Ülkenin gündemi bu kadar karışık ve çelişkilerle dolu olunca, politikacılar, yazarlar ve sanatçılar birer popüler deyim üreticisi olup çıkıyorlar.
Dolayısıyla da bu deyimler gündemi belirlemekle kalmayıp, yaşanılanları anlatmakta tam hedefi vuruyor. Tabii peşi sıra da gündeme düşen kavramlar, uydurulan söz ya da yakıştırmalar halk dilinin parçası olup çıkıyor. Hafızanızı şöyle bir yoklayın ve bu güne kadar en popüler sözcüklerin patenti kime ait hatırlamaya çalışın. Size ip ucu olması açısından da şimdi vereceğim örneklere de bir göz atın.
Mehmet Ağar’ın kullandığı "Derin Devlet"... Emekli Orgeneral Çevik Bir’in "Demokrasiye balans ayarı"... Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in "Verdimse ben verdim"... Tansu Çiller’in Başbakanlığı döneminde "Ya bitecek Ya bitecek"... MSP Genel Başkanı iken Necmettin Erbakan’ın "Batı Kulübü" ve "Gulu gulu dansı"... Turgut Özal’ın "Orta Direk"... Demirel’e atfedilen "Bir bilen"in hemen ardından Bülent Ecevit için de "Bir bölen" adının verilmesi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Mersin’de bir çiftçiye hitaben söylediği "Ananı da al git" ifadesi ve "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" sözü.
Reha Muhtar’ın haber programında cinsel organı kopan biriyle canlı yayın esnasında sorduğu "Acı var mı acı?"... Dizi çekimleri esnasında telefon mesajıyla mankenleri rahatsız eden Kadir İnanır’ın savunması "Motive etmek"... Gelelim sonuca. Her deyim sahibiyle beraber anılıp, hafızalara kazınıyor, ama söz kalıyor kelamı eden kaybolup gidiyor. Kısa bir hatırlatma yapmak istedim de.
Ülkeyi 1962 mezunları yönetiyordu
Tam 44 yıl önce Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olanlar, devletin başındaki makamlara geleceklerini tahmin edebilir miydi? 1962 yılı mezunlarının birçoğu, bugüne kadar siyasetçi ve bürokrat olarak devlet yönetiminde söz sahibiydiler. Aralarında birçok ünlü isim vardı. Anayasa Mahkemesi Eski Başkanı Mustafa Bumin, yine aynı mahkemenin üyeleri Ertuğrul Ersoy, Yalçın Acargün ve Ali Hüner, milletvekili ve eski Başbakanlık Müsteşarı Ali Naci Tuncer, Genelkurmay Eski Hukuk Başmüşaviri Tüm General Erdal Şenel. Eski İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş. Liste, özellikle adli kesimi içine alacak şekilde uzayıp gidiyor.
Şimdi gelelim esas konumuza. 1962 mezunlarından görevine devam eden bir tek Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer kaldı. O da görev süresi bitince emekliler kervanına katılacak ve 1962 mezunları devlet yaşamından elini çekecek. Halbuki onların dürüst kişiliklerini, devlete bağlılıklarını ve ülkeye katkılarını görüp, ne çok sevmiştik!
Kamuflaj dediğin böyle olur
Gittiğim eğlence mekanında gecenin sonuna doğru ilginç bir olaya tanık oluyorum. Mini etekleri, sırtı açık bulüzleri ile kapıdan çıkan iki genç kız önüm sıra kapıya yöneliyor. Yol kenarında park ettikleri arabaya ulaştıkları zaman ise bagajı açıyor ve kıyafetlerini değiştirmeye başlıyorlar. Biraz sonra her ikisi de uzun mantolu, türbanlı halde ön koltuğa kuruluyor. Araçlarına oturdukları zaman ise dikiz aynasını kendilerine yöneltip o koyu makyajlarını siliyorlar.
Merakımdan bu büyük değişimin nedenini sorayım diyorum ama hemen vazgeçiyorum. Eh, yaşam kendi yaşamları, sormak bana düşmez. Fakat, daha sonra araç plakasının kime ait olduğunu araştırıyorum. Plaka, doğudan gelen ünlü bir ismin adına kayıtlı ve o gece gördüğüm kızlardan birinin eşkaline uygun evladı var. Kimliği mi? İsmi yazmak o kadar önemli mi? Çifte standardı yaratanlar, ya da insanları bu değişime mahkum edenler utansın.