Türk siyasetinin unutulmaz dalkavukları ve icraatları
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Bİr konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Çevremde dalkavuklar var” diye şikâyette bulunmuştu. Bunu kimin için söylemişti bilemiyorum ama aralarında Başbakanın doğum günü için methiye düzenler bile vardı. İyi hatırlıyorum, duygularının kabardığından dem vurup, kabına sığmadığı için çatlayacağını dizelere dökenler halen hafızamda.
Aslında bu şakşakçı takımına pek kızmamıştım. Zira biliyordum ki Osmanlı tarihinin önemli mesleklerinden biri de dalkavukluktu. Hatta bu meslek öyle bir boyuta gelmişti ki maaş ödenmesi için dalkavukluk kayıt altına bile alınmıştı. İşlevlerine, daha doğrusu icraatlarına göre tarifeleri artar, ya da azalırdı. Günümüzde ise dalkavukluk bir maaşa bağlanmıyor ama maddi getirisinin büyük olduğu yadsınamaz gerçek. Bu arada Türk Dil Kurumu ‘Türkçe Sözlük’te dalkavuk’un tarifi şöyle yapılıyor: “Kendisine çıkar ve yarar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yararlanmak isteyen kimse. Saraylarda devlet büyüklerini nükteli sözlerle eğlendiren kimse.”Geliyoruz Cumhuriyet döneminde çok partili siyasi yaşama geçtiğimiz süreçten beri tanık olduklarımıza. Hemen hemen tüm siyasetçilerimizin etrafında dalkavuklar topluluğu oluştuğu kesin. Hafızanızı şöyle bir zorladığınızda aklınıza birçok isim gelecektir. En iyisi sizi fazla yormadan meslektaşım Recep Peker Tanıtkan’ın arşivime bıraktığı notları da portföyümde tutarak bir derleme yapayım.VİLLAYA YÖNELEN PIRPIR UÇAK TELAŞ YARATMIŞTI Türk siyaset terminolojisine nüfus etmiş bu kavramı 1950’li yıllardan sonra çok duyar olduk. Sanıyorum siyaseti bir araç olarak gören insanların kalite hamuru azaldıkça dalkavukluk daha da ortaya çıkar oldu. Tabii bunun yanı sıra parti içi demokrasinin işlememesi, parti yapılarının monarşik bir görüntü kazanması ve liderlerin mutlak tek seçiçi konumuna gelmesi de önemli bir etken. Gördük ki, Türkiye’deki insan malzemesin bu dönüşüme çoktan hazır ve elverişli bir durumdaymış. Pırpırlı uçak, Bilkent Konutları’ndaki villaya doğru alçaldığında, “Sayın Genel Başkan” ve ekibi olası bir sabotaj tehlikesi karşısında telaşlanmıştı. Uçaktan aşağıya gül yağmaya başlayınca da telaş içindeki korumalar da dahil olmak üzere herkes rahat bir nefes almıştı. Genel Başkan’ın ilk sorusu ‘Bu hamleyi kimin yaptığı’ olmuştu ki, bir milletvekili aday adayı olduğunu öğrenince acı acı gülümsemişti. Konutundan çıkmak üzere olan Tansu Çiller’in başından aşağıya dikenleri ayıklanmış iki bin küsur gül döktüren kişi DYP milletvekili aday adayıydı. Dalkavukluk tarihinde bir zirveye imza atan bu kişi, davranışını Guiness Rekorlar Kitabı’na girme olasılığından söz ederek medyaya açıklamıştı.JAGUAR DALKAVUKLUKTA BAŞROL OYNAMIŞTI Ancak kimse Turgut Özal’ın Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yaptığı yıllardaki dalkavukların eline su dökemezdi. Özal döneminin birçok bakanı, milletvekili ve özellikle de ‘Papatyaları’ el öpmek için kuyruklarda yarışıyordu. Özal’ın kızına iş adamı Zeki Küçükberber tarafından hediye edilen Jaguar, bu konuda benzersiz bir örnekti. Dalkavukluk için verilen Jaguar, Meclis’te çok tartışılacak, ardından seçimlerde ‘Davulu Delen Jaguar Partisi’ne” ilham kaynağı olacaktı. Özal’la birlikte iş adamlarının yatlarında, tatil köylerinde şort ve güneş gözlükleriyle boy gösteren politikacılar devri açılıyordu. Süleyman Demirel’e, Necmettin Erbakan’a, Bülent Ecevit’e, Mesut Yılmaz’a, Deniz Baykal’a, Tansu Çiller’e, Recep Tayyip Erdoğan’a dalkavukluk yapanlar en az Özal dönemindeki kadar bol ve çeşitliydi. Hatta içlerinde tabir-i caizse dalkavuk olduğunu inkar etmeyen ‘Samimi Dalkavuklar’, bir o lidere, bir bu lidere kapılanan ‘dönek yalakalar’, şapka, palto, çanta, taşıyan ‘taşıyıcılar’, hatta ‘şemsiye tutucuları’ gibi uzmanlık dallarına ayrılanlara rastlandı. DALKAVUKLUĞU DEVEYLE DE TESCİL EDİLMİŞTİÖzal’ın danışmanı rahmetli Erkal Zenger, kendisi için “Ben Özal’ın dalkavuğuyum” demekten çekinmemişti. Zenger, bu sözleri ile samimi dalkavuk olduğunu açık açık gösteriyordu. Hatta bir gezide Bayburt’da Özal’a hediye edilen deveyi Ankara’ya