FENERBAHÇE'NİN stada götürülüşünü izleyince, aklıma hemen şu soru geldi, ‘‘Günlerdir Türkiye'nin birçok bölgesinde SAVAŞA HAYIR gösterileri yapanlar arasında hiç Fenerbahçeli ya da G.Saraylı yok mudur?’’
Fenerbahçe kafilesinin, İstanbul Anadolu yakasından, Avrupa yakasına polis kontrolünde (!) getirilişi, ülkesinde isyana yol açan bir liderin göstericilerin arasından kaçırılmasına benziyordu.
Irak savaşı ile ilgili gündemin bu kadar yoğun olduğu bir dönemde bu fıotoğraf bir ibret belgesidir. Kendi yaşadığı şehirde, o şehrin takımını izlemesi yasaklanan taraftar psikolojisi bu günlerin habercisi olmuştur. Maalesef hiç kimse, bununla ilgili hiçbir şey yapamamıştır.
Bu nedenle de, şov havasında gereken bir derbi, savaş havasına sokulmuştur. ‘‘Zafere kaçış’’ filmini çoğunuz izlemişsinizdir. İşgal kuvvetleri ve esirler arasında oynanan bir maçı konu alan bu filmde, Pele ve Ardiles gibi bir çok yıldız futbolcu da oynamıştır.
TRAJEDİ...
Şimdi, şöyle bir düşünün lütfen... Fenerbahçe'nin stada getirilişi, taraftarının stada girmesinin yasaklanması, neredeyse seyirciden çok polisin stadı doldurması, G.Saraylılıların daha maç başlamadan, Aziz Yıldırım ve Fatih Akyel'e tempo halinde küfür etmesi, sokak aralarında çatışmaların çıkması, ‘‘Zafere kaçış’’ filmindeki trajediden daha kabul edilebilir bir görüntü müdür?
Hem Kadıköy'de, hem Mecidiyeköy'de böyle olaylar maalesef yaşanıyor ve tırmanarak daha da kötü bir hal alacağa benziyor. Şimdi, böyle bir maçın skoru, hangi takımın daha iyi oynadığı ne kadar önemli olabilir ki? Bu maçtan bir şampiyon çıksa, bu şampiyonluk sizce ne kadar değerli olur? Ve nasıl paylaşılır?
Tabii ki rekabet olmalıdır, tabii ki kızdırmalar, sevinçler ve hüzünler olacaktır. Ama artık tüm bunları geçtik, gidiş kontrol dışına çıkmış bir topluma doğrudur.
Bakın NBA'ya... Sporun tüm nimetlerinden nasıl yararlandıklarına bakın. Her bir maç bir gösteri ve şov niteliğinde... Futbolu yönetenler ve ülkeyi yönetenler toplum psikolojisini gözardı etmemelidirler.