Döviz riski kurlara rağmen büyüyor

KURLARDAKİ artışa, küresel kriz nedeniyle daha da artacağı beklentisine rağmen, özel sektörün aldığı döviz riskinin büyüdüğü ortaya çıktı. Bu bizce çok tehlike bir eğilim ve başından tespit edilip, gerekirse önlem alınması gerekiyor. Çünkü döviz riski sadece reel kesime ait olmaktan çıkar, "artık sağlam" dediğimiz bankacılık kesimini de önümüzdeki dönem olumsuz etkiler.

Haluk Bürümcekçi liderliğindeki Fortisbank araştırmacıları, döviz riskini yakından takip ediyor ve bazı tahmin yapıp mümkün olduğunca tabloyu daha net hale getirmeye çalışıyor.

Yayınladıkları son raporda, uzun yıllar 30 milyar dolar civarında seyreden yurtdışı kredilerin 2007 yılı sonunda 89 milyar dolara, küresel kredi koşullarındaki kötüleşme işaretlerine rağmen 2008 yılı ilk çeyreği sonunda ise 97.7 milyar dolara kadar çıktığını belirtiyorlar.

Verilerin bu borcun yarıdan fazlasının 5 yıl ve daha uzun vadeli olduğunu gösterdiği belirtilen raporda, "Ancak kısa vadede yenilenmesi gereken dış borcun (şirketler kesiminin 2008 ve 2009 yıllarında yapacağı geri ödeme 21.6 ve 13.4 milyar dolar) yüksek düzeylerde bulunması, kredi koşullarının kötüleştiği ve kurların yükseldiği bir dönemde, ister arz (kredi yenilemede isteksizlik) isterse talep tarafından (kur riskini azaltmak için kredinin kapatılması) kaynaklansın, nihayetinde döviz piyasasına gelecek döviz arzını olumsuz etkileme potansiyeline sahip olacaktır. " değerlendirmesi yapılıyor.

Yabancıların portföy yatırımlarında yavaşlamanın artık belirginleştiğini, yerli yatırımcının da artık döviz bozdurmada eskisi kadar rahat olmadığı belirtilen raporda, bu nedenle şirketlerin kredi kullanımı ve bu kapsamda verecekleri pozisyon kararlarının önümüzdeki dönem ekonomik dengeleri daha fazla etkiler hale geldiği söyleniyor. "Dalga dalga yayılan temkin, YTL’de oluşan değer kaybını bir trend haline dönüştürürse, bir diğer kaybeden enflasyon görünümü ve bu doğrultuda para politikası açısından işi daha da zorlaşacak olan Merkez Bankası olacaktır" denilen raporda Merkez’in de bu süreçte temkinli olması bekleniyor.

Dolayısıyla bu gelişmelerin faiz artışlarına neden olabileceği anlatılmaya çalışılıyor.

POZİSYON DENGESİ KÖTÜLEŞİYOR

Fortisbank’ın yaptığı araştırma sonucunda ortaya çıkan bazı bulgular aynen şöyle:

- Şirketler kesiminin döviz açık pozisyonu 2007 yılında 29.4 milyar dolar artışla 67.2 milyar dolara ulaşmıştır. Bu yıl ise açık pozisyon, kurlarda belirgin artışın Mart ayında görülmesi nedeniyle yükselişini sürdürerek 10.5 milyar dolar daha artışla ilk çeyrek sonunda 77.8 milyar dolarlık yeni rekor seviyesine ulaşmıştır. Yurtiçi hasılaya oranla baktığımızda da yüzde 11 ile 2001 yıllarının halen altında kalsa da bu dönemdeki riske çok yaklaşıldığını yansıtmaktadır.

- Gerçek kişilere baktığımızda ise, 2006 yılının ikinci yarısında başlayan döviz pozisyonlarında artış eğilimi 2007 yılında da korunmuş ve bu kesimdeki döviz fazlası yıl sonunda 73.5 milyar dolara yükselmiştir. Bu yılın ilk çeyreğinde ise, belirgin kur artışları DTH’larda çözülme getirmiş ve söz konusu fazla 72.2 milyar dolara gerilemiştir. Yurtiçi hasılaya oranla ise, 2007 yılı ilk yarısı sonundaki yüzde 12’lik zirve noktasından bu yıl ilk çeyrek sonunda yüzde 10.2’ye inilmiştir. Yurtiçi görünüme ilişkin belirsizliklerin artması risk algılamasını olumsuz etkileyerek buradaki çözülmeyi sınırlamaktadır.

- Birlikte değerlendirildiğinde, tüzel kişilerin ve bireylerin toplam döviz pozisyon dengesi, 2001 krizi öncesinde bile görmediği bir noktaya gelmiş ve bu yıl ilk çeyrek sonunda tarihinde ilk kez 5.5 milyar dolar düzeyinde bir açığa işaret etmiştir. Yani yerleşik gerçek kişilerin döviz varlıklarının şirketlerde oluşan net döviz yükümlülüğünü artık karşılamadığını yansıtmıştır. Ancak, Türkiye’nin net döviz pozisyonu da diyebileceğimiz bu açık halen yurtiçi hasılaya oranla yüzde 0.8 ile düşük bir seviyededir.

- Sonuç olarak, yılın ilk çeyreği sonunda şirketler kesiminde açık pozisyonun 77.5 milyar dolar ile rekor seviyeye ulaşması ve bireylerdeki döviz varlıklarının da dahil edildiği döviz pozisyonunun ilk kez açık vermesi, 2006 yılı ortasındaki türbülans öncesine göre daha zayıf ve riske daha açık bir görünümü yansıtmaktadır. Bu rapora göre işimiz bir hayli zor...
Yazarın Tüm Yazıları