Paylaş
AKP Bursa Milletvekili Altan Karapaşaoğlu ise Viyana'yı titreten Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın soyundan geliyor. Karapaşaoğlu ise dedesinin soyadını nüfus cüzdanına yazdırmak için mahkeme kararı çıkartmak zorunda kalıyor.
Aslında bu iki milletvekilimizle beraber aynı dönem Meclis çatısı altında göreve başlayan, ama daha sonra milletvekilliğinden istifa edip, ABD'ye dönen CHP İstanbul Milletvekili Kemal Derviş de kendisi gibi reformist olan ve Osmanlı'da ekonomik önlemler alan Halil Hamit Paşa'nın torunu. İşte sadrazam torunlarının, bir zamanlar Doğan Burda Dergi Grubu bünyesinde çalışan gazeteci arkadaşım Hüseyin Özalp'in de katkılarıyla ortaya çıkan ilginç hikayeleri …
Sokollu Mehmet Paşa'nın milletvekili torunu
Kanuni Sultan Süleyman, Sultan İkinci Selim ve Sultan Üçüncü Murat'ın tahtta bulunduğu dönemlerde sadrazamlık görevini üstlenen Sokullu Mehmet Paşa, 1506 yılında Bosna civarındaki Sokol kasabasında doğdu. Asıl adı Bayo Sokoloviç olan ve çobanlık yapan Sokollu, 14 yaşında devşirilerek Edirne Sarayı'na getirildi ve Mehmet adını aldı. Türk ve Müslüman kültürü ile yetişen Sokollu, saraydaki Kapıcıbaşılık görevinin ardından, Barbaros Hayrettin Paşa'nın ölümü üzerine Kaptanı Deryalığa getirildi ve bir süre sonra da Rumeli Valisi oldu. İlk büyük başarısı olan Tameşvar Kalesi'nin fethinden sonra vezirlik verildi. 1561'de üçüncü vezir iken, Kanuni Sultan Süleyman'ın torunu ve Sultan İkinci Selim'in kızı Esmahan Sultan ile evlendi. İkinci Vezir iken, Semiz Ali Paşa'nın ölümü üzerine, 1564'te sadrazamlığa getirildi. Bu tarihten ölümüne kadar Osmanlı devletinin idaresini elinde tuttu. Devlet teşkilatı içinde önemli düzenlemeler yapan Sokullu Mehmet Paşa, 1579 yılında hançerlenerek öldürüldü ve Eyüp'te defnedildi.
AKP'nin kadın milletvekillerinden İnci Özdemir'in soyu, baba tarafından Sokollu Mehmet Paşa'ya ve padişah kızı Esmahan Sultan'dan dolayı da Osmanlı hanedanına uzanıyor. İnci Özdemir, bu konuda mahkemeden karar da çıkartmış ve şeceresini resmen tescil ettirmiş. Bunun sonucunda çok büyük mal varlıklarına sahip olan Sokollu Mehmet Paşa Vakfı'ndan kendisine maaş bağlanmış. Aynı şekilde kızı ve torunu da vakıftan maaş alıyor. Maaşını bir lirasına bile dokunmadan hayır kuruluşlarına bağışladığını belirten Özdemir, "Dedemiz, vakfın senedine de 'Evlatlarım vücuda geldiği andan itibaren yevmi ….altın akçe aylık bağlana, zükur ve inas (erkek ve kız çocuk) katiyen ayırt edilmeye' diye yazdırmış.
Sokollu Mehmet Paşa, kadının mirastan çok az pay aldığı bir devirde, maaş bağlanacak torunları arasında erkek-kadın ayrımı yapılmasını önlemiş. Ancak, vakıf senedine iliştirdiği bir maddeyle de yöneticinin mutlaka "erkek" olması şartını koymuş. İnci Özdemir'in mücadelesi de işte bu noktada başlıyor. Özdemir, "Vakfı yönetecek kişinin aileden ve erkek olması şartı konmuştur. Ben bu hükmün Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğunu düşünüyorum. Geçmişte bu konuda dava da açtım, ancak sonuçlandırmadık. Hiçbir vakıfname şartı Anayasaya aykırı olamaz" diyor.
