Paylaş
Önceki gün gelen sanayi üretim verileriyle birlikte, “büyüme oranlarının ne kadar sert düşeceği” tartışması yeni bir boyut kazandı.
Yapılan analizlere bakıldığında, son üç aya ilişkin verilerin daha fazla gerileme göstermesi beklenirken, iyimser ihtimalle yıl sonu için yüzde 3’lük büyüme oranlarından söz ediliyor. Buradan yola çıkarak 2019 yılı büyüme oranlarına ilişkin tahminler de yapılmaya başladı. 2019 için en iyimser tahminlerin yüzde 1 civarında büyüme olduğunu söyleyebiliriz. 2019 yılı için, şimdilik açıkça konuşmasalar da, eksi büyüme oranları yani küçülme bekleyenlerin sayısının azımsanmayacak kadar yüksek olduğunu gözlemliyoruz.
Büyümeye ilişkin tahminlerin önümüzdeki aylarda daha sağlıklı olacağı kesin. Bunun yanında 2019 yılı bütçe rakamları ortaya çıkarken, 2018 yılına ilişkin verilerin biraz daha netlik kazanması, yapılacak tahminlerin gerçekçiliğinde önemli rol oynayacak.
Kredi hacmindeki düşüş, beklenti anketlerindeki bozulmanın devam etmesi, aramalı ithalatındaki düşüş, işsizlik oranları, zaten bir süredir ekonomideki yavaşlamayı gösteriyordu. Önceki günkü veriyle, temmuzda sürpriz yapıp yüzde 3.5 büyüyen, sanayi üretiminin ağustosta yüzde 1.1 oranında küçüldüğü görüldü. Takvim etkisinden arındırıldığında yüzde 1.7 büyüyerek beklentileri aşmış olsa da, bu veri sanayi üretimindeki gerilemenin somut bir kanıtıydı. Para politikasındaki sıkılaşmanın, yılbaşından bu yana faiz oranlarında yapılan toplam 11.25’lik artışın etkisine dikkat çekiliyor. Son dış borçlanmalarda faiz oranlarının çok yüksek gerçekleşmesi de ileriye dönük önemli bir işaret veriyor.
Dolayısıyla büyüme oranlarında ciddi bir düşüş olduğu açık ama piyasa analistleri henüz bu düşüşün ne kadar sert gerçekleşeceğini, yani boyutunu tam olarak kestiremiyorlar. Parasal tedbirlerin gecikmeli olarak reel sektöre etki yaptığı göz önünde bulundurularak, yılın son çeyreğinde büyüme oranlarındaki düşüşün daha barizleşeceği tahmin ediliyor.
BÜTÇE VE KURLAR...
Bütçe rakamlarında oluşan bozulma da dikkat çekiyor. Otomobil başta olmak üzere belli başlı vergi geliri sağlayan sektörlerin satışlarındaki düşüşler, akaryakıt vergilerindeki indirim, vergi ve bütçe hedeflerinin gerçekleşmesini zora soktu. O nedenle Yeni Ekonomi Programı’nda milli gelirin yüzde 1.9’u seviyesinde, 72 milyar TL olarak belirlenen 2018 yılı bütçe açığı rakamında kalınması bir hayli zorlaşmış görünüyor.
İşte bu aşamada ortaya çıkacak bütçe hedeflerinin yapılacak analizlerdeki önemi ortaya çıkıyor. 2019 bütçesi açıklanırken 2018 rakamlarının YEP’den sonra tekrar revize edilip edilmeyeceği, bunun üzerine 2019 yılı için gerçekçi hedefler saptanıp saptanmayacağı henüz bilinemiyor.
Tabii ki büyümeye ilişkin tahminlerde bundan sonra kurlarda yaşanacak gelişmeler ve bunun yaratacağı etkiler de önemli rol oynayacak. Gerçi “dolar kuru 5 TL’ye düşse bile reel sektör üzerinde ciddi tahribatların zaten oluştuğu”, üretimi olumsuz etkilediği, bunun sonuçlarının önümüzdeki dönem daha somut görüleceğini tahmin eden çok sayıda analist var. Böyle olsa da bundan sonra kurlardaki seyrin de etkilemesi kaçınılmaz.
Rahip Brunson serbest bırakıldıktan sonra gevşeyen döviz kurlarının bu seviyede kalıp kalmayacağı, yeniden dövize bir yöneliş olup olmayacağı henüz bilinmiyor. O veya bu nedenle, kurlardaki dalgalı seyrin devamı, dalgaların sertliği de önümüzdeki dönem büyüme oranlarına ilişkin tahminlerin değişiminde önemli rol oynayacaktır.
Paylaş