Paylaş
Herşeyden önce şunu söylememiz gerekiyor ki; AKP Hükümeti bu reformu yapmakta çok da gönüllü değildi. Ancak IMF’in bastırmasıyla, sistemin geleceğini kurtarmaya dönük bu yasaları kabul etmeye başladı. Şunu da söylemek gerekir; Başbakan Tayyip Erdoğan, akıllı bir yaklaşımla, 18 yaşın altındaki tüm çocukları sosyal güvenlik sistemine alacaklarını beyan ederek, bu reformu sundu. Politik olarak iyi bir sunum oldu...
Elbette reformun, özellikle Emekli Sandığı’ndan emekli olacaklar için, bazı kısıtları ileride görülecek. Ancak çağdaş bir sistem kurmak, ileride çocuklarımızın ödeyeceği bedeli azaltmak gerekiyordu. Hiç kimsenin ayağına basmadan bunun olamayacağı açık. Reform mümkün olduğunca az tahribat verecek ve yükü zamana yayacak biçimde hazırlandı. Yani bir orta yol bulundu ve yapılması şart olan reform, bu sayede hayata geçirilmeye başlıyor.
Geç kalındığı kesin. AKP Hükümeti "temel yasa" yaparak, çok sayıda maddeye sahip bu yasaları biran önce çıkarma yolunu seçti. Bu yöntemin TBMM’nin yasama gücünü erozyona uğrattığı kesin, keşke uzun uzun tartışılarak geçseydi...
Ancak gelinen noktada muhalefetin de, reformlara yapabildiği kadar katkı yapması gerekiyordu ve temel yasa nedeniyle, çok fazla olamasa da, yine de katkı sağlanabilirdi.
CHP’nin teknisyenlerinin bu tasarılardaki maddelere büyük ölçüde hak verdiklerini biliyoruz. Hatta bazı teknisyenler alt komisyonda önemli katkılarda da bulundular. Tabi ki politik olarak bazı itirazları vardı ama onlar da biliyorlardı ki, iktidar olsalar bu reformu kendileri yapmak zorundaydılar ve en yumuşak biçimiyle, bu veya çok benzer bir metin ortaya çıkardı.
CHP, temel yasa ilan edilince reformları görüşmekten tümüyle çekildi.
Ancak Anavatan’ın tavrı, buna rağmen katkıya devam etmek yönündeydi....
Önceki gün Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu arayarak, reform için yaptığı öneriyi bize göndereceğini söyledi ve "samimi görüşünü istiyorum" dedi.
Anavatan’ın önerisi özetle; sosyal güvenlik açığı için kullanılan kaynağın, yeni işçi girişleri için kullanılmasını, direk ödemek yerine "yeni işçi primleri" olarak sosyal güvenlik kurumlarına ödenmesini öngörüyor. Böylece işsizlik sorununa çözüm bulunulacağı görüşüyle hazırlanmış.
ÖNCE REFORM ÇIKMALI
Bizce Anavatan’ın önerisi üzerinde tartışılabilecek bir baza sahip. Ancak kabaca baktığımızda, sanki iş ve yatırım yani istihdam imkanı varmış da, tüm sorun kayıtdışı işçi çalıştırılmasıymış varsayımı üzerine kurulduğu anlaşılıyor. Halbuki istihdam yaratacak yatırım en büyük sorun çünkü çoğu kişi kendi adlarına çalıştıkları için kayıtdışı kalmış durumdalar.
Öneri bize şu anda teşvikli illerde uygulanan istihdam teşviğinin biraz daha genişletilmiş hali gibi geldi. Halbuki teşvikli illerdeki yatırımlarda da görülüyor ki; yatırımcı eski işçisini çıkarıp, priminden tasarruf edeceği yeni işçiyi alıyor yani toplama katkısı çok olmuyor.
Böylece tüm istihdam teşviği ülke çapına yayılmış olacak ama bu gidişle, "birinin işçisi diğerinin yeni işçisi" haline gelecek. Yani eski işçiler için eskisi gibi prim ödenmeye devam edilip, sadece yeni işçileri için düşük prim hayata geçemeyecek. Biri atacak diğeri alacak teşvikten yararlanacak, dolayısıyla prim tahsilatı düşecek, daha doğrusu primlerin giderek daha fazla bölümü devletin kasasından çıkmaya başlayacak.
Ama dediğimiz gibi; ilk izlenimlerimiz bu ve üzerinde daha tartışılabilir bir öneri.
Bizce Erkan Mumcu’nun bu önerisi "bir istihdam projesi" olarak da ele alınabilir.
Dolayısıyla yapılmaya çalışılan sosyal güvenlik reformu ile bu öneri çelişmez, ileride, kurulmaya çalışılan bu sistem içinde kalınarak, bu tür projeler geliştirilebilir.
Bizce ülkesinin, çocuklarının geleceğini düşünün herkesin bu reformlara destek vermesi gerekiyor. Bu açıdan baktığımızda, "Görüşmelerden çekilmek yerine öneri geliştirmeye çalışan" Anavatan’ı da, samimi gördüğümüz Erkan Mumcu’yu da kutlamak gerekiyor.
Paylaş