Ankara’nın sosyo-ekonomik yapısında kamu sektörü önemli bir yer tutuyor.
Başkent’in iş görebilen nüfusunun dörtte üçü kamu hizmetlerinde çalışıyor ve şehrin Gayri Safi Hasılası’nda en büyük paya sahip. Bunun ana sebebi de, göçle gelen nüfusa yeterli istihdam olanağı sağlayabilecek ölçüde sanayinin gelişememesi gösteriliyor. Kent merkezi dışındaki alanlarda tarım ön plana çıkıyor. Toprakların yaklaşık yüzde 60’ı tarım arazisi olarak kullanılıyor ki bu oran Türkiye ortalamasının da üzerinde bir rakam olarak karşımıza çıkıyor.
Gelelim rakamlarla Ankara ekonomisine... Ankara, Ülke Gayri Safi Milli Hasıla’nın yüzde 9’una sahip. Türkiye’nin toplam vergi gelirlerinin yüzde 12’si ve toplam bütçe gelirlerinin yüzde 12.3’ü Başkentten toplanıyor. Şehrin bütçe harcamalarından aldığı pay ise yüzde 6,4 düzeyinde kalıyor. 2006 yılında Ankara’nın bütçe vergi gelirlerine katkısı 16,5 milyar YTL, toplam bütçe gelirlerine katkısı ise 21,1 milyar YTL olarak gerçekleşirken, bütçeden aldığı pay ise 11,3 milyar YTL’de kalıyor.
Ankara’dan 2006 yılında yapılan ihracat 3,5 milyar dolara, ithalatı ise 14,2 milyar dolara ulaşırken, Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 4.2’si ile toplam ithalatının yüzde 10.3’üne sahip. Başkentten yapılan ihracatın önemli bir bölümünü demir-çelik eşyası, makine ve cihazlar, motorlu kara taşıtları, hava taşıtlarının aksam ve parçaları, mobilya, kıymetli taş ve metal, giyim eşyası, inorganik kimyasal maddeler, hububat, taş ve toprağa dayalı ürünler oluşturuyor.
Ankara, 2006 yılında kamu yatırımlarından 900 milyon YTL ile yüzde 4,2 pay alırken, teşvik belgesine bağlanan yatırımların da yüzde 4,5’ini, yani 1 milyar 27 milyon YTL alıyor.2006 yılında toplam 1 milyon 355 bin kişinin istihdam edildiği Ankara’daki işsiz sayısı ise 185 bin kişi olarak karşımıza çıkıyor. İşsizlik oranı ise yüzde 12,1 olarak hesaplanıyor.
SSK’ya kayıtlı işyerlerinin yüzde 8,7’si(90 bin 375 işyeri), SSK’ya kayıtlı sigortalıların da yüzde 8,5’i(667 bin 750 kişi) Ankara’da bulunuyor. Bağ-Kur’a kayıtlı esnaf-sanatkar ve kendi hesabına çalışan çiftçilerin sayısı ise 202 bin 874 rakamına ulaşıyor. Türkiye genelindeki Bağ-Kur üyelerinin yüzde 5.9’u Ankara’da bulunuyor.
ANKARALI’NIN BANKADA 9,5 BİN YTL’Sİ VAR
Türkiye’deki toplam mevduatın yüzde 18,1’i Ankara’da yaşayanlara ait bulunuyor. Ankara’da kişi başına 9 bin 584 YTL mevduat ve 5 bin YTL banka kredisi düşüyor. Ticaretle siyasetin buluştuğu bir kent olan Başkent’te dördü özel olmak üzere sekiz üniversite, bir devlet konservatuarı, bir polis akademisi, Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Kara Harp Okulu bulunuyor. Bu durum da Ankara’yı tam anlamıyla bir üniversite şehri yapıyor. Üniversitelerde ön lisans, lisans ve lisans üstü öğrenim gören toplam 150 bin öğrenci bulunuyor.
