Paylaş
Artık önemli olan 2014 yılı büyümesi. Bu yıl yüzde 4’lük büyüme hedefini yakalamak çok zor. Dünkü sanayi üretim verisi de daha çok 2014 yılı büyüme sinyalleri açısından değerlendirildi. Hem geçen yılın son sanayi üretim verisine bakarak, hem de bu yıla ilişkin ilk öncü verilere bakarak, şimdiden 2014 yılı büyümesinde revizyon çalışmaları başladı. Türkiye ekonomisindeki bozulma için ilk harekete geçen rating kuruluşu olan Standart and Poor’s yaptığı açıklamalarda 2014 yılı büyümesi için yüzde 2.2‘lik tahminlere yer verdi. Şirket yetkilileri bu oranın normal olduğunu, büyümede keskin düşüş değil, yumuşak bir iniş anlamına geleceğini söylüyorlar.
Gerçekten de mevcut ekonomik ve siyasi iklime bakıldığında, Türkiye’nin 2.5-3’lük büyüme oranlarını yakalaması bile, bu yıl için başarı sayılabilecek. Tabi ki bu orana inilmesinin getireceği çeşitli sıkıntılar olacak. Nüfus artış hızı da düşünüldüğünde, işsizlik başta olmak üzere sosyal sorunları beraberinde getirme riski açık. Hem de, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yabancı sermayenin gelişinde, büyüme tahminlerinin büyük yer tuttuğunu, düşük büyüme oranlarının her türlü yabancı sermaye girişinde caydırıcı rol oynadığını unutmamak gerekiyor.
Tüm bu söylenenlere bakarak, büyüme konusunda çelişkili bir tavır izlendiğini düşünebilirsiniz. Burada önemli olan nokta büyüme kapasitesinin büyütülmesi. Yani sizin ekonomik yapınız dışa bağımlı ise, mevcut durumda olduğu gibi yüzde 4-5’lik büyümelerde bile cari açığınız tehlikeli boyutlara ulaşıyor ise, o zaman dengeli büyüme gözetmek zorundasınız. Türkiye için yüzde 4-5’lik büyümeler bile küçük, hedeflerin arkasında kalan büyüme oranlarıdır. O zaman yapılacak şey; üretim yapısının değiştirilip, sorunsuz büyüme kapasitesini artırmak, yani yüzde 6-7’lik büyümelerle ekonomik dengelerinizi bozmayacak bir yapıyı oluşturmaktır. İşte hükümetin yapamadığı budur; 2000 yılı ekonomik programıyla dengelerin kurulmasının ardından bu atak gerekiyordu ama yapılamadı. Ekonomi yönetimindeki vizyonsuzluk da buradan kaynaklanıyor.
İNTERNET YASASI DA ENGEL
Hükümetin böyle bir vizyonunun olmadığı, günü kurtarmak adına ülkenin geleceğinin sürekli tehlikeye atıldığı, küresel ekonomideki olumlu hava nedeniyle göz ardı edilmişti. Şimdi küresel iklim bizim gibi ülkeler için sıkıntılı hale gelince, büyüme oranları dahil, sıkıntılar açıkça görülmeye başladı.
Hükümetin ileriye dönük bir kaygısı, vizyonu olmadığının son dönemdeki en önemli kanıtlarından biri ise şu anda Cumhurbaşkanlığı’nda bekleyen internet kısıtlamasına ilişkin yasal değişiklikler.
Her şeyden önce ekonomik gelişmenin, küresel anlamda rekabetin odaklarından birinin internet olduğu unutuluyor. Yani buradaki girişimciliğin yasaklar nedeniyle engellenmesi, ülkenin geleceğinin, büyümesinin sınırlanması demek.
“Tek dünya” ya giden küreselleşmenin hızlandığı bu dönemde, çocuklarımızın, dolayısıyla ülke ekonomisi ve siyasetinin önünü tıkamak anlamına geliyor.
Yanısıra internet yasaklarının Çin, Hindistan kategorisinde sınırlandığı bir ülkeye, demokrasi özürlü olarak kabul edildiği için, kalıcı olarak yabancı sermaye gelişinin önüne set çekmek demek. Dolayısıyla Türkiye ekonomisinin sorunsuz büyüme kapasitesinin artırılmasının bilerek tehlikeye atılması demek.
Yasaklar sadece özgürlükler için değil, ekonomi için de büyük tehdit. Hükümet bunu görmüyor, kısa vadeli bakıp, kendi çamaşırları ortaya çıkmasın diye yasak getiriyor. Cumhurbaşkanının bakışı da bu kadar dar mı, göreceğiz.
Paylaş