Paylaş
“Yeniden çift haneye çıkar mı” derken, yüzde 11’i de aşan enflasyonun, hem üretici fiyat artışlarına hem de çekirdek enflasyona bakıldığında, yukarı seyrini devam ettireceği anlaşılıyor. Önümüzdeki ay sonunda yüzde 12’yi bulma riski doğan enflasyonun, artık tüm 2017 yılı içinde yeniden tek haneye indirilemeyeceği kanısı yaygınlaşmaya başladı. Referandum sonrası yaşanacaklar elbette büyüme kadar enflasyon üzerinde de etkili ama “düşük büyüme-yüksek enflasyon sarmalı” tehlikesi giderek artıyor gibi görünüyor.
Yıllık tüketici fiyat artışı mart sonunda yüzde 11.3’e çıkarken üretici fiyatlarındaki artış ise, yine yüzde 1 oldu ama yıllık oran yüzde 15.4’den 16.1’e yükseldi. Çekirdek enflasyondaki artışın da devam ettiği ve yüzde 9.5 olduğu gözlenirken, tüm bunlar önümüzdeki aylarda tüketici fiyatlarındaki artışın devam edeceğinin işareti olarak görülüyor.
TÜFE’de, mevsimsel ortalamaların oldukça üzerinde yüzde 1.9 artan gıda fiyatlarının etkisi büyük oldu. Analistler, kurlardaki yüksek seyrin fiyatlara etkisinin devam ettiğini kaydediyorlar. Kurdaki artışın etkisini örneğin, şubat ayından sonra mart ayı otomotiv fiyat artışında da izledik. Şubatta ortalama yüzde 4.7 artan otomobil fiyatları martta da yüzde 3.8 oranında yükseldi. Gıdanın yanı sıra mart ayında giyim grubundaki fiyat artışları da yüksek oldu. Sezon indirimleri bitince yeni sezonla birlikte bu sektörde de zamlar başladı ve aylık artış yüzde 2 olarak gerçekleşti.
Mart ayında enerji fiyatlarındaki kısmi düşüş olduğunu da göz önünde tutmak gerekiyor. Dolayısıyla dünya petrol fiyatları ve kurlardaki seyrin bundan sonra aynı avantajı sağlaması da zor görünüyor.
FAİZ POLİTİKASININ SONUCU
Mart ayı enflasyon rakamlarıyla birlikte, referandum sonrası, 26 Nisan’daki toplantısında Merkez Bankası yönetiminin faiz artışına gidip gitmeyeceği de yeniden tartışılmaya başladı. Merkez Bankası beklentilerin üzerinde çıkan enflasyon nedeniyle dün yine geç likidite penceresine yüklenerek piyasayı fonlama faizini artırdı. Referandum sonrasında da, enflasyon bu noktaya geldikten sonra bile, “Son aylardaki fiili faizi artırıp gösterge faizi artırmama yolunu hala devam ettirecek mi?” sorusu, artık daha fazla soruluyor.
Özetle; düşük büyüme rakamlarına rağmen enflasyon yükselmeye devam ediyor. Bunun en önemli nedeni tabi ki böyle bir siyasi tercihin yapılmış olması ve Merkez Bankası’nın da bu siyasi tercihe uyup, TL’nin değerini koruma görevini tam anlamıyla yerine getirememesi.
Başka bir açıdan; Merkez Bankası’nın uymaya devam ettiği, siyasi otoritenin “faizleri düşük tutarsak mutlaka yüksek büyüme sağlarız” tezinin çürüdüğü de artık çok açık. Faiz silahını etkin kullanıp fiyat istikrarı sağlanmadığı takdirde, beklentilerin kötüleşmesi, istikrarın tehlikeye girmesi dolayısıyla büyümenin istenen seviyelere getirilemeyeceği bir kez daha ispatlanmış oldu.
Düşük büyüme-yüksek enflasyon sarmalının kırılması için Merkez Bankası ve siyasi otorite adım atacak mı, piyasalar şimdiden bunu göremiyor. Referandumdan ne sonuç çıkarsa çıksın, bir erken seçimin daha gündeme gelmesi, bence kaçınılmaz. Bir erken seçim ya da siyasi kargaşanın devam etmesi halinde ise, hem kurlardaki yukarı gidişatın durdurulması, hem de bu sarmalın kırılması artık çok zor.
Paylaş