EXPO 2015’in önemi ve 2005 Aichi’de yapılanlar
Geçenlerde Ankara Kalesi içinde yer alan Çengelhan’da önemli bir davet vardı. TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Uluslararası Sergiler Bürosu İnceleme Heyeti onuruna bir resepsiyon veriyordu. Amaç ise 2015 yılında gerçekleşecek EXPO Fuarı’nın İzmir’e alınmasını sağlamak için heyetin gönlünü kazanmaktı.
Bu organizasyon, olimpiyat veya uluslararası futbol ile basketbol turnuvasını düzenlemek kadar önemli. Zira, ülkemize katacağı değerler inanılmaz ölçekte büyük. Nasıl mı? Japonya’ya gidip bizzat yerinde gördüğüm EXPO 2005 Aichi Fuarı’nda yaşananları özetleyerek cevabını vereyim.
Tokyo ve Osaka’dan sonra Japonya’nın üçüncü büyük metropolü ve sanayi kenti Nagoya’da açılan EXPO 2005 Aichi fuarı; 173 hektara yayılan bir alana sahipti. Açık kaldığı 6 ayda yaklaşık 20 milyon ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. "Doğanın Bilgeliği" temasının işlendiği EXPO 2005’e, 120 ülke ile çok sayıda Japon firması katıldı. Ülke ve firma pavyonlarında çevre ve bileşim alanında, bir çoğu deneme aşamasındaki teknolojiler sergilendi.
Belki de içlerinde en ilginci, elektromıknatıslarla raylar üzerinde hareket eden "Limino" isimli trendi. 7 kilometrelik hat boyunca zeminden 6 milimetre yukarıda hareket eden trene binmek, paten sahasında kaymak gibi bir duygu yarattı.
Bir başka ulaşım aracı da sürücüsüz otobüslerdi. Otomatik Konvoy Sistemi(IMTS) adı verilen bu araçlar, birbirinden 20 metre aralıklarla, raylar üzerine döşenmiş mıknatıslar aracılığıyla otomatik olarak hareket ediyorlardı. 1.6 kilometrelik yolda hareket eden sürücüsüz bu özel otobüslerin en önemli özelliği ise belirlenen hattan çıkıp, normal karayolunda da seyahat edebilmesiydi.
EXPO 2005 Fuarı’ndayayalar için de yarının teknolojisi düşünülmüştü. Japonlar, oldukça engebeli olan fuar alanında tepeleri kazıp vadileri doldurmak yerine hiç yokuşu olmayan, ortalama 7,5 metre yükseklikte, 21 metre genişlikte bir yol inşa etmişlerdi. Küresel çember yol, 2,6 km boyunca tüm fuar alanını çevreliyor ve 200 metre mesafede bir ara yol sayesinde istediğiniz pavyona rahatça ulaşmanızı sağlıyordu. Ayrıca yolun orta bölümünde 6 metre genişliğinde elektrikle çalışan araçlar için bir bölüm bırakılmıştı.
Özetle, yaklaşık 8 bin insanın görev aldığı fuarda, son teknolojiler görücüye çıkmıştı. Ve bugün takip ettiğim kadarıyla bu teknolojiler toplumsal yaşamın bir parçası olarak işlevsel hale getirildi. Japonya hem teknolojik atılımını sergiledi, hem de yeni pazarlara el attı. EXPO için yaptığı masrafı çıkardığı gibi, bugün halen para kazanmaya devam ediyor.
Ve geliyorum EXPO 2005 fuarının en önemli püf noktasına. Milyarlarca dolar para harcanarak inşa edilen bu fuar alanı işlevini tamamladıktan sonra tümüyle yıkıldı. Yani, yollar, raylar, pavyonlar hepsi yerinden sökülüp satıldı. Yerine de, tekrar doğanın birer üyesi ağaçlar, çiçekler dikildi. Kısacası, doğal parka dönüştü. Bu arada Japon turizmi ve üretim devleri inanılmaz rakamdaki cirolara ulaştı.
