Yerli yatırımcılar kızdırılmamalı

BİR aydır finans piyasasında yaşanan çalkantılara "yurt dışı kaynaklı" deyip kayıtsız kalamayız. Sorun artık bizim sorunumuz olmuştur. Çözümleri de bizler üreteceğiz.

Bugüne kadar "sorun yurt dışı kaynaklı" deyip sorumluluğu üzerimizden atmaya yönelik bir tutum izlendi. "Biz her şeyi yaptık, ne yapalım, yurt dışında piyasalar bozuldu" yaklaşımı sorunların yaratacağı sıkıntıları hafifletmez.

Konuyu yalnızca Merkez Bankası’nın sorunu olarak görmek de yanlıştır. Merkez Bankası’nın yapabileceklerinin sınırı vardır.

YATIRIM PSİKOLOJİSİ

Finans piyasalarındaki rahatsızlıklar bulaşıcı hastalık gibidir
. Yatırımcıdan yatırımcıya geçer. Farklı yatırımcıların beklentileri farklı da olsa, bir grup yatırımcının rahatsızlık hissedip portföy tercihlerini değiştirmesi, başka grup yatırımcıların da portföy tercihlerinin değişmesine neden olur.

Oyunun kuralı, fiyatların düştüğü ortamda, beklentiler ne olursa olsun, önce satıp çıkmaktır. Bir noktadan sonra, hedef, zarar etmemek değil, zararı asgaride tutmaktır. O nedenle, dolar kuru 1.3 YTL’den 1.6 YTL’ye geldiğinden dolayı zaten zarar eden yabancı yatırımcıların çıkışlarının duracağını beklemek yanlıştır.

Yanlışın bir başka boyutu yabancı yatırımcılarda görülen rahatsızlıkların yerli yatırımcılara bulaşmayacağı görüşüdür. Aksine, finans piyasalarında belli bir istikrar sağlanamaz ise, yerli yatırımcıların da sürü psikolojisi içinde yabancı yatırımcılara katılması olağandır. Bu noktada, işler daha da zorlaşacak demektir.

Dikkat edilirse, istikrarlı ortamlarda, döviz kurları hafif dalgalansa da, bono faizlerinde önemli sıçramalar yaşanmadı. Son çalkantılarda ise, döviz kurlarının göreli olarak sakin olduğu günlerde dahi, bono faizleri yukarı doğru tırmanmaya devam etti. Bu gelişme önemlidir ve dikkatle takip edilmesi gerekir.

Finans piyasalarında yatırımcı tercihlerinin değişmesi bir süreçtir. Sürecin çeşitli aşamaları vardır. Örneğin, Türk Lirası üzerinden olan yatırımlarınızdan memnun değilseniz, önce yatırımların vadesini kısaltırsınız. Üç aylık mevduat yerine bir aylık mevduata kayarsınız. Bir aylık mevduatı seven biriyseniz, günlük repoya yönelirsiniz. Sinirleriniz daha da bozulduğunda, repodan dövize geçersiniz.

Bono ve mevduat faizlerinin tırmanışa geçmesi yatırımcıların Türk Lirası yatırımlarından pek memnun olmadığına işaret etmektedir. Yatırımcılar daha radikal portföy tercihleri yapma yönünde kendilerini hazır tutmak istemektedirler. Böyle bir ortamda, döviz kurlarındaki istikrarsızlık yatırımcıların radikal portföy değişmelerini tetikleyebilecektir.

DAVETİYE ÇIKARMAYALIM

"Dalgalı kur sistemi" kavramı oldukça muğlak bir kavramdır. Aynı isim altında farklı ülkelerde farklı uygulanır. Bizdeki, uygulanmak istendiği biçimiyle "kura müdahale edilmez, risk alan cezasını görür" anlayışıyla oldukça uç bir uygulamadır. Bu uygulama içinde yerli yatırımcıların dövize dönme şeklinde radikal portföy tercihleri yapmaları kolaylaşmakta ve neredeyse teşvik edilmektedir. Çünkü, döviz piyasasındaki belirsizlikler bu dönemlerde katlanarak artmaktadır.

Dolar kuru 1.3 YTL’den 1.6 YTL’ye gelirken kur artışlarının enflasyon üzerindeki olumsuz etkileri küçümsendi. Kur artışları bir anlamda seyredildi. Ama, bu noktadan sonra, kur artışları, enflasyon üzerindeki olumsuz etkileri yanında yerli yatırımcıların portföy tercihlerini de olumsuz etkileyebilecektir. Buna izin verildiğinde, Türkiye ekonomisinin çok daha derin çalkantılara girmesine davetiye çıkarılmış olacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları