HAFTALARDIR "gay hakemimiz" üzerine çeşitlemeler okuyorum. Güleyim mi, üzüleyim mi karar veremedim.
Ama dün Ayşe’nin "Haklarını iade ettiler peki, maç verecekler mi?" yazısını okuyunca pes (!) dedim... Bu Ayşe yaman kız vallahi, zekasını ve cazibesini kullanarak yaptığı röportajlar gündemden düşmüyor. Ama Ayşe bu gay hakem meselesine kafayı öyle takmış ki, gündemden düşmesini de istemiyor besbelli. Gay hakemimizi ilk kez TV’ye çıkaran Serhat Ulueren olmasına rağmen, artık bu meselenin hamisi Ayşe Arman olmuş durumda. Ve sanırım Ayşe, gay hakemimizin bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisini yönettiğini görmeden bu işin peşini bırakmayacak. Gay hakemimiz H.İbrahim Dinçdağ’a haklarının iadesi konusunda müthiş bir destek veren Ayşe Arman, şimdi de gay hakemimize maç verilmesi konusunda bir kampanya başlattı. Hazır durum böyle bir hal alınca, yani MHK ve hakem atama işleriyle Ayşe Arman bizzat ilgileniyorken benim de aklımdan "MHK Başkanı Ayşe Arman olsa" diye geçti... Fena mı olur? Bence çooook renkli bir ligimiz olur.
Futbolumuz renklenir
Futbolumuzun marka değeri tavana vurur! Hakem kıyafetleri derhal revizyondan geçer... Helin Avşar hakem stilistliğine talip olur. Bütün gay hakemler isteyerek kendilerini deşifre ederler, ya da gay olmayanlar bile maç almak için gayliğe razı olurlar...
"İ... hakem" tezahüratı tarihe karışır. Mehmet Barlas, Türk hakemleri ve tasavvuf müziği kitabı yazar. Doğan Hızlan, maç esnasında klasik müzik çalınması için öneri getirir. Ahmet Hakan sakalını keser. Oray Eğin hakemlerin maç notlarını verir.
Hıncal Uluç play station turnuvalarını yorumlar.
Siyaset ve bürokrasi şeref tribününü terk ederler... Başbakanımız bir daha maça gitmez. Kanat Atkaya kafayı kazıtır. Özdemir İnce şair hakemler yarışması düzenler.
Ertuğrul Özkök, "Onları, meydan okuyan, put kıran, paradigma parçalayan insanlar olarak görüyorum" der.
Yılmaz Özdil 1386 mecazi örnekle Türk hakeminin kronolojisini özetler.
Türk hakem seminerleri Antalya’dan Mykanos Adası’na kayar.
Ev sahibi Elton John olur.
Seyirci profili değişir
Yerli yabancı tüm gay şöhretler maçlara gelir.
Yan hakemlerin çizgide yaptıkları sağa sola koşular belli bir kareografi ile estetik bir hal alır. Hiçbir kulüp başkanı MHK Başkanı’na söz geçiremez, gıklarını çıkaramazlar.
Futbol seyircisinin profili değişir, gay hakem izlemek için bile maçlara gelenler olur. Tribün şovları daha estetik, daha göze hoş bir hale gelir.
Ünlü iş adamlarımız ya da popüler kimlik sahipleri, gözlemci olarak atanırlar.
Erman Toroğlu at yarışlarını yorumlar. Federasyon, futbolculara koltuk altı spreyi şartı getirir.
Konsepte uygun, estetik ve naif, popüler yorumcular gelir.
Mesela Cemil İpekçi, VJ Bülent, Fatih Ürek, Kuşum Aydın gibi kendi sahalarında popüler olmuş kimlikler maç yorumlar... Çok renkli olur çoook...
Mehmet Topuz’a geçmiş olsun
MEHMET Topuz olayı patladı, taraflar söyleyeceklerini söylediler, hatta söylenmemesi gerekenleri de söylediler. Şimdi ise bir sessizlik hakim... Sonuç, Mehmet Topuz’a geçmiş olsun! O menajerlerine de yazıklar olsun. Temsil ettikleri futbolcuları öyle kötü yönlendirdiler ki yangına benzinle yolladılar.
Fenerbahçe’ye de, Beşiktaş’a da, Kayserispor’a da, hiçbir şey olmaz. Olan Mehmet’e oldu. Kimin yüzünden? Mehmet’in yüzünden!
Göreceksiniz bir müddet sonra Mehmet Topuz’un, Fenerbahçe’ye imza attığını hep birlikte okuyacağız. Mehmet Topuz, "Baskı altındaydım, Beşiktaş formasını bana baskıyla giydirdiler. O söylediklerimi baskıyla söylettirdiler" diyecek.
Aziz Yıldırım, tarafında ise plan şu: Bu futbolcu Fenerbahçe’ye kazandırılacak, biraz beklenecek ve bu Beşiktaş olayı unutturulacak. Neticede Mehmet Topuz, Fenerbahçe formasını giyecek. Hatta Mehmet Topuz, havaalanında 10 bin kişi tarafından karşılanacak. İyi de o zaman Fenerbahçe taraftarı bu işe ne diyecek?