Paylaş
Cumartesi günü bu sayfalarda özetlenen bakan demeçlerinden bazıları; “Gemiyi ilk terkeden İngiltere oldu”, “Ülkeler artık daha bağımsız hareket edecek”, “Çatlak büyüyecek gözüküyor”, “Merkez Bankası faiz indirmeye devam etmeli” şeklindeydi. Aynı gün Başbakan ve Cumhurbaşkanı istifasını açıklayan İngiltere Başbakanı’na “Bak Türkiye ancak 3000 yılında üye olur diyordun, ömrün üç gün oldu” diye seslendiler.Bu demeçleri okuduğunuzda ne hissettiniz bilmiyorum ama ben çok korktum. Son yıllarda zaten çok büyük hatalar yapılıyor, idarede hamaset öne çıktı, her geçen gün ekonominin zararına işliyor derken, dünyanın kaderiyle ilgili bir soruna verilen ilk tepkiler, ülkenin geleceği açısından çok korkutucu.Avrupa Birliği’nin birlik olma konusunda büyük eksikleri var, yaşanan süreç tüm dünyada olduğu gibi İngiltere’de de popülizmi tırmandırdı, İngiliz liderlerin basiretsizliği açık, AB’nin önünde köklü sorunlar var ve kendine yeni bir yön çizmek zorunda kalacak, tüm bunlar gerçek.
Ama İngiltere ve AB’nin içine düştüğü durumdan zevk almak, “oh olsun” şeklindeki yorumlar Türkiye’nin sorununu çözmeyeceği gibi bence iyice derinleştireceğini gösteriyor.Özel sektör, yetişmiş kamu yöneticileri bile son yıllarda gidişattan büyük endişe duyuyor; artık Türkiye’nin sürüklendiğini kabul ediyorlar. Yani gerçekten rasyonel politikalara, ortak bir genel stratejiye, kutuplaştırmayı bitirmeye, nitelikli kamu yöneticilerine ihtiyaç varken, yani acil köklü reform anlayışı gerekirken, duygusal tepkilerle durumu idare etmeye çalışmak çok kaygı verici.Biliyor musunuz ki; İngiltere zora girerse sadece tekstil ve otomotiv ihracatından kaybımız 5 milyar dolara ulaşacak, AB zora girdiği takdirde, zaten kavgalarımız nedeniyle duran ihracatta en büyük pazarımızı kaybedeceğiz.
Bu da yetmeyecek; AB’nin zora girmesiyle küresel sermaye akışları etkilenince, bundan en çok zarar görecek olan, büyümesini dış kaynakla yürüten, cari açığı ve kırılganlığı en yüksek olan Türkiye olacak...“Oh olsun onlara, bize öyle söylerler mi, işte görsünler” gibi bir ergen tavrı yerine, bundan sonra ne yapılacağına bakmak gerekmiyor mu?
KARA PARA CENNETİ OLUYORUZ
Bunlar yerine, bu patırtı gürültüden faydalanarak, ülkenin geleceğini tehlikeye atan siyasi ve ekonomik kararlara, yasa tasarılarına imza atıyoruz.Uzun sayılabilecek ekonomi gazeteciliğim süresince çok vergi affına, kayıtdışı sermayenin aklanması girişimlerine şahit oldum ve hepsine karşı çıktım. Çünkü hepsinin sistemi bozup adaleti olumsuz etkilediğine, bu yanlış kararların hepsinde sonunda faturanın halka çıktığına şahit oldum.Geçen hafta yine bir paket kapsamında gündeme getirilen varlık barışı adı verilen yasa maddesi gibi pervasızına ise hiç rastlamadım.
Bu bir doruk noktası.Yıl sonuna kadar dışarıdaki varlığını getirip, bırakın vergi dairesini bankada hesap açana, isterse başkası hesabına yatırana, dışarıdaki borcunu ödeyip belgesini getirene hiçbir şey sorulmayacak, vergisi alınmayacak. Eskisi gibi “getirip sermaye koy” şartı bile yok, ne olursa olsun getirip yasallaştırılacak.Bir deneyimli maliyecinin dediği gibi; insan “Hükümet ya kaynak için çok sıkıştı ne bulursak gelsin diyor, ya da birilerinin kara paraları gelecek” diye düşünmeden edemiyor. Böyle bir düzenlemenin tek adresi kara para olmalı...Bu düzenleme başımıza çok iş açacak, zaten uluslararası mahkemelerde hazırlanan Türkiye aleyhine davalara yenileri eklenecek, haberiniz olsun.
Paylaş