BİR zamanların popüler bankacılık oyunu can çekişiyor.
Küresel düzeyde yatırım bankacılığı zor durumda. Son dönemde batan, el değiştiren ya da satılan belli başlı finansal kurumların çoğu yatırım bankası.
Yatırım bankaları mevduat kabul edemezler. Piyasadan borçlanabilirler. Diğer bankalardan borç alabilirler. Bono ya da tahvil ihraç edip sermaye piyasaları yoluyla kaynak yaratabilirler. Borçlandıkları kaynakları sahip oldukları sermaye ile beraber kredi olarak kullandırabilirler. Başka kurumların tahvil bono ve hisse senetlerini alabilirler.
Mevduat toplamadıklarından yatırım bankaları daha çok "toptancı bankacılık" yaparlar. Hisse senedi piyasasında aracılık faaliyetlerinde yoğunlaşanların perakende bankacılık tarafları gelişmiştir.
KAYNAK İSTİKRARSIZLIĞI
Finansal kriz dönemlerinde, mevduat toplayamadıklarından, yatırım bankaların kaynakları güvenilmez olamaya başlar. Borçlandıkları kesimler daha çok yatırım fonları ve bilgili yatırımcılar olduğundan, krizin yarattığı beklentilerle borçlanma kaynakları azalır, hatta kurur. Yükümlülüklerini ödemekte zorluk çekerken, varlıklarının değeri hızla düşer. Sonunda, yükümlülüklerini ödeyemez hale gelirler. Kısacası, yatırım bankalarının kaynakları kriz dönemlerinde istikrarsız hale gelir.
Geçmişte, Bear Stearns’e bugünlerde Lehman Brothers ve Merrill Lynch’in başına gelen budur. Bu duruma gelmiş finansal kurumları para pompalayarak merkez bankalarının da kurtarabilme şansı yok denecek azdır.
"Sırada kim var?" sorusu sorulduğunda, şimdi ilk akla gelen isimler yine yatırım bankaları oluyor. Dünyaya örnek olmuş, yatırım bankacılığına itibar kazandırmış, sektörün pırlantaları diye nitelenen Goldman Sachs ve Morgan Stanley gibi yatırım bankalarının dahi zora girebileceği konuşulmaya başlandı. Hisse fiyatları hızla bir inişe geçti. Morgan Stanley kendisini yamayabileceği bir mevduat bankası arayışına girdi.
Yatırım bankalarının güvendiği kaynakların başında bono ve tahvil piyasası gelir. Sermaye piyasalarında bono ve tahvil ihraç ederek yatırım bankaları kaynak sağlarlar. Son dönemde bu piyasa kurumuş durumda. Ellerinde yatırım bankalarının çıkarmış olduğu bono ve tahvilleri bulunduranlar bu yatırımlarından şimdi çıkamıyorlar. Finans jargonuyla, yatırımları ellerine yapışmış durumda. Yükümlülüklerini yerine getirmek için yeni bono ve tahvil satmak isteyen yatırım bankaları borçlanacak yatırımcı bulamıyorlar. Kısacası, piyasaların kredi limitleri yatırım bankalarına kapanmış durumda.
YENİDEN CANLANIR
Olaylar birbirlerini tetikliyor. Olumsuz beklentilerle düşen hisse fiyatları ve kötü varlıklar yatırım bankalarının sermaye tabanını eritiyor. Eriyen sermaye tabanı borçlanma kapasitesini düşürüyor. Bu gelişmeleri gören kredi derecelendirme şirketleri yatırım bankalarının kredi değerliliğini düşürüp yatırımcıları büsbütün ürkütüyor. Sonuçta, geçmişteki en sağlam yatırım bankası dahi batma noktasına gelebiliyor. Şimdi, bu süreci yaşıyoruz.
Bugünlerde yaşananlar yatırım bankacılığının bir daha dirilemeyecek ölçüde öldüğü anlamına gelmiyor. Kriz dönemlerinin karmaşasını yaşıyoruz, yatırım bankaları can çekişiyor. Piyasalar durulduğunda, yatırım bankacılığı yeniden canlanacaktır. Ama, krizin oluşturduğu yeni ortamla, birçok yatırım bankası kaynakları göreli olarak daha istikrarlı olan bir mevduat bankasının bünyesinde çalışmaya devam edecektir. Kriz ortamında, mevduat bankasına yamanmış büyükçe bir yatırım bankası mevduat bankasını da zor durumlara sokabilir. Bu olasılığı da gözden uzak tutmamak gerekir.