Paylaş
O güne kadar hakkında sadece “bir telefon ya da işletim sistemi değil”, “bir uygulamadan çok daha fazlası” ve “tamamen yeni bir deneyim” gibi esrarengiz açıklamalar yapılan Facebook Home nihayet kısa süre önce tanıtıldı.
Bu “yeni deneyim”i sadece telefonun ekranından ibaret saymamak gerekiyor. Home’un yapmaya çalıştığı şey sadece telefonlarımız için bir Facebook ortamı yaratmak değil, hayatlarımız için bir Facebook ortamı yaratmak.
Home ile birlikte Facebook, insanların kontrol ettiği, üzerinde kontrol sahibi olduğu, kendi istek ve ihtiyaçlarına göre harekete geçirdiği bir şey olmaktan çıkıyor, her zaman açık olan, bizimle sürekli iletişim kuran, sürekli ilgi isteyen, bizim yerimize insanları selamlayan bir şeye dönüşüyor. Facebook sayesinde telefonlarımız insanlarla konuştuğumuz bir cihaz olmaktan çıkıp, bizimle iletişim kuran bir arayüz halini alıyor. Ve bu iletişimde konuşan taraf Facebook.
Kısa bir süre sonra bir grup cep telefonuna indirilebilecek olan Home, özünde Google Android işletim sisteminin, -Facebook mühendisleri tarafından- merkezinde Facebook olacak şekilde elden geçirilmiş, “Facebooklaştırılmış” bir sürümü. Telefonlarını açtıklarında insanların görecekleri ilk şey Haber Kaynağından gelen ve “cover feed” adı verilen bir dizi güncelleme, arkadaşların paylaştıkları fotoğraflardan oluşan bir slayt gösterisi. Bunlar telefonun başlangıç ekranını tamamen kaplıyor. Kullanıcılar bu ekranı geçerek diğer uygulamalara ulaşabiliyorlar. Home’da ayrıca “chat heads” adı verilen, arkadaş listesindeki isimleri Facebook fotoğraflarıyla değiştiren ve herhangi bir uygulama üzerinden mesaj göndermeye izin veren bir özellik bulunuyor.
Facebook, ana ekran reklamlarının yakında yayınlanmaya başlanacağını duyurdu. Facebook kendisi pek bir şey söylemese de Om Malik gibi teknoloji gözlemcileri Home’un Facebook’a bulunduğumuzdan mekândan yaptığımız görüşmelere kadar her konuda daha fazla kişisel bilgiye erişme imkânı sunacağını belirtiyor.
Telefondan başını kaldırmayan bir nesil
Sosyal ağın telefonlarımızı nasıl kullanmamız gerektiğiyle ilgili çok belirli bir fikri var. Home tuşu da bu fikir doğrultusunda tasarlanmış. Facebook ürün direktörü Adam Mosseri, düzenlenen basın toplantısında Home’un tasarımının, bilerek kullanıcıların dikkatini görevler ve uygulamalardan uzaklaştırdığını belirtiyor.
Bir açıdan Home, sizi sevdiklerinize daha da yakınlaştırıyor. Ancak başka bir açıdan Home, bizi Facebook’tan soğutan o can sıkıcı haber paylaşımlarından, gördüğü her karikatürü ekleyenlerden, sıkıcı iş mesajlarından ve o bıktırıcı uygulama ve görevlerden kurtarıyor.
Her teknoloji şirketi, onların ürünlerini kullanarak daha fazla vakit harcamamızı ister. Ancak Facebook dışında diğer her şeyi bir yana bırakıp sadece onunla ilgilenmemizi isteyen bir firma yok. Şimdi Facebook her gün sürekli olarak yanımızda bulundurduğumuz, en az iki saat doğrudan kullandığımız bir cihazın DNA’sına işlemek istiyor. Elbette Google, Apple ve Microsoft da kullanıcıların onların akıllı telefonları başında saatler harcamasını ve sattıkları platformu ve içeriği tüketmelerin istiyorlar. Ancak bu firmalar aynı zamanda kullanımı en kolay ve sezgisel akıllı telefon yazılımlarını üretmek için de çabalıyorlar. Facebook ise en iyi akıllı telefon yazılımını üretmeye falan çalışmıyor. Amacı, dikkatimizi çabuk ve kalıcı bir şekilde kendi üzerine çekecek, akla gelebilecek en iyi Facebook sürümünü geliştirmek.
