EVET soruyorum; Fatih Terim bunu hakediyor mu? Ortalıkta Fatih Terim’in bir şeyi hakedip etmediğiyle ilgili bir soru sorulsa akla ilk gelen şey olan maaş(!)tan bahsetmiyorum. Üstüne vazife olsun olmasın, milletvekillerimiz de dahil her kesimin Terim’e değer biçme yarışından da söz etmiyorum.
Yani kastettiğim federasyonun belirlediği yeni ücreti değil hocamızın! O zaten yeterince hatta fazlasıyla tartışılıyor ve ne yazık ki tartışılacakta.
"Ne yazık ki" diyorum, çünkü bu tartışmayı iştahlı sofraların önüne atanların ve yaratanların sadece FatihTerim’e değil, bundan sonra bu göreve gelecek her teknik adama yazık ettiklerini düşünüyorum. Benim merak ettiğim ve sorgulamak istediğim Terim’in karşı karşıya kaldığı durum. Son üç buçuk ayı yoğun olmak üzere geldiği günden beri federasyon yüzünden kamuoyu karşısında bırakıldığı durum. Bu dönemde neler hissetti, içinde ne gibi fırtınalar esti, kimse çıkıp sordu mu? İşte ben bunu merak ediyorum. Mutlaka o da bu soruyu kendine defalarca sormuş ve cevabını bulamamıştır.
Örneğin Fatih hocanın çarşamba akşamını nasıl geçirdiğini merak ediyorum. Karşı karşıya kaldığı duruma isyan etmediyse bile çok üzüleceğine göre görevi bırakmayı düşündü mü, merak ediyorum. Ya da federasyonun önereceği rakamı kabul etmeyip "mevcut sözleşme şartları ile devam edeceğim herşeye teşekkür ederim" demeyi düşündü mü merak ediyorum.
Söz verdim, buradayım
2005 yılında "Ben Milli Takım’da para konuşmam" diyerek göreve başladı, temmuzdan beri de ısrarla para konuşmam dedi. "Söz verdim ve buradayım" dedi. Ama ısrarla neredeyse planlı bir şekilde ama muhtemelen tecrübesizlikten aslanların önüne atıldı. Kriz artık taşınamaz hale gelince, perşembe günü teamüllerin aksine bir açıklama ile yeni durum ilan edildi. Aslında yaşanan sürece yakışan bir final oldu galiba. Ürkek, mahçup kısa ve düz bir açıklama. Halbuki hocasını 100 gündür tartıştırmış bir federasyonun oturaklı bir basın toplantısıyla bunu açıklaması doğru olmaz mıydı? TFF madem bir karar aldı, kamuoyunun karşısına çıkıp bu kararını açıklasaydı Fatih Terim’in maaşı tartışılmaz deseydi ve bu konuyu kapatsaydı daha inandırıcı olmaz mıydı ? "İşte hocamızla 2 yıl daha beraberiz, yılda 3 milyon 120 bin YTL vereceğiz, sorusu olan var mı?" deselerdi hoş olmaz mıydı ?.. Durum böyle olmayınca yine insanın aklına birsürü soru geliyor.
Kararınızdan mı emin değilsiniz?
Kamuoyu baskısı endişesi mi var?
Neden bu mahcubiyet ?
Madem bu kadar basitti ve böyle finalize edilecekti neden 100 gün beklediniz?
Süre ise zaten belli idi, para ise defalarca açıkladığınız gibi hiçbir zaman konu ve sorun değildi. Peki o zaman neydi bu gecikmenin nedeni? Madem 3,5 satırla bitirilecek kadar kolay ve basitti elinizi tutan neydi?
Fatih hocamızı eleştirebiliriz, fikirlerine katılmayabiliriz ama bu durumu hakedecek ne yaptı?
Işte bu yüzden gerçekten soruyorum hocamız bu durumu hakediyor mu?
DEĞER Mİ?
GALİBA tüm dillerde koltuğun gizli ya da diğer anlamı sihir. Çünkü ona sahip olmak için çok çabalar sarfediliyor, bazen ummadığın anda altın tepside buluyorsun ve oturuyorsun. Sonrası ise bence çok dramatik.
Çünkü mesele kalmak oluyor yapmak değil! Ve kalmak için, kendince gücünü artırmak için, başlıyorsun mesai harcamaya. Esas olan kalmak olunca verilemiyecek taviz, sırt dönülemeyecek arkadaş kalmıyor. Tarihten beri böyle olmuş ve böyle de olacak gibi görünüyor. Görenler ve samimiyetle sevenlerin dilinde aynı sözcük değer mi?
Tüm çabalara rağmen aynı sondan kurtulamayanların ağzında maalesef hep aynı o soru değer miydi?
Hafta içinde Şansal Büyüka ve Erman Toroğlu, Oğuz Tongsir’in programına katılmışlardı. Şansal ağabey, Mahmut Özgener çok uygar bir adamdır ama yaptığı olmadı dedi. Olmayan şuydu; TFF Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Güzelaydın devamsızlıktan sınıfta kalmıştı. Devamsızlık, sınıfta kalabilmesi için bulunmuş mucitce bir fikir gibi görünüyordu. Çünkü Güzelaydın, kendisinin de içinde bulunduğu TFF ile ilgili bir özeleştiri yapmıştı. İşte Şansal ve Erman ağabeyin bir sorusu bana bu yazıyı yazdırdı; Niye daha önce görevden almadınız da bu açıklamasından sonra aldınız?
Federasyon başkanı Mahmut Özgener de, yönetiminde bulunan bir çok kişi de defalarca birarada olduğumuz, deyim yerindeyse hep yüzyüze baktığımız arkadaşlarımız. Bu yazıyı yazmamın nedeni de işte bu. Mevkiler değişebilir, yapılanlar eleştirilebilir ama o yüzyüze bakmak var ya... İşte o insanların içindeki gerçek duyguları değiştirmemelidir.