getirip, Kale’deki bir evi ‘Özal’ın devesiyle’ türbeye çevirmişti. Demirel’in Zincirbozan günleri geride kalmış, siyasal yasakları bitmişti. İl il geziyor, ünlü fotor şapkası ve üstü açık otomobiliyle halkı selamlıyordu. İşte bu gezilerde, otomobilin yanında koşan, o ünlü şapkayı tutan, hatta beyefendi’nin alnında biriken terleri silen bir isim vardı. Bu çabalarının mükafatını önce hiç hak etmediği bir genel müdürlüğünün başına geçerek gördü, daha sonra da Baba’nın memleketi Isparta’dan milletvekili seçilerek. Ve o makamların hakkını da devasa yolsuzluklara karışarak verdi. LİDERİ İÇİN KÖPEK ISIRACAK MİLLETVEKİLİ KİMDİMilli Görüş hareketinin lideri Necmettin Erbakan, korumaları tarafından ayakları yıkanırken görüntülenmişti. Hoca, bir sandalyeye oturmuş çoraplarını çıkarmış, bir koruma ayaklarını yıkıyor, diğeri de hemen yanda elindeki havluyla hazır olda bekliyordu. Daha sonra hocanın partisi kapatılıp, yenisi açılırken başına koyduğu milletvekili Türk siyasal yaşamına altın harflerle geçen şu meşhur sözü söylemişti; “Hoca bana şu köpeği ısır dese, ısırırım.“ GÖĞSÜNÜ SİPER ETTİ TV DİZİLERİNE MALZEME OLDUBazen aşırı dalkavukluğun, önce kendisine zarar verdiği de görüldü. Bir DYP milletvekili lideri Tansu Çiller’in adeta kalkanıydı. O dönemi bilenler iyi hatırlayacak, “Çiller’e laf söyleyecek olanlara göğsümü siper ederim” demişti. Hatta onun bu göğüs hamleleri, ünlü bir televizyon dizisindeki tiplemeye de kaynak olmuştu. Üstelik DYP yönetiminden, Çiller tarafından ayağı kaydırılınca, “Demek ki yanlış yapmışım” diyecek kadar profesyoneldi. Fakat delegeler bunu anlamamış olmalı ki, her zaman parlamentoya girdiği şehirde sekiz adayın yarıştığı ön seçimde ancak sonuncu olabilmişti.HAYDİ İLERİ DEDİ ÖNCE KENDİ GERİ VİTESE TAKTIANAP’ın Doğu illerinden Meclis’e soktuğu bir milletvekili Mesut Yılmaz’ın en hızlı savunucularının ilk sırasında geliyordu. Daha sonra Yılmaz ile ters düşüp, Çiller’in saflarına katılmıştı. Çiller ile birlikte DYP’nin grup topantısında partiye geçişi duyuruluyordu. O güne kadar pek de konuştuğu görülmeyen milletvekili birdenbire top gibi gürleyerek, “Haydi Türkiyem İleri..Haydi Türkiyem İleri” diye bağırması dalkavukluğun en güzel örneklerinden biriydi. Bir süre sonra da ‘Genel Başkanım’ diye savunduğu Çiller’i terk ederek yeniden ANAP saflarına katılmıştı.İyi hatırlarım, Çiller döneminde yılların kurt politikacıları bakanlık koltuğu uğruna neler neler yapmıştı. Biri Tansu Hanım’a daha yakın olmak için Çillerlerin Ankara Bilkent’teki villasının yanından ev almış, bir diğeri ise Çiller, ‘Kes’ dediği için bıyıklarını tıraş etmişti. Hatta saç şeklini bile değiştirmişti. SİLAH ARKADAŞLARINI ÇİLEDEN ÇIKARAN TAK ŞAK PAŞAYa, DYP’nin asker kökenli milletvekiline ne demek lazım? Yaptıkları eski silah arkadaşlarını bile çileden çıkarmış ve ilk kez bir paşanın ismi kışladan silinmişti. Bu ünlü ismin “Çiller tak diye emir verir, şak diye yaparım” sözleri kamuoyunda aylarca dillerden düşmemişti. Vatandaşın hafızasında da lakabı “Tak Şak Paşa” olarak kalmıştı. Takşak Paşa bununla da yetinmeyip yarısı Atatürk yarısı Çiller olan bir resim yaptırarak yaranmanın zirvesine kadar çıkmıştı. Bir başka milletvekili ise çiğ köfte partileriyle ünlüydü. Bazen yaptığı çiğ köfteleri genel başkanına eli ile yedirirdi. Davetlerde kokteyllerde, liderinin neleri sevdiğini bilen bir kişi olarak hemen tabağını hazırlardıJUNIOR BAYKAL ZENGER’E TAŞ ÇIKARDIİki siyasetçi, ikisi de sol bir partinin en önde gelen kişileri, yani ikinci adamlarıydı. Onlar liderlerinin adeta gölgesi Liderlerinin yapamadıklarını liderleri adına yapıyorlardı. Hatta bazı parti arkadaşları ‘Junior Baykal’ adını bile takmıştı. Yine CHP’nin bir İstanbul Milletvekili ise bir zamanlar Turgut Özal’ın ses danışmanlığını yapan Erkal Zenger’e çok benziyordu. CHP’nin seçim otobüsünden Baykal’ın gezileri sırasında aynı Zenger gibi anonslar yapıyordu.Bir başka Dalkavuk ise geçen dönemin önemli isimlerinden biriydi. Yaşanlar ise çok ilginçti. İçinde bir parti genel başkanı ve milletvekilleri bulunan parti otobüsü mezarlığın önünden geçmektedir. Milletvekili genel başkanına döner ve şu ünlü sözleri söyler: “Sayın Genel Başkanım, e