde faizsiz sistemle ilgili “fetva makamları” oluşturmaktan söz ediliyor.Biliyor musunuz ki; bu bürokrat, bankaların zorunlu ödemeleri sayesinde işlerini yürüten, varlığını buradan alan bir kurumun başında. Yani maaşı bankaların faiz gelirlerinden geliyor. Bu kişiler sistemin sağlıklı işlemesinden sorumlu... Faiz takıntısının nasıl bir “potansiyel tehlike” haline geldiği açık değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları