Hiç dikkatinizi çekti mi? Yolda yürürken, iki adımda bir karşınıza "Aspava" isimli bir kebapçı çıkar.
İşte bu Aspava tabelası bolluğundan yola çıkarak, meslektaşım Hüseyin Özalp ile "Aspava bir yöreye mi, yemeğe mi, yoksa cisme mi verilen addır?" diye araştırma yapmıştık. Sonuçta da çok ilginç bir hikayeye tanık olmuştuk.
1950’li yılların polisiye roman yazarı Ümit Deniz, yarattığı roman kahramanı Murat Davman ile ünlenmişti. Suçlulara karşı aman vermez bir detektif olan Murat Davman, aynı zamanda yabancı güçlere karşı mücadele eden ve milli duyguları yoğun sıkı bir ajan tiplemesiydi. Bu roman kahramanının ilginç yönlerinden biri de, özellikle içki sofrasında "şerefe" yerine "Aspava" diyerek kadeh kaldırmasıydı. Doğal olarak herkes, Murat Davman’a, Aspava’nın anlamını sorar, o da "Allah, saadet, para, aşk versin, amin" diye kısalttığı dileğini açıklardı. İnsanlar bu dileği zamanla çok benimsedi ve halk dilinde yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Öyle ki, dilenciler bile ellerinde Aspava yazılı levhalarla dolaşır oldu.
Hal böyle olunca da, Aspava ismiyle çok sayıda işyeri açılmaya başlandı ki, özellikle lokantalar bu isme daha çok rağbet etti. Ancak lokantalar bu kısaltmanın açılımını biraz değiştirerek, "Allah Sağlık Para Afiyet Versin Amin" şeklinde kullanmaya başladı.
Toplumun bu denli benimsediği Aspava isimli lokantayı açan ilk kişi ise şampiyon güreşçilerimizden Mahmut Atalay oldu. Atalay, 44 yıl önce kurduğu işletmeyi "Aspava Şöhretler Pide ve Kebap Salonu" adıyla tescil ettirdi. Ancak daha sonra başına ve sonuna başka bir isim eklenerek çok sayıda kişi aynı ismi yine tescilli olarak kullanmaya başladı.
Ankara’nın Ulus semtinde açılan lokanta, kısa sürede ünlendi. Atalay’ın pide ve kebap salonuna koyduğu isim o kadar tutuldu ki, ardı ardına aynı isimde yerler açılmaya başlandı. Onun yanında yetişen ustalar bile Aspava isimli lokantalar açtı. Öyle ki, Ankara’da Anadolu kokan lokantaların önemli bölümü bu ismi taşır hale geldi.
Ve geliyoruz bugünlere... Ankara Lokantac ılar Odası’nın kayıtlarına göre, şimdilerde 117 adet Aspava isimli lokanta bulunuyor. Ankaralıların Aspava merakı ilginç manzaralar da ortaya çıkarıyor. Bir cadde üzerinde, hatta yanyana binalarda birkaç Aspava’ya rastlamak mümkün. Zamanla, İstanbul başta olmak üzere, tüm Anadolu’ya yayılan ve bu ismi taşıyan lokanta sayısının ise ülke genelinde 300’den fazla olduğu tahmin ediliyor.
Bu arada lokantayla aktif olarak ilgilenmeyi bırakan Mahmut Atalay, işleri şirket ortağı Hilmi Yılmaz’a devretti. Atalay, 2004 yılının Aralık ayında da vefat etti. Şampiyon güreşçinin açtığı lokantayı bugün ortağı Hilmi Yılmaz işletmeye devam ediyor. Yılmaz, Aspava isminin kendilerine ait olduğu iddiasıyla birkaç sene önce Ankara’da aynı isimle faaliyet gösteren diğer lokantalara karşı savaş açtı. Yılmaz, kendileriyle aynı ismi taşıyan lokantaları dedektif gibi birer birer araştırdıklarını ve faal olan 95 işletme belirlediklerini belirtiyor. Yaklaşık 50 lokantaya noterden ihtarname gönderdiklerini anlatan Yılmaz, ihtarnameyi aldıktan sonra 5-6 lokantanın kendiliğinden tabelasını değiştirdiğini kaydediyor.
