Paylaş
Yıl sonunun gelmesini bekliyorlar ama öte yandan da, özellikle Türkiye’deki ekonomik işletmeler, belki di şimdiye kadar hiç olmadığı biçimde, gelen yıldan büyük endişe duyuyorlar.
Geçen hafta küresel ekonomiye ilişkin gelen veriler fena değildi. Ancak buna karşılık aynı hafta içinde, IMF 1. Başkan Yardımcısı John Lipsky, “Büyümeye geri dönüş sürecinin halen yeni şoklara açık olduğu” açıklaması yaptı. Finansal koşulların iyileşmeye rağmen normalden çok uzak olmasına dikkat çeken Lipsky, artan kredi zararlarının toparlanmayı baskı altına alabileceğini kaydetti. Aynı günlerde ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke de ekonomilerdeki toparlanmanın kalıcı olduğunu iddia etmek için erken olduğunu, ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner da Hükümetin krize karşı erken zafer ilan etmemesi gerektiğini, tarihte, kriz önlemlerinden erken çıkılmasının krizleri uzattığının örnekleri olduğunu söyledi.
Özetle; Türkiye’den bakıldığında hâlâ en önemli gösterge olan dış gelişmeler, 2010 yılı için ciddi alarm zilleri çaldırıyor. Herkes bir miktar kıpırdanma başladığını kabul ediyor ama bunun kalıcılığı konusunda kimse garanti veremiyor, yeni çalkantılardan sözeden otorite sayısı bir hayli fazla.
Bunların yanı sıra hemen yanıbaşımızda krizin ayak sesleri ciddi olarak kendini hissettirmeye başladı. Uluslararası derecelendirme kuruluşları Yunanistan’ın kredi notunu düşürürken, İspanya benzer tehlike içinde. Hatta bu kuruşular ABD ve İngiltere’nin kamu borçları kısa sürede disipline etmesi gerektiğini açıklamaya başladılar. Yani devler bile sarsılıyor...
Dubai krizi bence gelen ülke krizleri karşısında çok hafif kalacak.
Bu krizlerin Türkiye’yi kendi yapacaklarından bağımsız olarak derinden etkileyeceğini bilmek için kahin olmaya ise gerek yok. Yani 2010’da yeni küresel kriz dalgalarının gelme ihtimali giderek artıyor.
TÜRKİYE’DE EK RİSKLER
Böyle bir ortamda ekonomi yönetiminin sadece orta vadeli program (OVP) ve bütçe çalışmaları yaptığını, 2010 yılını, 2011 yılında sağlanması planlanan mali istikrar için bir geçiş yılı yapmayı planladıklarını görüyoruz. Bence niyet iyi, belirlenen hedefler uygun ama bu hedefleri gerçekleştirmek için gereken iç ve dış koşullar kesinlikle yok. Giderek de bu koşullar kötüleşiyor.
OVP hedeflerini gerçekleştirecek para ve maliye politikaları açıklandı ve IMF anlaşmasının bu varsayımlar içinde olmadığı görüldü. Ancak bence ekonomi yönetimi de dahil, herkes çok iyi biliyor ki; bir yaptırımı olmadan, yeni bir kaynak bulunmadan bu hedeflere ulaşmak çok ama çok zor...
Hele ki küresel dalgalar geldiğinde bu imkansız hale geliyor.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, yani yeni küresel dalga ortamına, IMF gibi bir kaynak ve çıpadan uzak girdiğimiz yetmiyormuş gibi, içeride siyasi tansiyonun hızla yükseldiği görülüyor. İşalemi, kurumlar hatta kişiler yani tüm ekonomik birimler 2009 yılı için hesaplarına katmadıkları siyasi riski 2010 yılı için ciddi biçimde hesaplarının içine almaya başlıyorlar.
Gerilimin tırmandığı, partilerin kapatıldığı, sokak hareketlerinin yükselmeye başladığı bir ortamda ekonomik istikrar oluşturulamayacağını herkes görüyor.
IMF ile anlaşma yapılıp yüklü kaynak temin edilir ve siyasi çatışma olmazsa belki 2010 yılı hedefleri gerçekleşir ama siyasi çatışmaların yaşandığı bir ülkede artık IMF anlaşması ve gelecek kaynak da bir işe yaramaz.
Paylaş