BAŞBAKAN Yardımcısı ve Devlet Bakanı Ali Babacan, ilk kez dün NTV’ye kapsamlı bir ekonomi değerlendirmesi yaptı. Babacan’ın en çarpıcı cümlelerinden biri "En kötüyü gördük demek için erken. Birkaç ay daha izlemek gerekecek, ihtiyati elden bırakmayacağız" idi.
Bence Babacan’ın konuşması uzun zamandır bir hükümet üyesinden görmediğimiz kadar gerçekçi bir konuşmaydı. Babacan’ın böyle bir dönemde piyasalara güven vermek açısından yaptığı bu konuşmanın yararlı olduğunu sanıyorum.
Çünkü piyasaların her şeyden önce gerçekçi değerlendirmelere ihtiyacı bulunuyor.
Babacan eksi 3.6 olarak revize edilen 2009 yılı büyüme rakamının daha olumsuz bir oranla yeniden revize edileceğini söyledi. Devlet Planlama Teşkilatı’nda (DPT) bir süredir bu yeni revize rakam üzerinde çalışıldığını biliyoruz ama yeni oran hala kesinlik kazanmış değil. En iyi ihtimalle eksi 4 olacağı tahmin ediliyor.
Babacan’ın önümüzdeki döneme ilişkin olarak yaptığı analiz de bence yerinde bir analizdi ama bu yerinde analizi umarım Başbakan Erdoğan’a da anlatıp, ikna edebilmiştir.
Babacan, geçmiş yıllardaki kazanımların heba edilmesine göz yumamayacaklarını, gelecek kuşakların aksi takdirde kendilerini affetmeyeceğini söyledi. Bu yılın tüm dünya için kayıp bir yıl olduğunu kaydeden Babacan, önlem alıp önümüzdeki yılları kurtarmak gerektiğini, IMF olsa da olmasa da köklü yapısal tedbirler alınması gerektiğini kaydetti.
Bence açıkça söylemiyor ama Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da çok iyi görüyor ki; IMF ile anlaşma olmadan yani bağlayıcı bir metin olmadan, hükümet gerekli olan yapısal tedbirleri zamanında ve yeteri dozda alamaz. Hele ki seçimler yaklaşınca hiç alamaz...
Babacan’ın "İlle de IMF ile anlaşma olması lazım" diyemediğini ama anlaşma istediğini hemen herkes biliyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de aynı durumda.
IMF Başkan Yardımcısı Lipksy’nin iki hafta içinde Ankara’ya geleceğini ve görüşmelerde bulunacaklarını kaydeden Babacan, IMF ile anlaşma konusunda net bir mesaj vermekten kaçınıyor. Hem IMF’li hem IMF’siz senaryoya hazırlıklı olmak gerektiğini kaydeden bakan, bütçenin bu yıl, uzun yıllar sonra ilk kez faiz dışı açık vereceğini hatırlatarak, "Bu, Hazine’nin borçlanma ihtiyacının yüksek olacağı demek. Bu sürdürülebilir bir şey mi? İlelebet böyle devam edemez. Bu seneki bütçedeki faiz dışı açığı kapatmak için yapmamız gereken işler var" şeklinde konuştu. Bu yıl pek çok ülkenin faiz dışı açık verdiğini, borç stoklarının arttığını kaydeden Babacan, Türkiye’nin borç yükünün de artacağını ama dünyayla karşılaştırıldığında bizim durumumuzun yine de iyi olacağını söyledi.
Bir-iki yıl şimdiki durumun tolere edilebileceğini ama 2011’e geldiğinde kimsenin "neden faiz dışı açık var" dememesi gerektiğini kaydeden Babacan, kalıcı olarak bütçeyi daha sıhhatli hale nasıl getir menin ancak yapısal reformlarla mümkün olabil eceğinin altını çizdi.
İşsizlik ile ilgili henüz artışın durmayacağını kaydeden Babacan’n iyi gelişmeler olarak gösterdiği enflasyon ve cari açık rakamları ise zaten ekonominin gereği olarak iyileşen rakamlar. Bakanın nedenlerini söylemeden "iyi gelişmeler" diye açıklaması, belli ki "çok iyimser olamıyorum ama bunlar da iyi gelişmeler" demek içindi.
Özetle; Babacan’dan geçmiş dönemde ekonomideki başarısını tekrarlaması bekleniyor. Ancak hem ülke, hem Babacan’ın başarısı için IMF anlaşmasının gerektiği de ortada.
Bunun için ise Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ikna edilmesi gerekiyor...