Sanayi Caddesi’nde 1972 yılından beri devam eden Aspava lokantasının sahibi Çetin Ödekbaş ise artık bu ismin halka mal olduğunu savunuyor. Lokanta açıldığı günkü havasını koruyor. Duvara yağlı boyayla çizilmiş güreş fotoğrafları daha ilk girişte dikkat çekiyor. Ali Ödekbaş, lokantayı babası ile Mahmut Atalay’ın ortak açtıklarını belirterek, "Burası Aspava’nın ilk şubesidir. Bizim telefonumuz ve elektrik aboneliğimiz hala Mahmut Atalay adına kayıtlı. Ekmek teknemizin faturası bile Mahmut Bey’in adına. Bu belgeleri mahkemeye sunduğumuz için davayı kazandık" diyor.
Bir de balık
savaşları yaşanıyor
Ankara’daki Aspava, daha doğrusu kebap savaşları süre dursun, ayrı bir cephede de balık kapışmaları sürüyor. Ankara’nın tanınmış isimleriyle, İstanbul’un marka olmuş isimleri Başkent sosyal yaşamında kıyasıya rekabet ediyor. Hal böyle olunca da kaliteyi ucuza satın alan Ankaralılar yaşanan savaştan kazançlı çıkıyor.
Sözü fazla uzatmadan sizlere yol haritası olur düşüncesiyle en iyi balıkçıları sıralamaya başlayayım. Tabii, toplam sayısı 129 rakamına ulaşan tüm balıkçıları değil de, birinci ligde oynamayı hak kazananları listeleyerek.
İlk üçü, hiç kuşkusuz Kalbur, Trilye ve Park Fora kimseye kaptırmayacağa benziyor. Yosun, Agora, Üç Kalyon, Yakamoz, Fish House ise zirvedekileri zorluyor. Logos, Kumsal, Pişirme Evi, Kumsal gibi mekanlar ise emsallerinin bir adım arkasında yer alıyor. Emsalleri diyorum, zira bu işletmelerde mutlaka birer eksik göze çarpıyor. Örnek mi? Lüks bir restoran görünümündeki çok katlı Pişirme Evi ’nin her iki mekanında da alkol yok. Eh, meyve suyu ve kolayla balığın nasıl bir lezzet karışımı sağlayacağını siz karar verin. Biliyorum ki, listeme almadıklarımla, kategorisini beğenmeyen balıkçılar itiraz edecek!. Ancak, unutmamalılar ki tam 30 yıldır bu piyasanın nabzını tutan en iyi müşterilerden biriyim.
Ankara’nın yemek kültüründe güreş
Ankara’nın yemek kültüründe güreşin, daha doğrusu güreşçilerin önemli bir yeri bulunuyor. Anadolu’nun çeşitli yerlerinden Başkente gelen genç güreşçiler bazen günlerce aç gezerlermiş. O zamanlar karınlarını sayısı sınırlı olan lokantalarda veresiye doyururlarmış. Borçları çok birikince de gururlarından kimseye bir şey söylemez, aç gezerlermiş. Örneğin, Mahmut Atalay, üç gün aç gezdikten sonra bir güreş müsabakasını kazanınca yemek yiyebilmiş. Atalay, gençliğinde yaşadığı bu olumsuzluklar nedeniyle şampiyon olduktan sonra lokanta açmaya karar vermiş. Onun bu girişimini başka güreşçilerde takip edip, lokanta açmakta gecikmemiş. Güreş, o dönemlerde halk arasında çok rağbet gören bir spor olduğundan ve vatandaşların güreşçileri televizyonda görme imkanı da olmadığı için, şampiyonların lokantaları dolmuş taşmış. Ankara’nın ünlü lokantalarından Kebabistan’ın sahibi Sadrettin Özkan ve TKKebap’ın sahibi Tevfik Kış da eski şampiyon güreşçiler arasında yer alıyor.
Kebap 49’lar kapanmıştı
Aslında Ankara, Aspava hadisesinden önce Kebap-49 adlı lokantalar arasında bir savaşa tanık olmuştu. Hatırlayanlar bilir; Kebap-49’lar en az Aspava’lar kadar yaygındı. 1949 yılında açıldığı için bu ilk lokantaya Kebap-49 adı verilmiş. Sahipleri dava açınca Türkiye genelinde bütün Kebap 49’lar tabelalarını indirmek zorunda kalmıştı. Şimdi Ankara’da bu isimde sadece üç lokanta kaldı ki, diğerleri Kebap-9, Kebap-48, Kebap-47 gibi isimler alarak yollarına devam etti.