Albüme göre Meclis ve Başbakan sular seller gibi konuşuyor, ama!
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Geçen dönem Meclis albümünü baştan sona inceleyip, özellikle AKP’li milletvekillerinin yabancı dil durumunu gözden geçirmiştim. 367 AKP’li parlamenterden sadece 62’sinin yabancı dil hanesi boş bırakılmıştı. Yani iktidar partisinin 305 milletvekili bir, hatta birkaç yabancı dil biliyordu. Üstelik o kadar renkli bir dil armonisi vardı ki, sanki Birleşmiş Milletler’deki tüm diller AKP grubu tarafından konuşuluyordu.
Özgeçmişlerine göre 195 AKP’li sular seller gibi İngilizce konuşuyorduÖ 74’ü Arapçayı ana dili gibi kullanıyor, içlerinden 18’i ise üç dil birden biliyordu. Almanca, Japonca, Bulgarca, Rusça, Kazakça, Boşnakça, Flamanca, Fransızca, Farsça bilenlere rastlanıldığını gibi, az ya da orta seviyede konuşanlarla ülke lisanı sayısı artıyordu. Bu arada az İngilizce veya Arapça ile orta seviye de Almanca biliyorum diyenlerin durumu ilgimi çekiyordu. Belli ki, dil haneleri boş kalmasın diye, az kelimesini ilave edip, bu işten sıyrılma çabasına girmişlerdi. Zira birkaç diplomatik davette ve TBMM’de yabancı konuklarla yan yana gelince, dertlerini anlatmak için el kol hareketleriyle komik duruma düştüklerine tanık olmuştum. Kimiyse yüksek sesle ve tane tane Türkçe konuşarak yabancı konukların kendilerini anladığını zannediyordu. İçimden "Adamlar sağır değil, sadece Türkçe bilmiyorlar" diye geçirip, kafa bulma arzusuna kapıldığım anlarsa hiç de az değildi.
AKP’lilerde ilgimi çeken ise Arapça bilenlerin sayısının 74’de kalması idi. Açıkçası, dini bütün ve ezanı Arapça okutmakta kararlı AKP’de bu sayının daha fazla olmasını bekliyordum.
REKORTMEN İRBEÇ’İ BİR FARKLA KAYATÜRK İZLİYOR
Ve geliyoruz bu döneme, yani 23. dönem milletvekillerine... Yabancı dille haşır neşir olma açısından daha gelişmiş bir AKP grubu karşımıza çıkıyor. Aralarında 6 dili sular seller gibi konuşan olduğu gibi, 4 ya da 3 dil bilenlerin fazlalığı dikkat çekiyor. En önemlisi de hiç bilmeyen milletvekili sayısındaki önemli oranda azalma. Bu arada albüme yeni yeni dillerin girdiğini de gözlüyorum. İsterseniz 23. dönemin dil panoramasına asistanım Dilek Duman’ın yaptığı araştırma sonuçlarıyla bir göz atalım.
AKP Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç tam 6 dille rekoru elinde bulunduruyor. Çok iyi düzeyde Fransızca, Almanca, İngilizce, İtalyanca, Arapça ve Rusça bilen İrbeç’in öğrenmek için yeni lisanlara da yöneldiği söyleniyor. Onu 5 ülke lisanıyla AKP Ankara Milletvekili Burhan Kayatürk izliyor. Aynı zamanda Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu üyesi olan Kayatürk, Hintçe, İngilizce, Urduca, Arapça ve Japonca biliyor. Tam dört dil bilen AKP’li milletvekili sayısı ise dört. Diğer siyasi parti mensuplarını da sayarsak Meclis’teki 4 dil bilen parlamenter sayısı 8. AKP’li Mehmet Hanifi Alır, Haluk Özdalga, Fazilet Dağcı Çığlık,Mehmet Şahin,CHP’li Tacidar Seyhan ile Onur Öymen,DSP’li Mücahit Pehlivan ve MHP’li Mehmet Günal bildikleri dört dil ile üçüncülüğü paylaşıyorlar.
