Paylaş
Sazak, daha çok sektörde ileriye dönük yapılması gerekenleri sıralarken, katma değer yaratmak için, daha yetkin firmalar olmaları gerektiğini, mimar ve mühendislik faaliyetlerini müşavirlik firmalarını geliştirmek durumunda olduklarını, sigorta sisteminin getirilmesi gerektiğini söyledi. Sazak, ülke olarak teknik hizmetlerde uluslar arası şirketler çıkarmamız gerektiğini söylerken, aynı zamanda türbin-jeneratör, demiryolu sinyalizasyonu gibi yoğun ithalata konu makine-teçhizatın içeride üretilebileceğini, devletin bu alanlarda teşvik sistemini çalıştırması gerektiğini kaydetti. Sazak, artık yatırımlarda, çevreye duyarlı, dayanıklılık anlamında kaliteli, hayatı kolaylaştıran çağdaş işlere ağırlık vermeleri gerektiğini de söyledi.
Emin Sazak, Birlik olarak düşünce ve planlarını anlatırken, ister istemez Başbakanın geçen hafta sert çıktığı demir-çelik zamlarıyla ilgili sorulara da muhatap oldu. İntes ve Demir-çelik üreticileri ile birlikte Bakan Hayati Yazıcı’yla konuyla ilgili bir araya geldiklerini, zamların küresel ve içerdeki dinamikler nedeniyle çıkıp geri gelebildiğini, kendilerinin spekülatif bir zam uygulaması görmediklerini kaydetti. Sazak’a daha iki ay önce Rekabet Kurumu’nun inceleme yapıp, zamlarda şirketlerin anlaşması bulunmadığını saptadığını ama Yazıcı’nın dün yine “Rekabet Kurumu’na talimat verdik yine bakacaklar” dediği hatırlatıldığında ise “Bilmiyorum, daha iki ay önce bu inceleme yapılmıştı” yanıtını verdi.
Türkiye’de demir-çelik üretiminin yüzde 70’inin hurdadan üretildiğini, hurdanın yüzde 70’inin de ithal olduğunu, zaten bu demir-çelik’in yarısının ihraç edildiğini, demir-çelik cevherinin ise dünya çapında etkin 3 firmadan ithal edildiğini hatırlatan Emin Sazak, dolayısıyla fiyatların küresel emtia fiyatlarındaki iniş çıkışlardan, kurlardan ciddi biçimde etkilendiğini, zaten dönemler itibariyle bakıldığında son bir yılda, bazı aylar yüksek oranlar çıkarken, sonradan fiyatların düştüğünü gördüklerini kaydetti. “Bu zamların ardındaki asıl unsurun küresel gelişmelerin yanı sıra içerideki konut arzındaki fazlalık olup olmadığını, neden bunu açık söylemedikleri” sorulduğunda ise, Sazak son raporlarında “arz fazlası tehlikesinin olabileceğine” dikkat çektiklerini,bu yorum gazetelerde “konut fiyatları düşecek” diye yeralınca, bu müteahhitlerden büyük tepki aldıklarını söyledi.
Özet olarak, müteahhitler piyasa şartlarında demir-çelik zammında bize özgü aşırı bir hareket görmediklerini, bu zamma aşırı tepkiyi anlamadıklarını, asıl sorunun içerideki konut arz fazlasından kaynaklandığını düşünüyorlar ama bu açıklıkla söyleyemiyorlar. Neden acaba?
ARTIK FAİZ ARTIRIMI DA KESMEZ
Piyasaların Merkez Bankası’nı denemeye devam edeceklerini söylüyorduk, hep öyle olmuştu, yine aynısı oluyor. Peki, Merkez Bankası yönetimi bu denemeye nasıl yanıt veriyor derseniz, bence başarılı sayılamaz. Belki de artık Merkez’de piyasalar birimindeki uzmanların neden değiştirildiğini, “iyi araştırmacının iyi piyasacı anlamına gelmediğini” de konuşmamız gerek.
Her şeyden önce neden ihale ile bunca döviz satıp, doğrudan müdahalede neden bu kadar gecikildiğini anlamak mümkün değil. İkinci nokta; madem 5 yıldan sonra, nihayet doğrudan müdahaleye mecbur hissettiniz, neden bu kadar ürkek davranıyorsunuz, anlaşılamadı. Birer ikişer milyon dolarla, “rezerv eritmekten korkuyorum” havası vererek, doğrudan müdahale yapılamayacağı açık değil mi? Sonunda yanlış yapılan müdahalelerin fiyatları düşürmeye yetmediği gibi, hem gereksiz rezerv yitimine, hem de piyasaların gördüğü bu hata üzerine daha fazla üzerinize gelmelerine yol açmaz mı?
Piyasaların gözü bugün yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına çevrildi, Merkez’in durumu düzeltecek bir adım atması bekleniyor. Ancak munzam karşılık, borç verme-alma faiz oranları arasındaki farkın azaltılması gibi tedbirler alınabileceği belirtiliyor. Kimse, “Hükümetin isteği” nedeniyle, faiz artırımı beklemiyor. Bence zaten bu aşamadan sonra faiz artırımı da hedeflenen amaca hizmet edemez.
Paylaş