Paylaş
Burada önemli olan noktanın basınç olacağını, basınç düşeceği için bu sürede sorunlar yaşanabileceğini kaydettiler.
Geçen hafta doğalgaz depolarındaki yetersizlik yazım üzerine arayan Bakanlık yetkilileri, 3 günlük değil 15-20 gün idare edebilecek gaza sahip olduğumuzu söylediler. Silivri’deki TPAO depolarında 2.5 milyar metreküp stok olduğunu kaydeden yetkililer, gaza dayalı elektrik santrallerine gaz vermeyip, ikinci yakıta geçilebileceğini de kaydettiler. İkincil yakıtla elektrik üretiminin pahalı olduğunu ama mecbur kalınca yaptıklarını, 2 bin 500 megavatlık bir elektriğin bu yolla üretilebileceğini söylediler.
2 yıl öncesinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle LNG tedariki ve terminallerinde artık daha iyi program yapar hale geldiklerini, bağlantıları çok önceden yaptıklarını, boşaltım programlarının hazırlandığını belirttiler. Tek sorunun kötü hava koşulları nedeniyle LNG gemilerinin limana yanaşma sorunu olabileceğini, geçmişte bu nedenle birkaç günlük boşaltım sorunu yaşadıklarını hatırlattılar. Yetkililer Rusya’dan Batı hattından gelen gazın Avrupa’ya da gittiğini hatırlatarak, bu nedenle hattın kesilmesinin çok zor olacağını belirttiler.
Buna karşılık doğalgaz stok hacmimizin çok düşük olduğunu kabul eden bir üst düzey bakanlık yetkilisi, şu anda 3-3.5 milyar metreküp olan depolama hacminin en az 6-6.5 milyar metreküpe çıkarılması gerektiğini, bu konuda çalışmaların hızlandığını söyledi. Bu rakamın en pik kullanım hesabıyla en az 30 günlük depo hacmi anlamına geldiğini kaydeden yetkili, “Ama Türkiye enerjide hub olacaksa bu hacmi en az 3-4 kat daha artırmak zorundayız” şeklinde konuştu.
Tuz gölü civarındaki yeraltı depolama işinde geç kalındığını kabul eden yetkili, Çin’lirle ortak çalışmanın başladığını kaydetti. Yanısıra özel sektörün geliştirdiği Tarsus’taki yeraltı deposunda da işlerin ilerlediğini,yakında projenin başlayabileceğini, bunların depolama hacmine önemli katkı yapacağını söyledi. Aynı yetkili, doğalgaz ithalatı yapanların depo hacmine sahip olması gerektiğini, bu konuda yakında zorunlu depo hacmi konusunda düzenleme yapılacağını, bunun da ülke doğalgaz depolama hacmini önemli ölçüde artıracağını söyledi.
TARSUS’TA İŞLER YÜRÜYOR
Bu arada yazımızda belirttiğimiz Tarsus yeraltı doğalgaz deposuyla ilgili yaşanan sorunlara da itiraz geldi. Bakanlık ve şirket yetkilileri, bu çalışmanın çok uzun zamandır yürüdüğünü, bir yerli firma tarafından yürütülen projenin belli aşamaya geldiğini ve yakında realize olacağını söylediler.
Bu proje için detaylı araştırmalara 2002 yılında başlanmış, 2009’da Mersin – Tarsus bölgesinde yerin bin metre altından sonra, 400 – 500 metre kalınlığında tuz yatakları olduğu ve bu bölgenin yeraltı doğalgaz depolamasına uygun olduğu tespit edilmiş. 2009 yılı sonunda proje için gerekli olacak temel ve detaylı mühendislik çalışmaları için ihaleye çıkılmış, daha yüksek teklif vermelerine rağmen konudaki tecrübeleri ve daha önce Almanya da gerçekleştirmiş oldukları proje sahası özelliklerinin Mersin – Tarsus’daki ile benzerlik göstermesi sebebi ile Alman bir mühendislik firması tercih edilmiş.
Yapılacak lisans başvurusu öncesinde proje sahasında mühendislik çalışmalarına başlanmış ve sahanın uygunluğu teknik açıdan değerlendirilmiş. Uygunluğu kesinleşince 8 Kasım 2010 tarihinde Gaz Depo projesi için 1 milyar metreküp aktif kapasiteli, 01 Aralık 2010 tarihinde ise Toren projesi için 3 milyar metreküp aktif kapasiteli lisans başvurusu yapılmış.
Her iki proje içinde ÇED hazırlıkları tamamlanmış lisans uygunluk kararı beklenmeden, 11 Ocak 2011 tarihinde başvuruları yapılmış, 10 Mart 2011 tarihinden halkın katılımı toplantıları gerçekleştirilmiş, 15 Mart 2011 tarihinde format belirleme toplantıları yapılmış, 11 Haziran 2013’de “ÇED olumlu belgesi” alınmış.
EPDK 6 Şubat 2014 tarihinde Toren Doğalgaz Depolama AŞ’ye (Tarsus Yenice Yeraltı Doğalgaz Depolama Projesi) depolama lisansı, Gaz Depo Madencilik AŞ’ye (Tarsus Yeraltı Doğalgaz Depolama Projesi) depolama lisansı verilmiş.
Mart 2016’da yatırıma başlanması planlanmış, ilk olarak 1 milyar 368 milyon metreküp aktif gaz kapasitesi ile 2020 yılında işletmeye girecek şekilde yatırım programı yapılmış. Projelerin lisans almasını takiben, süratle kamulaştırma çalışmalarına başlanmış, imar planları hazırlanarak onay süreçleri başlatılmış ve inşaata bir an önce girilebilmesi için gereken diğer izinlere başvurular gerçekleştirilmiş. Bu arada Proje’nin müşavirliğini yapacak firma için uluslararası ihaleye çıkılmış, kısa listeye alınan tekliflerin arasından maliyet unsurları göz ardı edilerek en tecrübeli ve projeye katkı sağlayacak firmanın seçimi yapılmış.
Proje’nin anahtar teslim yapım işini üstlenecek firmanın seçilmesi için tekrar bir uluslararası ihale gerçekleştirilmiş ve dünyada bu projeyi gerçekleştirebilecek kısıtlı sayıdaki firmalar belirlenerek teklifleri alınmış. Kısa süre içerisinde firma seçimi yapılarak saha mobilizasyonunun başlatılacağı belirtiliyor.
Paylaş