Çatışma Merkez Bankası’na itibar kazandırır

BAŞKAN Durmuş Yılmaz’ın da itiraf ettiği gibi Merkez Bankası’nın itibar sorunu var. Başkan bu sorunun enflasyon hedefine ulaşamamaktan doğduğunu söylüyor. Doğrudur...

Ancak bunun yanında "yeterince bağımsız tavır koyup koymadığı" tartışması da, bir itibar sorununa yol açıyor.

İşte o nedenle Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun aldığı faiz indirim kararları, hele ki son yarım puanlık indirim kararı, "Acaba Merkez Bankası hükümetin istekleri doğrultusunda mı karar alıyor?" sorusuna yol açıyor. Şurası açık ki; AKP Hükümetinin, somut bir gerekçeye dayanmadan, göreve yeniden atamadığı eski Başkan Süreyya Serdengeçti döneminde aynı kararlar alınsaydı, "Acaba hükümetin dümen suyuna mı giriyor?" sorusu yöneltilmeyecekti.

İşte bağımsız davrandığı konusundaki bu şüpheler de, itibar sorunu yaratıyor.

Çünkü Serdengeçti piyasalara bağımsız davrandığı konusunda güven vermişti. Bu güvenin içinde "inatlaşmak için ters karar alma" yoktu, gereğini yerine getirirken, hükümetin taleplerini, baskılarını göz önüne almayacağı konusunda oluşturduğu güven vardı.

Hazine’den sorumlu eski Devlet Bakanı Ali Babacan, bu bağımsızlığı içine sindiremediği izlenimi veren kararlarıyla belirli bir erozyonu başlattı. Arkadaşını başkan olarak atamaya çalışıp, piyasalarda gereksiz bir tedirginlik ve dalgalanma yaşanmasına yol açıldı. Başkanlığa getirilen Yılmaz için "üçüncü tercihti" gibi söylentiler çıkarıldı, başkanlık makamı ve bağımsızlık zedelendi. Başkan Yılmaz’ın yardımcılığı için önerdiği kişiler atanmayıp, AKP’li olan ve birilerinin arkadaşı olanların atanmasına çalışıldıkça, bağımsızlık iyice zedelendi.

Başkan Durmuş Yılmaz bu siyasi tercihlerin kuruma hakim kılınması çabalarına, ancak, kendine has üslubuyla, yumuşak karşı çıkışlarla karşı koymaya çalıştı. Bu da göreve eksiyle başlatılan Yılmaz’a karşı piyasalarda yeterince güvenin oluşturulamamasına neden oldu.

Özetle; mali disiplini bozarak enflasyonla mücadeleye hükümetin yaptığı olumsuz etki gibi, bağımsızlık konusunda da siyasi oyunların devreye sokulup bağımsızlık konusunda güven verilememesi, Merkez Bankası için itibar sorunu yarattı.

BAKAN ŞİMŞEK’İN TAVRI

Merkez Bankası’nın itibar sorunu sadece Merkez Bankası’na değil, hükümete, her şeyden önemlisi de ülkeye, ekonomiye zarar verir. AKP, eğer bu kadar oy aldıysa unutmasın ki; ekonomik istikrarın payı çok büyük. Sağlanan istikrarda en önemli katkıyı ise Merkez Bankası yapmıştır. Yani Merkez Bankası’nın itibari ne kadar fazla olursa, ekonomik istikrar o derece sağlam olur, piyasaların güveni dolayısıyla kaynak girişi o kadar fazla olur.

Bu gerçeği hükümete hatırlatmakta fayda var. Özellikle de Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’e...

Şimşek ilk geldiğinde piyasalarda iyi bir izlenim bıraktı, doğruları söyleyerek belirli bir güven oluşturmaya başladı. Ancak birileri "boş ver doğruları söylemeyi, politik ol, halkın içinden biri gibi görün, AKP’li tabana yakın ol" demiş olacak ki; anlaşılmaz bir çaba içine girdi.

Hem verdiği görüntüler hem söyledikleri, oluşmaya başlayan güveni ciddi biçimde zedeler oldu. Şimşek ilk göreve geldiğinde eski bakan gibi olmayıp Merkez Bankası bağımsızlığını içine sindirmiş, çağdaş bir bakan gibi davranması gerektiğini, bunun göstergelerinden biri olarak da Yılmaz’ın önerdiği kişilerin biran önce atanması gerektiğini söylemiştik.

Ama Şimşek eskiden olduğu gibi, partiye, ekibe yakın olan kişileri atama çabasına girmiş olacak ki; Başkan Yılmaz’ın "önerdim" demesine rağmen, kendisine isim verilmediğini söyledi. Ayrıca Merkez Bankası’nın görüşlerine, kurumun merkezinin yeri de dahil, saygı göstermesinin, kendisini yücelteceğini bile bile "polemik yok" diyecek kadar ileri gitti.

Bu tartışma, hükümetten ayrı düşüp, düşündüğünü söylemesi Merkez Bankası’na itibar kazandırır, burası açık... Mehmet Şimşek için başlayan hayal kırıklığını da artırır.

Merkez Bankası’nın itibarı, itibarın getireceği başarı hepimizi ilgilendiriyor, unutmayalım...
Yazarın Tüm Yazıları