"Ebedi dostluk" dedikleri

EBEDİ Dostluk tanımı gazetelerin başlıklarında yer aldığında, hep klişe bir tanım olduğunu düşünmüşümdür. Buna benzer ifadeleri kulüp yöneticileinin ağızlarından "ağız alışkanlığı" kıvamında söylendiğini de duymuşuzdur.

Söz güzel ama icraat yok demişimdir hep. Üstelik bu "ebedi dostluk" kelimesinin içinin ne kadar da dolu olduğu, ne zaman ve ne için söylendiği bilinmeden dudaklardan dökülmüş, mürekkeplerden gazete yazılarına geçmiştir. Oysa bu tanıma layık kulüplerin gerçekten de tarihlerinde bu kelimenin tanımı vardır.

Kuruluş amaçlarından Kurtuluş Savaşı’na kadar, milli müsabakalardan Meclis kürsülerine kadar beraberlikleri vardır bu kulüplerin. Yani içi boşmuş gibi gelen o kelimenin aslında ne kadar da dolu olduğu, lafın gelişi söylenmeye başladığından bu yana unutulmuştur.

Dün gördük ki, iki kulübün de özünde var olan dostluk ve sportmenlik gün yüzüne çıkmaya her an hazır. Buna sebep olan şey, belki de son günlerde herbirimizin canını sıkan, herbirimizin sahici göz yaşı döktüğü lanetlediğimiz ama karşısında dimdik ve sağduyuyla durduğumuz terör olaylarıydı...

Umarım terör biter ama bu dostluk bitmez... Mevcut kelime gerçek anlamıyla yaşar. Bu kelime gerçek hayatını sürdürür... Her iki takım da Avrupa’da başarılı olurlar...

İşte sporcu...

MAÇI Fenerbahçeli futbolcu Kemal Arslan’la birlikte izledim. Bir yanımda Kemal hemen iki koltuk ötemde de İbrahim Kutluay vardı. Kemal 18 kişilik kadroya alınmamıştı. Bir yandan maçı izliyor bir yandan da Kemal’in tepkilerini gözlüyordum. Fenerbahçe gol attıkça Kemal ayağa fırlıyor, Beşiktaş’ın ataklarında da yüreği ağzına geliyordu.

Kadroda olması belki onun için çok önemliydi. Ama tribünde sergilediği tavır Fenerbahçe’nin çok daha önemli olduğuydu. Arkadaşlarına oturduğu yerden pozitif enerji saçıyordu... Böyle sporculara sahip olduğu müddetçe Fenerbahçe’nin sırtı yere gelmez.

Uyarı

SEMİH golü attı, formasını çıkardı ve tişörtünden dolayı sarı kart gördü. Profesyonel bir oyuncunun böyle basit sarı kart görmesini kabullenemiyorum Sebebi ne olursa olsun. Semih’i tebrik ediyorum ama Fenerbahçeli oyuncuları sahaya çıkarken kontrol edecek bir sorumlu yok mu diye de düşünüyorum...

Maçın 3 adamı: 1-) Roberto Carlos, 2-) Gökhan Gönül, 3-) Semih
Yazarın Tüm Yazıları