Paylaş
ABD ziyaretinde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a gösterilen yoğun ilgi Türkiye’nin başarısına ilişkin bir ilgiydi ama bence, yerli ve Türk katılımcıların ilgisinde, sağlanan ekonomik başarıda Ali Babacan’ın rolünü bilmeleri, yani şahsi başarı da önemli rol oynuyordu. Babacan’ın yaptığı konuşmalarda, bu süreçteki başarının sağladığı kendine güvenle konuştuğunu izledik. Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri anlatmanın yanısıra, sık sık dünya ekonomisine ilişkin makro yorumlara girdi, yapılan yanlışlıklara değindi ve yapılması gerekenler üzerinde durdu.
Ekonomide sağlanan başarının, tümüyle ülkeye olan ilgiyi artırdığını, yani Türkiye’nin en önemli başarı dayanağının ekonomi olduğu açıkca ortada. Bir başka deyişle siyasi hataların bile ekonomik başarının altına gizlenebildiğini, özellikle içinde yaşamadıktan sonra, dışarıdan bakışta bunların daha rahat göz ardı edilebildiğini de gözledim. Uluslararası kuruluşta çalışan, çağdaş bir Türk uzmanla konuştuğumda, sadece parıltıların görünüp, ilkesel ve teorik yaklaşımın bırakıldığını görmek üzücüydü. Tabi ki bu durum genel olarak kriz havasının yarattığı ağır hava nedeniyle “geçici bir vazgeçiş” olarak da görülebilir ama genel olarak ekonomi çevrelerinde “günlük bakış”ın daha hakim olduğu da açık.
Özetle; ekonomik başarının kalıcı olup olmadığı, çağdaş bir ekonomik sistem ve buna bağlı siyasi sistemin kurumsallaştırılma sorunları, her alanda şeffaflık ve adalet, olası ekonomik ve siyasi risklerin konuşulmadığı bir iklim hakim…
Buna karşılık Babacan’a özellikle üniversite çevrelerinde gelen sorular arasında Türkiye-AB ilişkileri ve özgürlüklerin kısıtlanmasına ilişkin eleştiri ve sorular dikkat çekti. Babacan, AB konusunda artık daha tepeden konuşup, “Artık AB’nin bize ihtiyacı var” izlenimi veren yanıtlar verdi. Özgürlükler konusunda ise “O nedenle AB tam üyeliğini istiyoruz” diye söz başlayıp, yol alındığını ama bu alanda daha yapılacak şeyler olduğunu dile getirdi.
Babacan’ın bu konuşmalarından sonra ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin açıkladığı İnsan Hakları Raporu’nda, basında çok yer tutmadı ama Türkiye’ye her zamankinden sert eleştiriler yer aldı. Özellikle yargı için söylenenler, bence ekonomik başarının bile ne kadar tehlikede olduğunu gösterecek kadar vahim.
TOBB’UN ABD ATAĞI DEVAM EDECEK
ABD ziyaretini ve temaslarını organize eden TOBB’un çabaları ise Başbakan Yardımcısı Babacan’ın, biraz da verdiği ‘varlık barışı’ gibi önemli mesajlar nedeniyle, geri planda kaldı. Zaten Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu ve beraberindeki oda başkanları da, Babacan’dan rol çalmamaya, özel olarak çaba gösterdiler.
Öyle anlaşılıyor ki; TOBB’un ABD’ye ilişkin ticaret ve yatırımları artırmaya dönük çabaları devam edecek. Hisarcıklıoğlu’nun kurduğu önemli uluslararası ilişkilerin, yani şahsi kredibilitenin de bu çabalara güç kattığı açıkca görülüyor.
14 Aralık 2012’de TOBB ile ABD Ticaret odası arasında imzalanan mutabakat kapsamında, bu ziyaretin yanı sıra, ABD’den Türkiye’ye Yatırım Heyeti getirilecek, Türkiye’de “Tedarikçiler Konferansı” düzenlenecek, sağlık, siber güvenlik, üçüncü ülkelerde projelerin finansmanı, tarımsal gıda ve nano teknoloji alanlarında işbirliğinin ekonomik etkisinin analizleri yapılacak. Ayrıca Ekim ayında ABD’de Türkiye Yatırım Haftası’nın ikincisi yapılacak.
Ekonomik başarının kalıcılığı adına da, bu çabaların devam etmesi gerektiği açık...
Paylaş