Paylaş
Başbakanımız, Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle yayınladığı mesajda, bazı odakların emellerine alet olmamalarını isteyip, gençlere demiş ki:
- Türk gençlerinden beklediğimiz, terör ve şiddet tacirlerinin hayallerine kapılmadan, çalışıp ter dökerek Türkiye'yi büyütmektir.
Yılmaz hem mesajında hem de aynı gün katıldığı Trabzon Havalimanı Açılış töreninde ‘‘sistem’’ ile ilgili de ilginç sözler etmiş. Türkiye'de hergün karamsarlık aşılandığından, kötü senaryolar hazırlanıp, kara tablolar çizildiğinden yakınıp, ‘‘Türkiye'nin bu sistem içinde hiçbir yere varamayacağı söyleniyor’’ diyerek, bu yakınmasını pekiştirmiş.
Bu sözlerin ‘‘düşünen insanlar’’dan çok, sistemi eleştiren Cumhurbaşkanı bakan, milletvekili gibi ‘‘yönetenler’’e dönük olduğunu sanıyoruz.
Yanlış hatırlamıyorsam; Başbakanımızın muhalefetteki bir partinin lideri iken yaptığı konuşmalarda da benzer eleştiriler vardı. Sadece Yılmaz değil, bütün parti liderleri muhalefette iken eleştirilerin dozunu sisteme kadar götürürken, iktidar olduklarında sistemin savunucusu oluveriyorlar.
Belki sisteme güvensizliği getiren nedenlerden biri de bu ‘‘çifte standart’’ örneklerinin hemen her gün yaşanmasıdır; ne dersiniz?
Sayın Yılmaz, gençlerden terör ve şiddet tacirlerine alet olmadan ‘‘Çalışıp ter dökerek’’ Türkiye'yi büyütmeleri gerektiğini söylüyorsunuz.
İyi, güzel söylüyorsunuz da; ‘‘köşe dönme’’ zihniyetinin, sizin de Bakan olarak yeraldığınız ilk ANAP iktidarında başladığını unutuyorsunuz.
Bir Bayanın iktidarında ise ‘‘köşe dönme zihniyetinin çeteler kurulup silah, uyuşturucu kaçakcılığı ile pekiştirildiği’’ unutuluyor.
Susurluk çetesiyle mücadele dahil, mevcut iktidar döneminde de, söylenenin tam aksine, benzer yöntemlere gözyumulduğu, Bayanın ideali olan ‘‘polis devleti’’ni değiştirme adına birşey yapılamadığı gibi, ‘‘iç hesaplaşma’’ açıklamalarının aynı doğrultuda yorumlandığı unutuluyor.
KAYBEDECEK ŞEYİ OLMAYAN GENÇ
Bu ülkede, Susurluk Çetesinin sadece küçük bir kanadının gücünün bile, bazı takımları lig atlatmaya yettiği unutuluyor.
Açılan hemen her büyük ihalede ortaya çıkan ‘‘komisyon’’ söylentileri ve bu komisyonlar için, ‘‘parti adına aldıklarını söylüyorlar’’, ‘‘komisyonun bir bölümü bazı bakanlar kanalıyla -bakanlıklarını borçlu oldukları- üst makamların yakınlarına gidiyor’’ söylentilerinin ayyuka çıktığı unutuluyor.
Herşeyden önce de Gençlik ve Spor Bayramında; 5 milyon gencin işsiz dolaştığı, 12,5 milyon genç nüfusun ancak dörtte birinin eğitim görebildiği unutuluyor.
Gelir dağılımı adaletsizliği had sahaya ulaştığı için, gençlerin ileride yaşayacakları yoğun rekabette, sınıfsal fark nedeniyle kendilerine ‘‘ter dökerek gelecek hazırlama umutlarının’’ kalmadığı unutuluyor.
Sayın Yılmaz;, insanlar ihtiyaç ve umutları için yaşar. İhtiyaçlar karşılanıp tatmin edildikçe yeni bir ihtiyaç gelir. Çoğu, buzdolabı alınca çamaşır makinası, o alınınca araba, o tatmin edilince ev hedefler. Zaten ‘‘ilerleme’’ denilen şey de böyle sağlanır.
Eğer bir gencin babasında görmediği buzdolabını, kendisinin alma umudu da kalmamışsa, siz bu gençten ‘‘ter dökerek’’ çalışmasını bekleyemezsiniz. Politikacı ve bakanlar yakınlarına milyarlık ihaleler verip, sahte diplomalarla işe alırken, hiç mi hiç bekleyemezsiniz...
‘‘Kaybedecek bir şeyi olmayanlar her yola sapabilir’’. Bu ülkede kaybedecek bir şeyi olmayanların sayısı her geçen gün artıyor.
Politikacıların görevi de vatandaşlarına, ‘‘kaybetmekten korkup, düzene sarılmalarını sağlayacak birşeyler’’ vermektir.
Bütün bu olanlardan sadece siz sorumlu değilsiniz. Şimdi sistemi eleştirenler de dahil tüm yöneticiler sorumlu.
Sadece siz sorumlu değilseniz, savunduğunuz bu sistem sorumlu...
Paylaş