Önce dedesinin kellesi, sonra da soyadı gitti
Viyana Kuşatması'nın komutanı olan ve Avrupa'yı yıllarca titreten Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, babası'nın yakın arkadaşı Köprülü Mehmed Paşa tarafından korunup yetiştirildi ve medrese eğitimi gördü. Damat olduğu Köprülü Mehmed Paşa'ya yıllarca sadaret kaymakamı olarak vekalet etti. Sadrazamlığa Sultan 4. Mehmet döneminde getirildi. Osmanlı-Rus Savaşı'nda padişahla birlikte sefere katıldı. Zamansız giriştiği ve sorumluluğunu tek başına yüklendiği İkinci Viyana Kuşatması, Kırım Hanı'nın ihaneti üzerine büyük bir bozgunla sonuçlandı. Bu bozgundan sonra idam edilen Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın başı İstanbul'a getirildi, gövdesi ise Belgrat da gömüldü.
AKP Bursa Milletvekili Altan Karapaşaoğlu da, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın torunu. Osmanlı Devleti döneminde Karapaşaoğlu diye anılmışlar ve hüviyet cüzdanlarında bu isim yer almış.
Cumhuriyet döneminden sonra Karapaşaoğlu ailesinin soyadı Karasoy olarak değişir. Cumhuriyet dönemi ile birlikte "ağa, paşa, bey, şeyh" gibi unvanları almak kanunen yasaklanır. İşgüzar nüfus memuru da bunun üzerine kimlik cüzdanının üzerindeki Karapaşaoğlu soyadını çizerek, Karasoy yazar. Altan Karapaşaoğlu, Karasoy soyadını bir türlü benimseyemez ve asıl soyadını almak için 1970 yılında dava açar. Mahkeme sunulan delilleri de inceleyerek, soyadın Karapaşaoğlu olarak değiştirilmesine karar verir. Ancak bütün aile bu soyadına geçmez, bir kısmı Karasoy adı ile devam eder.
Altan Karapaşaoğlu, dedesinin mezarının bulunduğu Belgrad'a da gitmiş. Hala muhafaza edilen çadırını ve anısına düzenlenen müzeyi gezmiş. Dedesinin hazin hikayesinden bugün bile ders alınması gerektiğini belirtiyor.
Dedesi zindana, o ABD'ye gitti
Sadrazam soyundan gelen üçüncü siyasetçi ise Türkiye'nin ekonomik krize girdiği dönemde Dünya Bankası Başkan Yardımcısı görevini bırakıp, "kurtarıcı" olarak ülkeye dönen ve adeta hükümetin üçüncü ortağı konumunda, dışardan Devlet Bakanlığı verilen Kemal Derviş.
Kemal Derviş, "anayasa fırlatma" kavgası sonucu başlayan krizden sonra İMF'nin de desteğiyle ekonomi yönetimini devraldı. Kısa sürede çok sayıda ekonomik reform gerçekleştirdi ve İMF ile yapılan stand-by anlaşmalarını tavizsiz uygulayarak, ekonominin rayına girmesini sağladı. 3 Kasım 2003 seçimlerinde CHP'den aday olarak TBMM'ye girdi, ama yaklaşık bir yıl sonra Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanlığı'na seçilince, milletvekilliğinden istifa edip, ABD'ye döndü.
Kemal Derviş'in kader çizgisini bir ölçüde ailesinin geçmişi belirliyor yorumu pek de yanlış olmaz. Çünkü Derviş, kendisi gibi Osmanlı Devleti'nde ekonomik reformlar gerçekleştiren bir sadrazamın, 220 yıl önce "reformatör" ismi takılan Halil Hamit Paşa'nın soyundan geliyor.
Kemal Derviş'in altıncı göbekten dedesi olan Halil Hamit Paşa, Osmanlı Devleti'nin çöktüğü dönemde ayrıntılarını açıklamadığı bir reform paketi hazırlıyor. Halil Hamit Paşa'nın paketinde, lüks tüketimin azalması, buna karşılık yerli üretimin güçlenmesi ve tarım üretiminin artması gibi önlemler yer alıyor. Yeniçeriler başta olmak üzere, çalışmadan oturan devlet memurlarına yapılan ödemeleri kesmeye çalışıyor. Bilim ve tekniğe önem vererek, bugünkü İstanbul Teknik Üniversitesi'nin temeli olan Mühendishaneyi kuruyor. O dönemde ekonomi ve maliyeden anlayan tek insan olan Halil Hamit Paşa, bu tecrübesini hayatıyla ödemek zorunda kalıyor. Reformları bir çok insanın çıkarına dokununca, hakkında 1. Abdülhamit'i devireceği dedikoduları çıkarılıyor. Olağanüstü yetkilerle donattığı sadrazamını azleden Abdülhamit, Bozcaada'ya sürerek idam ettiriyor. Halil Hamit Paşa'nın vücudu Bozcaada'ya, bal tulumuyla İstanbul'a gönderilen kellesi ise Karacaahmet Mezarlığı'na gömülüyor.
Paylaş