Facebook sadece telefonu başında vakit geçirmemizi istemiyor. Facebook’ta vakit geçirmemizi istiyor. Home, arkadaşlarımıza ait sürekli değişen fotoğraflarla dikkatimizi çekecek, gösterdiklerini etrafımızdaki her şeyden daha ilgi çekici kılacak şekilde tasarlanmış.
Home kullanmaya başlayanlar telefonlarını ellerine aldıklarında ilk yapacakları şey Facebook hesaplarını kontrol etmek olacak. Günde ortalama 100 defa telefonumuzu kontrol ettiğimizi düşünürsek Zuckerberg’in sosyal ağın ekranlarımıza gönderdikleri karşısında büyülenmemizi beklediğini söyleyebiliriz. Telefonlarımız artık bir planın parçası haline gelmiş durumda.
Zuckerberg’in içi rahat
Facebook basın bülteninde şöyle deniyordu: “Sabah kalktığınız, telefonunuzu elinize aldığınız andan itibaren bir ileti seliyle karşılaşacaksınız”. Bu cümleden “telefonunuzu elinize aldığınız” ifadesini çıkartırsak Facebook’un aklında ne olduğunu anlayabiliriz.
Mark Zuckerberg, Home’un insanları çevrelerinden soyutlayacağı ve insanlardan uzaklaştıracağı eleştirilerini ciddiye almıyor. Zuckerberg “Çevrimiçi bağlantıya girmek, çevrimdışı ilişkilerden uzaklaştırıyor… Ben bu iddiaları abartılı buluyorum” diyor ve ekliyor: “Facebook ve benzeri araçlar sayesinde çok daha fazla insandan daha çok besleme alabilirsiniz.”
Ancak Facebook’un hazırladığı Home reklamları yemekli partilerde, arkadaşlarıyla koltuğa yayılmışken hatta sevdiğiyle yataktayken telefon ekranlarını kontrol eden insanlar gösteriyor. Hatta Facebook’un seçtiği isim bile tartışmalara yol açtı: Home (Yuva) acaba Facebook’un yeni yuvasını telefonlarda bulduğu anlamına mı geliyor? Yoksa Home bizim yuvamız mı olacak?
Stanford Üniversitesi öğretim üyelerinden ve insan-makine etkileşimi konusunda uzman olan Clifford Nass, geçtiğimiz ay yapılan bir röportajda, firmaların dikkatimizi çekmek için çok daha güçlü bir araç cephaneliğine sahip olduklarını söylüyordu. Home, bu cephanelikten çıkan son silah olabilir. Facebook’un bu icadının bakışımızı nasıl değiştireceğini görmek için henüz erken. Ancak Nass’ın çalışması, zamanımızı elde etmek için sürdürülen ileri teknoloji savaşının bizleri giderek artan bir hızda çoklu işlem yapmaya ittiğini, böylece odaklanma ve derin düşünme yeteneğimize zarar verdiğini gösteriyor.
Facebook’un bildirdiğine göre Home, düzenli yayınını sponsorlardan gelen mesajları iletmek için kesebilecek. Yani kişisel alanımıza ve bilincimize daha dolaysız reklam yayını yapılabilecek. Facebook, Bank of America’nın bir şubenin yakınlarından geçerken kullanıcıları “dürtmesine” izin verecek, ekranda gösterilen içeriğin nerede bulunduğunu harita üzerinde gösterecek, firmalara ekranımızda reklamlarını gördükten sonra bir mağazalarına girmemizin ne kadar zaman aldığının bilgisini verebilecek.
Facebook’un telefonu, gerçek hayatta yaptıklarımızı Facebook üzerinde yaptıklarımıza bağlayacak. Hatta etkileşim iki yönlü olacak: Facebook’ta yaptıklarımız gerçek hayatımızı etkileyecek.
E-posta: ekaplanseren@hurriyet.com.tr
Twitter: https://twitter.com/kaplanseren
Yazarın son yazıları |
#14 Nisan 2013 Bulut bilişim ne kadar veri depoluyor?
#10 Nisan 2013 Yeni neslin adı: “i” Kuşağı
# 7 Nisan 2013Google’ın gözlüğü hayatımızı değiştirecek mi?
# 1 Nisan 2013İnternet sansürünü yenin!
# 27 Mart 2013 Messenger’a buruk bir elveda
# 24 Mart 2013 Keşfetmeniz gereken 10 harika site
Paylaş