Paylaş
Dinleyen herkesin “Yine doğruları söyledi” dediği, objektif değerlendirmelerin yer aldığı bir konuşma. Ancak Babacan’ın konuşmaları; objektif değerlendirmeleri değişmediği halde, artık etkisinin azaldığını söyleyebilirim.
Bakanın konuşmasını dinleyen bir bankacıyla konuştuğumda, “Yine güzel bir konuşmaydı, değerlendirmeleri doğruydu, herkesin katılacağı analizlerdi ama artık yetmiyor” dedi. Neden yetmediğini, neyin yetmediğini sorduğumda ise “İşin doğru yanını söylüyor ama bunun yaratacağı sakıncalara ya değinmiyor ya küçümseyerek anlatıyor, asıl tehlikeli olan analizleri ise yapmıyor. Ama somut ve doğru analizler yaptığı için bunlar gözardı ediliyor” yorumunu yaptı.
Bunun yanında Babacan’ın hâlâ “Ekonomide komuta bende” algısını sürdürmeye çalıştığını, dolayısıyla doğruları gören bir kişinin yönettiği, ekonomide gerekli kararların zamanında alınacağını vurgulamaya çalıştığını hatırlatan aynı bankacı, “Ama artık öyle olmadığını, ekonomiye Babacan’ın yönetmediğini biliyoruz” şeklinde konuştu. Bu nedenle de daha önce de seçim yaptıklarını ama mali disiplinden taviz verilmediği, bundan sonra da verilmeyeceği yönündeki sözlerinin eskisine kıyasla daha az inandırıcı bulabildiğini söyledi.
İşte baştan söylediğim nokta da buydu; Babacan yine doğruları, eksik olsa da, söylemeye devam ediyor ama piyasalar üzerindeki eski etkisini yaratamıyor. Bu belki de Babacan’ın suçu değil.
Babacan’ın en iyi yaptığı şeylerden biri de ekonomi yönetimi açısından yanlış yapılanları kibar bir dille ve dolaylı olarak eleştirip, piyasalar nezdinde bu yanlışı düzetmeye çalışmasıdır. Babacan’ın sözlerinin etkisinin bir bölümü de buradan geliyor. Dün yine,“Kurumların yazılı açıklamalarına bakın, sözlü olarak söylediklerine bakmayın” derken, herkes bunların Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın iddialı sözlerine ilişkin bir düzeltme olduğunu anladı. İyi de, Başçı bir başka konuşmasında da, hem de tepkilerin büyüklüğünü görmesine rağmen, yıl sonu dolar kuru 1.92 olur söylemine devam etti. Şimdi piyasa Merkez Bankası’nın böylesine kritik bir ortamda faizi değiştirmeden, kuru belli bir seviyede tutmaya çalışacağını mı inanacak, yoksa Babacan’ın düzeltmeye çalıştığı gibi, bu kadar sert bir hedef olarak algılamaktan vaz mı geçecek? O zaman Merkez’in itibarı ne olacak? Bunlar öylesine kolayca düzeltilebilecek hatalar değildir ve piyasalarda öngörülebilirliği azaltan unsurlardır. Yani Babacan söylese de, artık piyasalar buna şüpheyle bakacaktır, doğaldır...
ADI BAŞKAYDI SANKİ…
Babacan’ın konuşmasındaki büyüme ve son yaşanan kur hareketleri konusundaki yorumları da doğru sayılabilir ama yorumuna neden olan sakıncaları sanki başka bir ülkenin ekonomi yönetimi yaratmış gibi davranınca, yine inandırıcılıktan uzaklaşıyor. Babacan’ın büyümenin kalitesine ilişkin söyledikleri, borçlanarak büyümenin yaratacağı sıkıntılar, iç talebin yüksekliğinin büyüme üzerindeki etkisinin azalması gerektiği, hepsi doğru. Ama bu tabloyu yaratan kim? Eğer kendisi, bizzat eleştirdiği bu tabloyu yaratmadıysa, o zaman niye kendisinin hala ekonomiye hakim olduğu izlenimini vermeye çalışıyor?
Babacan yeni dönemin adının varlık fiyatlarının değiştiği bir dönem olarak konulmasını istiyor. Ama kendisi de biliyor ki; zaten ekonomik krizlerin yarattığı bir sonuçtur bu. Hem sabit kur hedefi veriyor hem kurlardaki oynamayı devalüasyon diye nitelemiyor hem de TL’nin aşırı değer kaybetmesini, sanki varlık fiyatlarının değişim süreci adıyla normalmiş gibi göstermeye çalışıyorsunuz.
Tamam, kimse uzun zamandır eleştirmiyor, Hükümet her alanda olduğu gibi ekonomide de istediğini istediği gibi anlatıp halka da, piyasaya da, basına da kabul ettiriyor ama...a, piyasaya da, basına da kabul ettiriyor ama...
Fed’in sürprizi piyasalara bayram ettirecek
FED’in dün aldığı, tahvil alımında azaltmaya gitmeme kararı piyasalar için tam bir sürpriz oldu. Kararın ardından ABD ve diğer tüm dünya hisse senedi borsaları coşarken, ABD doları da diğer paralara karşı değer kaybetti.
Bu şu anlama geliyor ki; bizde de bu sabah piyasalar güne çok büyük bir coşkuyla ve artıyla açılacak. Zaten dün gece bu kararın belli olmasından sonra TL’nin değeri dolar karşısında ciddi biçimde artarken, dolar kuru 1.95’e kadar geriledi. Piyasa uzmanları Fed Başkanı Ben Bernanke’nin tahvil alım programını azaltmayıp, işsizlik oranının kabul edilebilir seviyenin üzerinde olduğunu söylemesinin, diğer tüm gelişmekte olan ülkeler gibi Türkiye’deki piyasaları da çok olumlu etkileyeceği konusunda hemfikirler. Hatta, yakın zamanda olumsuz ayrıştığı için bizdeki etkinin daha olumlu bile olabileceğini söylüyorlar.
Bugün açılışla birlikte kurların düşmesi, faiz oranlarının gerilemesi ve hisse senedi piyasalarında ciddi artışlar bekleniyor.
Paylaş