SICAK para girişi yine aldı başını gidiyor. Doların TL karşılığı yeniden 1.50 seviyelerine indi, daha da aşağı gelmesi bekleniyor.
Bankacılar şimdi “Merkez Bankası’nın dövize müdahale edip etmeyeceğini” tartışmaya başladı. Bir seçim öncesi kurların daha da aşağı gitmesinin Hükümetin işine yarayacağını, o nedenle müdahale etmeyeceğini bekleyenler de var, tam tersini savunup 1.50’nin çok altına gitmemesi için dövize müdahale geleceğini bekleyenler de var...
Şahsen fazla aşağı inerse bir müdahalenin geleceğini tahmin ediyorum.
Dövize müdahale gelirse bunun ilk aşamada Merkez Bankası’nın günlük alım miktarlarını artırarak yapılmasını bekleyenler çoğunlukta. Yani günlük 50 milyon dolarlık alım miktarı yakında artırılırsa sürpriz olmamalı.
Artırımın hangi aşamada geleceğinin önemli olduğu açık. Böylece psikolojik bir sınır konmuş olacağını ve alımların artırılmasının yaratacağı etkinin ötesinde, “Merkez Bankası kurların fazla aşağı inmesini istemiyor” algısının oluşacağını, bunun da fiyatların aşağı gelmesini sınırlayacağı söyleniyor.
Önümüzdeki hafta içinde Merkez Bankası Genel Kurulu toplanacak. Başkan Durmuş Yılmaz’ın görev süresi bitiyor ama yeni başkan konusu hala açıklık kazanmadı. Belki Genel Kurulda yeni bir atama yapılır, belki de vekalet verilip secim sonrası beklenir, bu konu henüz netleşmedi.
Ancak ne olursa olsun Merkez Bankası’nın yeni yönetiminin uğraşacağı konuların başında, en azından birkaç aylığına, kurların seviye sorunu gelebilir.
Bu arada dolar kuru aşağı gelirken, paritenin etkisiyle Euro’nun ise arttığı gözleniyor. Avrupa Merkez Bankası’nın faiz artırımı Euro’nun değerlenmesine neden oldu. Yani dolar kurunun içeride bu kadar aşağı gelmesinde Avrupa Merkez Bankası’nın kararı da etkili oldu. Bu arada 1.44’leri aşan paritenin 1.45’lere kadar gideceği beklentisi yoğun. Yani içeride dolar kurunun, eğer müdahale olmazsa, daha da aşağı gelmesi beklenebilir.
Merkez Bankası’nın sepete göre hareket ettiğini biliyoruz ama dolar kurunun baz alınan bir fiyat olduğu da açık. İşte bu nedenle Merkez Bankası’nın sıcak para girişi sürdüğü müddetçe, kurların ne kadar aşağı gelmesine izin vereceği yönünde alacağı karar, kritik bir karar olacak.
ÖNLEMLERİN ETKİLİ OLMADIĞI AÇIK
Bu arada tabi ki sıcak para girişinin devamıyla birlikte, Merkez Bankası’nın cari açık ve sıcak paraya karşı aldığı önlemlerin etkisi de yeniden tartışma konusu olacak. Kredilerin sınırlanmasıyla, bunun için bankaların munzam karşılıklarının artırılmasıyla, ne cari açığın ne de sıcak paranın azalmadığını şimdiye kadar gördük. Gerçi son sanayi üretim rakamı artık üretimde trendin değişmeye başlayacağını gösteriyor ama “Merkez Bankası’nın kararları olmasa da zaten doğal seyrinde bu kadar trend değişikliği kaçınılmazdı” diye iktisatçıların sayısı da bir hayli fazla.
Özetle; sadece bankalar üzerinden kredileri yani iç talebi kısmaya çalışmak, dolayısıyla bu kanalla cari açık ve sıcak para girişini frenlemeye çalışmanın bir işe yaramadığı, geçen hafta yaşanan sıcak para furyasıyla bir kez daha açığa çıktı. İşin kötüsü belliki ABD Merkez Bankası FED faizlerle ilgili bir karar alana kadar da bu sıcak para akışı devam edecek. FED’in faizle ilgili kararının ise en erken yılın son çeyreğinde başlayacağı beklentisini hatırlatalım.
Bu da bize seçim sonrasında vergi artışı, zam gibi mali tedbirler başta olmak üzere, sıcak paraya karşı radikal önlemler alınacağını gösteriyor...