Paylaş
Büyümenin büyük ölçüde, artık doyma noktasına gelen, inşaat sektöründen kaynaklandığı ortada. Buna, çarkların dönmesinin büyük ölçüde sıcak paraya dayalı olmasını da eklerseniz; ileriye dönük işsizlik oranları konusunda umutlu olmak pek mümkün değil. Ekonomik risklerin yanında iç ve dış politika gelişmeleri de, ileriye dönük mevcut büyüme oranlarının sürdürülmesinin bile çok zor olacağını gösteriyor.
Dün açıklanan temmuz ayı işsizlik oranı üzerine bir arkadaşımız mevcut durumu şu mesajla özetlemiş: 3 milyon 443 bin kişi işsiz; oranı yüzde 10.7. Her 3 genç kadından biri hem işsiz hem eğitimsiz. Çalışanların yüzde 35’i kayıt dışı...
CHP milletvekili eski Hazine Müsteşarı Faik Öztrak’ın mesajı şöyleydi: Temmuz ayında işsiz sayısı 3 milyon 43 bine ulaştı, işsiz ordusuna öncelik yılın aynı ayına göre 119 bin kişi katıldı. Daha da vahimi; erkek işsizlerin sayısı 35 bin kişi azalırken, kadın işsizlerin sayısı 154 bin kişi arttı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak ise hükümetin teşvik, prim erteleme ve kredi pompalamalarına rağmen işsizliğin çift hanelerden inmediğini, aksine artışa geçtiğini söylüyordu.
Bu mesajların hepsinde, bence ayrı noktalardan haklı saptamalar bulunuyor.
Türkiye ekonomisi mevcut yapısıyla, dışa bağımlı bir görünüm verdiği için, büyümeyle işsizlik oranları arasındaki korelasyon o kadar güçlü olamıyor. Bu yapı hem finansmanda hem üretimde dışa bağımlılığı büyütüyor. Bu nedenle istihdama katılan sayısını ciddi miktarlarda artırsanız bile, işsiz sayısındaki, işsizlik oranlarındaki yüksek eğilim devam ediyor. Yani her şeyden önce ekonomideki mevcut yapının değişmesi gerekiyor. Bunun için “siyaseten yabancı şirket düşmanlığı, ekonomik olarak ithal ikamesi benzeri” yapıların önerilmesinin faydalı olamayacağı ise açık. Maalesef son dönemde hem sıcak para hem işsizlik oranlarındaki çaresizlik üzerine hükümetin bu yanlış anlayışa yöneldiğini görüyoruz.
YAPILACAKLAR BELLİ AMA...
Halbuki yapılacaklar belli; teknoloji yüksek ama büyüme dostu sanayilerin geliştirilmesi gerekiyor. Bununla birlikte kaynakların inşaat gibi ileriye dönük üretim gücü çok düşük alanlar yerine, araştırma geliştirmeye, öncelikleri saptanan üretken sektörlere aktarılıp, verimlilik ve işgücü birlikte değerlendirilerek, yeni bir organizasyona gidilmesi gerekiyor.
Böylece hem cari açığı azaltıp finansman sorununuzu halletmek, hem de daha fazla istihdamı yaratmaktan başka çare yok. İşte bunu başarabilirseniz, siyasi ve ekonomik olarak “dışa bağımlı” olmaktan kurtulabilirsiniz.
Tüm bunlar için ise eğitime, üniversitelere, özgür araştırma iklimine, bunlar ve istediğiniz yabancı sermaye katkısını sağlamak için ifade özgürlüğüne, demokrasinin geliştirilmesine ihtiyacınız olduğu kesin.
Buna karşılık daha dün, olağanüstü halin bir kez daha uzatılması kararı verildi. Halbuki OHAL ile artık yol alınamayacağını, ekonominin OHAL mağduriyetinin arttığını, işlerin tıkanmaya başladığını, artık AKP’ye yakın işadamları bile artık telaffuz eder hale geldi..
Özetle; işsizlik sorununun çözümü için alınacak yol çok ama, en önce bu yolların uygulanmasını engelleyen OHAL’in kaldırılması gerekiyor. Bu yolla iç politika, diplomasi ve ekonomide normalleşme sağlanması, artık en acil konu.
Aksi takdirde bu yüksek işsizlik oranlarını bile mumla arar hale geliriz.
Paylaş