Metroseksüel AKP’liler olay oldu
Geçen hafta, köşemde yayınladığım "AKP’nin Metroseksüel Milletvekilleri" başlıklı yazım bir hayli ses getirdi. Hatta bu ses, Meclis Genel Kurulu’ndan bile duyuldu. AKP’lilerin kendi aralarında gerçekleştirdikleri sohbetlerde, metroseksüel olduklarını yazdığım milletvekilleri ile bunun dışında kalan isimler arasında esprili şakalaşmalar yapıldı.
Listede yer alan bir milletvekili, kapsam dışı kalan arkadaşlarına, "Biraz medeni olun. Giyiminize dikkat edin. Bakın, medeni olan arkadaşlar basının ve kamuoyunun dikkatinden kaçmıyor" diyerek tartışmalara çanak tuttu. Listenin bir başka önemli ismi ise metroseksüel AKP’liler arasında yer almaktan mutlu görünürken, adının beraber anıldığı bazı isimlere itiraz etti. Üstelik bir meslektaşını "beyaz çorap giydiğini" söyleyerek kızdırmaya çalıştı, bir diğerini "bit pazarından giyinmekle" suçladı.
Bir başka milletvekili ise beni yakalayınca içini dökme ihtiyacı duydu. Haber hem hoşuna gitmiş, hem de biraz şaşırtmıştı. "Giyimime, kuşamıma dikkat ederim, ama manikür ve cilt bakımına filan gitmem. Şimdi, siz metroseksüel deyince vatandaşlar bakımlı erkek filan demez, kafayı ters bir şekilde sonundaki seksüel kelimesine takar. Ancak, bakımlı demeniz hoşuma gitmedi de değil!" diyerek yorumunda tarafsız kaldı.
Daha da ilginci, benimle telefonda konuşan bir milletvekili ise soluğu kuaförde aldı. 70 kadar AKP’linin aksine, bu kuaför salonuna ilk kez gelirken, salondan içeri girer girmez, "Ben haberde bahsedilen metroseksüel milletvekili Ö Tanışalım ve sizin deneyimlerinizden yararlanalım istedim" diyerek koltuğa oturdu. Tabii, bu esprili yaklaşım karşısında da salonda kahkaha tufanı koptu.
Giyim müzesi için niyet var mekan yok
Bilindiği üzere Balgat Semti, Ankaralı tekstilcilerin üretim üssü olarak her geçen gün büyüyor. 2003 yılında, 97 firma, bu bölgede faaliyetini sürdürürken, bugün sayı 440 rakamına ulaşmış durumda. Hal böyle olunca da, Başkentli tekstil ve konfeksiyon firmaları için Balgat yetmez oldu. Ankara Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Canip Karakuş, plansız büyümenin getirdiği sıkıntıları dile getirirken, yeni stratejilerini açıkladı. Birkaç yıl içinde tüm tekstil fabrika ve imalathaneleri ASO’nun yaptığı 2. Organize Sanayi Bölgesi’netaşınacak... Balgat’taki mevcut fabrikalar ise showroomlara dönüşecek.
Yaklaşık 18 bin kişinin yeni bölgeye taşınacağını belirten Canip Bey’inyürüttüğü önemli bir proje de, Ankara Kalesi’nde Otantik Türk Kültürü ve Giyim Müzesi açmak. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’dan Çengelhan benzeri bir yer talep eden tekstilciler, isteklerine olumlu bakıldığını söylüyor. Böyle bir müzenin şart olduğunu belirtirlerken de "Bu yıl 15 milyon dolarlık ihracat yaptık. İki yıl içinde bu rakam 50 milyon Dolara çıkacak. Müze ise müşterilere gururla sunacağımız prestij bir mekan olacak" diyorlar.