Paylaş
İbrahim Çanakçı’nın IMF’e atanmasının ardından, 1 Eylül itibariyle boşalttığı koltuk hala doldurulamadı.
Bu koltuk için fazla bir sorun olması beklenmiyordu ama uygulamada hiç de öyle olmadı. Cumhurbaşkanlığının olaya müdahil olduğu kesin ama kendisine kararname ile gönderilen bir isim var O’nu mu onaylamadı, yoksa kendisinin istediği ismin atanmasını istedi de Başbakan Davutoğlu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan bunu kabul etmediği için henüz atama kararnamesi mi imzalanmadı, o kadarını bilmiyoruz. Ancak Ankara’da Hazine Müsteşarlığı ataması, Cumhurbaşkanı ve çevresinin olaya nasıl müdahil olmak istediği, Babacan’ın konuyla ilgili rahatsızlığı konusunda söylentiler giderek artıyor.
Bu arada gecikmeli gerçekleşen Başbakanlık Müsteşarlığı atamasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kemal Madenoğlu’nun ataması için kendisine gelen kararnameyi 29 gün beklettiği, bir Bakanlık Müsteşarı’nın bu göreve getirilmesini, Madenoğlu’nun kararnamesinin çekilip bu ismin kararnamesinin gönderilmesini istediğini de öğrendik.
Hazine Müsteşarlığı için de benzer bir görüş ayrılığının yaşandığı, yani uzlaşma sağlanamadığı için bu önemli makamın 2,5 aydır boş kaldığı anlaşılıyor.
1 Eylül’den itibaren Hazine Müsteşarlığı görevini vekaleten, Müsteşar yardımcıları Cavit Dağdaş ve Burhanettin Aktaş dönüşümlü olarak yürütüyorlar. Babacan’ın bu iki isimden birinin atanmasını istediği, belki kararnamenin Köşke gönderildiği ama imzalanmamış olabileceği konuşuluyor.
ÇİFT BAŞLI YÖNETİMİN EKONOMİYE FATURASI
Cumhurbaşkanlığı danışmanlarının yoğun kulis çalışmaları yaptığı, bu iki isim ya da bürokrasiden başka bir isim yerine, dışarıdan atama yaptırmak istedikleri de konuşuluyor. Bu arada özellikle sosyal medya kullanılarak, kampanyalar halinde Babacan’ın istediği isimlerin yıpratılmaya çalışıldığı, Hazine’de paralel yapı bahanesi ile köklü görevden almalar yapılıp, kurumun mevcut yapısının zayıflatılmaya çalışıldığı da bir süredir gözleniyor.Tüm bunların Babacan’ın moralini bozduğu, geçen hafta orta kademe bazı Hazine mensuplarını görevden almak zorunda kaldığı kaydediliyor.
Bu arada eski Refah Partisi milletvekili bir ismin oğlunun kulislerde adı geçiyor. Uluslararası kuruluşlarda çalışmış, akademik ünvanı olan, özel üniversitelerde ve piyasada görev yapan bu kişinin hem devleti bilmediği, hem de ideolojik katılığı nedeniyle Babacan tarafından kabul görmediği de konuşulanlar arasında.
Özetle; yürütme organının çalışması, bu arada ekonominin yürütülmesinde çift başlı bir yönetim görüntüsü giderek büyüyor. Babacan ve ekibinin 12 yıldır bu işi başarıyla yürütmesi, Babacan’a karşı doğrudan sert tavır alınmasını belki engelliyor ama bir yandan da artık bu anlayış ve ekipten kurtulmak isteyenler var. Geçen hafta yazdığımız; Babacan’ın ekibini oluşturan DPT kökenli bürokratların, Babacan’ın Haziran’da ayrılmasından sonra ekonomide söz sahibi olmaları engellenmeye çalışılıyor. Anlaşılan o ki; Babacan sonrası için şimdiden “Cumhurbaşkanına tam bağlı bir ekonomi bürokrasisi” hazırlanma gayreti var.
Piyasalar şimdi bu ikilik tablosunu tam hissetmiyor ama kritik gelişmeler kapıda ve yetkinliğini ispatlamış kadroların tasfiyesi, önemli kararlar alınırken ciddi hatalara neden olabilir. İşte o zaman anlayış ve kadronun önemi ortaya çıkacak.
Önümüzdeki dönemde yürütmedeki çift başlılığın görünür olmasını bekliyorum.
Paylaş