Paylaş
Rusya ile yaşanan gerginlik nedeniyle, turizm, tavukçuluk gibi sektörlerde sıkıntılar artarken, bu sektörlerde çalışan şirketlerin doğal olarak bankalarla başı derde giriyor.
Mevcut gerginliğe dayalı dış politikanın devamı halinde sıkıntının büyümesi de kaçınılmaz.
Ancak bunların ötesinde genel bir kredi sorunu başladı ve bu nedenle özellikle KOBİ temsilcileri, “Bankalar büyük şirketlere kredi vermeye devam ederken, bize artık vermiyorlar” demeye başladılar.
Böyle dönemleri daha önce de yaşamıştık; işadamlarından gelen şikayetler artar, arkasından hükümetin banka suçlamaları gelir.
İşte yine böyle bir aşamadayız...
Tüm bu şikayetleri bankacılarla konuştum.
Gördüğüm kadarıyla bankacılar sadece reel sektörün yakınmalarından değil, siyasetçilerin üzerlerine gelmesinden de şikayetçiler.
“Sermayelerimiz patinaj yapıyor” diyen bankacılar, son dönemde Danıştay’ın hesap işletim ücreti alınmasını iptal etmesinin artık sektörün üzerine gelinmesinde “son nokta” olduğunu söylüyorlar.
Komisyon gelirlerinin sınırlanmasına ek gelen bu kararın banka gelirlerindeki sıkıntıyı büyüttüğünü belirtiyorlar.
Zaten sektöre salınan vergilerin, yoğun rekabet cezalarının sektörü yeterince sıkıntıya soktuğunu, sektörün gelir yaratamaz hale geldiğini belirtiyorlar.
Sermaye kârlılığında ciddi sıkıntılar olduğunu, gelir artmadığı için sermayelerin büyümediğini kaydeden bankacılar, maliyetlerin de ciddi biçimde arttığını hatırlatıyorlar.
Bankaların kağıt portföyünün azaldığını, dolayısıyla bankaların kredi ile gelir yaratmaya hala çaba gösterdiğini kaydeden bir bankacı, bankaların 2016 yılı kredi hedeflerinin de hâlâ agresif olduğunu söyledi.
Bunun yanında tüketime dönük kredilerin de devam ettiğini hatırlattı.
Ancak maliyetler nedeniyle kredi verirken daha seçici olmalarının doğal karşılanması gerektiğini kaydeden bankacılar, kredilerle mevduat arasında bozulan denge nedeniyle mevduatı artırmaları gerektiğini, bu nedenle yaşanan rekabetin de etkisiyle mevduat faizlerinin yukarı geldiğini söylediler.
Munzam karşılık ve diğer ek unsurlar eklendiğinde mevduatın kendilerine toplam maliyetinin yıllık yüzde 14.5-15’lere geldiğini hatırlatan bankacılar, dolayısıyla kredi maliyetleri arttığı için bunu geri ödeyecek şirketlerin seçilip sınırlanmasının doğal olduğu kanısındalar.
KURLARLA İLGİLİ SIKINTI BÜYÜK
Son dönemde küresel iklimin yarattığı olumlu hava nedeniyle kurların aşağı gelmesinin sevindirici olduğunu kaydeden bir bankacı, “Maalesef Merkez Bankası’nın faiz kararında gecikmesi, kurların yüksek kalmasına neden oldu, bu da başta sermaye erimesi olmak üzere sektörde büyük sorun oluşturdu” dedi.
Son günlerde mevduat faizinin artmasının da etkisiyle küçük de olsa dolardan TL’ye dönüş yaşandığını kaydeden bankacı, “Piyasa kötü başladığı yeni yılda en az birkaç ay sakin gitmek için iyi haberleri satın almak zorunda” dedi.
Son dönemdeki iflas erteleme furyasının sakinleşmesini bekleyen bankacı, “Bazı şirketler sıkışınca krediyi geri ödememek için iflas erteleme istemeye başladılar, mekanizmanın kötüye kullanımı arttı, hukuk bürolarımız fazla mesai yapıyorlar” dedi.
Özetle; reel sektör kredi konusunda kendilerini sıkıştırdıkları için bankacılardan, bankacılar da makro ekonomi ve yapılan hatalar nedeniyle artan yükler, azalan sermaye karlılığı ve bunun karşısında almak zorunda kaldıkları kararlar için suçlu ilan edilmekten şikayetçiler.
Bu yıl belli ki yine banka-reel sektör söz düellosuna şahit olacağız.
Paylaş