GÖRÜNEN O Kİ BU MECLİS’İN TERCÜMANA İHTİYACI YOK!
Meclis’in üç ülke lisanı konuşan milletvekili sayısı 23 olurken, tam 22 tanesi AKP sıralarında yer alıyor. Onlara tek bir CHP’li eşlik ediyor. AKP grubunun 2 dil bilen milletvekili sayısı ise toplam 81 olurken, Türkçe dışında bir yabancı dilde kalanların sayısı 204. Ayrıca 96 AKP’li milletvekili bir dili az bildiğini beyan ederken, 43 milletvekili ise hiç dil bilmediğini söylüyor. Yani geçen döneme göre bilmeyenlerin sayısında önemli ölçüde bir düşüş olduğu gözleniyor.
22 dönem Meclis’e giren 367 AKP milletvekilinden 62 tanesi dil bilmediğini aktarırken, bu dönem 338 AKP’li milletvekilinden sadece 43’ü Türkçe dışında bir lisanı olmadığını söylüyor. Peki, Meclis albümündeki bu bilgiler gerçeği yansıtıyor mu? İşte orası meçhul! Zira iyi İngilizce konuştuğunu beyan eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu güne kadar tek bir cümle konuşmadığı herkesçe malum! Keza yabancı dil bildiğini vurgulayan bazı AKP’lilerin de yukarında belirttiğim gibi, el kol hareketi ve garip ses çıkarmalarla yabancıları ağırladığı yadsınamaz bir gerçek. Ama olsun, koskoca TBMM albümü ve ona beyanda bulunan anlı şanlı milletvekillerimiz yalan söyleyecek değil ya!
İNGİLİZCE BAŞTA OLMAK ÜZERE AKP’NİN DİL PANORAMASI
Gelelim AKP milletvekillerinin en çok hangi dili konuştuğuna ve bildikleri akla hayale gelmeyecek lisanlara. İngilizceyi çok iyi bilen AKP’li sayısı tam 166Ö Orta kıvam konuşanların sayısı ise 87. İngilizceden sonra en çok bilinen dil ise Arapça. Tam 42 milletvekili çok iyi düzeyde, 31 milletvekili ise orta düzeyde Arapça konuşuyor. Fransızca ise 24 AKP’liyle üçüncülüğe yerleşiyor. AKP’lilerin bildiği diğer dillere gelirsek: Almanca 21 kişi, Farsça 6 kişi, Rusça 3 kişi, İtalyanca 2 kişi, Japonca 2 kişi. Aralarında Hintçe, Urduca, İsveççe, Çince, Çekçe bilen birer milletvekili bulunurken, orta düzeyde Bulgarca, Yunanca, Hollandaca, Arnavutça konuşan da var.
Diğer partilere de kısaca göz atarsak Meclis’te 98 sandalyeyle temsil edilen CHP’de 22 milletvekili Türkçe dışında hiçbir dil konuşamazken, 31 milletvekili orta düzeyde, 45 milletvekili de iyi düzeyde yabancı dil biliyor. 69 sandalyeli MHP’de ise bilmeyen sayısı 15, az bilen sayısı 20, çok iyi konuşan sayısı ise 34. Bu arada Arapça bilen CHP’li sayısı 5, MHP’li sayısı ise bir. Her iki partide de en çok İngilizce konuşulurken, ikinciliği Fransızca alıyor.
AYNI DİLİ KONUŞMADAN TELEFONDA NASIL ANLAŞIYORLAR
Hazır söz AKP’nin dil panoramasından ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İngilizcesinden açılmışken; yabancı dil bilmeyen bir hükümet başkanı olarak, "bir başka ülkenin hükümet veya devlet başkanıyla telefonda nasıl görüşüyor?" sorusunun yanıtını vereyim. Daha önce de yazmıştım ki, hatırlatmanın tam sırası.
Telefon diplomasisi olarak adlandırılan ve ülkelerin dış politikalarında önemli rol oynayan bu temaslar, sanal ortamda olsa da heyetler arası görüşmeden farklı bir şey değil. Yani her iki tarafta da masanın etrafında oturmuş insanlar var ve birbirlerini görmeden ses aracılığıyla diplomasi yürütüyorlar.
Aslında bu yöntem hiç de kolay değil. Üstelik acil durumlar dışında hemen anında, yani telefon edildiğinde görüşme yapılması gibi bir durum da söz konusu olmuyor. İsterseniz somut örnekten yola çıkalım ve bu görüşmelerin nasıl yapıldığına bir bakalım:
Örneğin, ABD’nin yeni başkanı Barack Obama, Recep Tayyip Erdoğan ile telefon aracılığıyla konuşmak isterse, Beyaz Saray görevlileri, "This is White House" diyerek Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü’nü ararlar. Kendilerini tanıtıp, Başkan’ın, Başbakan’la telefon görüşmesi yapma istediğini aktarırlar. Bu görüşmenin zamanlaması konusunda ise "Şu saatler aralığında" diyerek karşı tarafa opsiyon tanırlar. Türk-Amerikan ilişkileri çok boyutlu olduğu için de, Erdoğan’ın özel kalemi, hazırlık yapmak amacıyla görüşmenin konusunu nazikçe sorar.
TELAŞEN AZ İKİ SAAT ÖNCE BAŞLIYOR
Bu görüşme, başkanların görüşmesinden en az iki saat önceden yapılır. Talep Erdoğan’a iletilir; uygun görüşü üzerine, ABD tarafına talebin kabul edildiği ve bu görüşmenin tercüman aracılığıyla yapılacağı bildirilir. Bu mutabakat sonrasında hemen hazırlık başlatılır. Öncelikle tercümanlığın kimin tarafından yapılacağına karar verilir. Bu kişi genellikle görüşmeye de katılacak olan Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey bir bürokratıdır.
Bu tür görüşmelerde tercümeyi yapan kişi, diplomasi dilinde "Servis Notu" olarak adlandırılan tutanak tutmakla da görevli olur ve tutulan tutanak Dışişleri Bakanlığı arşivine gönderilir.
İngilizce, Fransızca gibi çok bilinen dillerin dışındaki bir dilin kullanımı halinde ise, tercüme görevi bu dili çok iyi bilen bir Dışişleri görevlisi tarafından üstlenilir. Tercümanın belirlenmesinden sonra, görüşmeye kimlerin katılacağı kararlaştırılır. Bu karar da Başbakan’a aittir. Başbakan’ın talimatına göre görüşmeye katılacak bakan, bürokrat veya danışmanlara haber verilir.
Bu sürede Obama’nın görüşme konusuna göre hazırlık yapılır ve Erdoğan için bir konuşma metni hazırlanır. Görüşme sürecinde gelebilecek sorular (ki bunlar diplomatlar tarafından önceden tahmin edilen konulardır) ve muhtemel yanıtlarla ilgili ön çalışma yapılır. Bu çalışma Başbakan’ın bilgisine önceden sunulur.
Telefon saati geldiğinde taraflar bir masanın etrafında toplanmıştır. Telefon görüşmesi "handfree" veya "konferans call" düzeninde gerçekleştirilir. Birincisinde masanın etrafındakiler karşı tarafın konuşmasını mikrofondan duymaktadır, ikincisinde ise masanın etrafındaki herkesin kulağında telefon vardır.
Önce, arayan taraf olarak Obama konuşur; daha doğrusu önündeki metni okur. (Bazen iki sayfalık metin okuyan liderler bile oluyor.) Obama’nın metni okumasından sonra Erdoğan, aynı işlemi yapar. Bunun ardından, konuşmalarla ilgili masanın etrafındakilerin özel uyarıları yoksa sorular bölümüne geçilir.