GEÇTİĞİMİZ Cumartesi günü Adana’da, Çukurova Kalkınma Ajansı’nın açılışına katıldık.
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Ajans’ın faaliyetlerini yürüteceği ofisin açılışını yapıp, Ajans Yönetimi’nin 4. toplantısına katıldı.
Her şeyden önce şunu söyleyelim ki, bir türlü becerilemeyen bölgesel kalkınma için, AB mevzuatına da uyumlu yeni bir model devreye sokuluyor ve zaman içinde geliştirilerek, bu ajansların bölgelerine önemli katkılar yapacağına inanıyoruz. Bakan Şener, Ofis açılışında tek tek uzmanların kendilerini tanıtmalarını istedi. Kişisel kısa sunumlarından da anlıyoruz ki, hepsi dil bilen, yurt içi ve yurtdışında lisansüstü eğitim görmüş, hatta bazıları yurtdışı uluslar arası kurumlarda deneyim kazanmış, nitelikli elemanlar ile çalışılacak. Bölgelerin ihtiyacı olan nitelikli insangücü açısından, ajanslar bizce büyük bir adım olacak.
Kurul toplantısında konuşan Abdüllatif Şener, uzun uzun küreselleşmeyi, bunun evrelerini, küreselleşmenin getirdiği rekabeti, bu rekabetin nereye gittiğini, nasıl düzenlenmesi gerektiğini, bireysel ve şirketler bazında bu küreselleşmeye nasıl hazırlanılması gerektiğini, artık kuralların ve niteliğin, bilginin egemen olacağını anlattı.
Bence konuşmayı dinleyen, AKP kadın kollarından getirilen türbanlı kadınlar da dahil,herkes için, Bakanın deyimiyle "çağı okuyabilmek" ve "değişimi anlamak" için çok yararlı bir konuşmaydı. Bakanı dinlerken, bir yandan gelinen aşamayı, AKP’liler dahil, nasıl bir fikri değişim yaşandığını, öte yandan ise çağın gereği, kurallı piyasa ekonomisinin şartı olan ilkeleri, kuralları uygulamak konusunda, nasıl hala bu kadar geride olduğumuzu düşündüm.
Son dönemde bazı şirketlere yapılan kıyaklar, özellikle müteahhitlik sektöründe yapılan kayırmalar, kurallardan nasıl kaçılmaya çalışıldığı aklıma geldi. Bir de tabi, bunun tam tersi olarak bazı şirketlere özel olarak kesilen cezalarÖ
En çarpıcı örneğini ise son dönemde Petrol Ofisi başta olmak üzere, akaryakıt dağıtım şirketlerine verilen cezalar ve en son yine Petrol Ofisi’ne dönük özel vergi uygulamalarıyla yaşıyoruz. Herşeyden önce şunu söyleyeyim ki; işadamları başta olmak üzere, objektif düşünebilen hemen herkes, bu cezaları "Petrol Ofisi’ne özel bir cezalandırma" olarak görüyor. Kimin cezalandırdığı, cezalandırmaya çalıştığı ise insanların kafasında açık.
KURALLAR HERKES İÇİNDİR
Bu köşeyi izleyenler, özellikle Grup haber ve yorumları ile polemikleri konusunda ne kadar hassas davranıldığını bilirler. Ancak EPDK’nın akaryakıt şirketlerine verdiği cezadan beri "özel cezalandırma" uygulamalarını yakından izlediğimiz için, yapılan haksızlıkları yazmak da gerekli oldu. Bizce benzer işlem için kimseye dokunulmayıp, Petrol Ofisi için vergi cezası kesilmeye çalışılması da, büyük haksızlık. Cezalandırmayı asıl olarak kimin yaptığı belirsiz olabilir ama sonuç olarak bu Maliye’nin uygulamasıdır, yani Hükümet tasarrufudur.
Yani; Hükümetin, bir başka deyişle yürütmenin önemli görevlerinden biri kuralları herkes için eşit uygulamaktır. "Nalıncı keseri" gibi çalışan yürütme anlayışına ilke olarak karşı çıkmak gerekiyor. Medya kavgasına taraf olup, rakip grupların isteklerini, haksız olduğunu bile bile uygulamaya çalışırsanız, kuralları herkes için eşit uygulamamış, birilerini kayırmış olursunuz.
Bu kimilerinin işine gelebilir. Kimileri, geçmişten gelen kinlerini kusuyor olabilir. Ama kimse unutmasın ki; bugün rakiplerine yapılan haksız uygulamaya sevinenlerin, başkasına yapılanları seyredenlerin, yarın aynı haksızlığa uğrama ihtimalleri çok yüksektir.
Bu, rakip kurullara kin duyan, o nedenle belki de kasıtlı olarak ceza yazmaya çalışan diğer kurul üyeleri için de, yani bürokratlar için de geçerli, özel cezalandırma yapan ya da oluşan haksız duruma, rakip şirket çekişmelerine göz yuman siyasiler için de geçerli.
Tabi, özel cezalar yazdırmaya çalışan rakip şirketler ve tüm özel sektör için de.
Kısacası; bırakın yönetmeyi, çağı yakalamak için bile artık kuralları herkese eşit uygulamak gerekiyor. Aksi takdirde, o cari açığı finanse eden yabancı sermaye başta olmak üzereÖ kimse bu ülkeye para koyup yatırım yapmaz. O "birinci sorun" dediğiniz işsizlik de her gün büyür.