11Eylül'ün dünya ekonomilerine en büyük etkisi ekonomik bireylerin ileriye dönük beklentilerinin kötüleşmesi oldu.
Sorulduğunda herkes beklentilerin kötüleştiğini söylüyor, ama yayınlanan ekonomik veriler Amerika'da işlerin o kadar da kötü olmadığını gösteriyor. Belli ki, Amerika'da ekonomik birimler dile getirdikleri olumsuz beklentileri aldıkları iktisadi kararlara yansıtmıyorlar. Yani, gerçek beklentileri söyledikleri değil.
Son verilere göre, Amerikan ekonomisinin üç aylık büyümesi yıllık bazda yüzde 4 civarında. Yirmi yıl evvel bu düzeydeki bir büyüme parmak ısırtırken, şimdi çoğu kişi dudak büküyor. Son on yılın yüksek büyüme performansı herkesi biraz şımarttı. Birçok kişi ekonominin ciddi bir resesyona gireceğinden söz ederken, mevsimsel Noel alışverişlerinde bu yıl bir patlama yaşanıyor. Hálá, ekonomideki sinyallerin karışık olduğundan söz ediliyor.
Amerikan ekonomisinin gibi çok da kırılgan olmadığı anlaşılıyor. Tüketim harcamalarındaki artış beklentilerin çok üzerinde gerçekleşiyor. Şimdilik, tüketimdeki artış tam olarak üretime yansımış değil. Yani, bizdeki gelişmelerin tersine, Amerikalılar stoktan tüketiyorlar. Belli bir zaman aralığında, üretim de mutlaka tüketimi yakalayacaktır. Stoklar sonsuz değildir. Ekonominin düşük stoklarla çalıştığı ise bir gerçek.
AVRUPA VE JAPONYA
Amerikan ekonomisinin güçlü olması dünya ekonomileri için çok önemli. Çünkü, şu sıralarda dünyada tatminkar düzeyde bir performans gösteren tek büyük ekonomi Amerikan ekonomisi. Avrupa Birliği (AB) ekonomileri hálá kendilerini toparlayabilmiş değiller. AB'nin en büyük ekonomisi Almanya'da işsizlik rekor düzeyde. Başta Almanya olmak üzere birçok AB ülkesi devlet bütçelerini toparlayacak yapısal reformları yapmakta gecikiyorlar. Bütçe açıkları AB yönetimini ve Avrupa Merkez Bankası'nı endişelendiriyor.
Avrupa ekonomilerinde yaşanan olumsuzluklar genellikle tek para sistemine geçişin sancıları olarak görülüyor. Daha ayrıntılı analizler ekonomik sorunların aslında yapısal reformların gecikmesinden kaynaklandığını, fakat tek para sistemi içinde çözülemeyen yapısal bozuklukların daha fazla hissedildiğini gösteriyor. Avrupa yakın bir zamanda ‘‘refah devleti’’ anlayışından uzaklaşmak durumunda kalacak gibi görünüyor.
Japonya ekonomisi bozulmaya devam ediyor. Japonya 1930 stili bir depresyon yaşıyor. Tüketim de, üretim de, fiyatlar da düşüyor. Bankacılık sektörü giderek kan kaybediyor. Devletin bankacılık sektörüne koyduğu 600 milyar dolardan fazla para sektörün sorunlarına kalıcı bir çözüm yaratabilmiş değil. Hálá, sektörün tüm olarak kamulaştırılmasından söz ediliyor. J.M. Keynes Japonya'da yeniden çok popüler oldu.
TEK UMUT
Yükselen ekonomiler içinde göreli olarak en iyi performans gösteren ülkeler Türkiye ve Rusya. Seçimlerden sonra Brezilya ekonomisinin ne tarafa gideceği henüz belli olmadı. Belirsizlikler devam ediyor. IMF ile anlaşma zemini bulamayan Arjantin debelenmeye devam ediyor. Bankalardaki varlıkların dondurulması uygulamasının gevşetilmesinden bir fayda umuluyor. IMF ile yeniden müzakerelere zemininin oluşturulmasına çalışılıyor.
Kısacası, dünya ekonomileri içinde en iyi performans gösteren ülke Amerika. Beklentilerin aksine, dünyanın diğer taraflarındaki iktisadi sorunlar Amerika'ya sıçramadı. Amerika'nın ekonomik performansının dünyanın diğer bölgelerine sıçramasını beklemek biraz iyimserlik de olsa, şimdilik başka umacağımız bir şey yok gibi görünüyor.