Vekaleten yürütülen para politikası ancak enflasyon yaratır
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
FİYAT istikrarını ciddiye almayan toplumlar doğal olarak Merkez Bankası da ciddiye almazlar. Merkez Bankası’nın nasıl bir kurum olduğunu, nasıl çalıştığını bilmezler. Ayrıcalıklı kamu kurumu olmaz anlayışıyla, sapla saman birbirine karışır.
Merkez Bankası birçok açıdan ayrıcalıklı bir kurumdur. Çünkü, fiyat istikrarının tesisi ve devamı merkez bankasının varlığı yoluyla "siyasi bir seçim" olmaktan çıkarılmıştır. Galiba, bu noktada kafalarımız karışıyor.
GELENEKLER
Cumhurbaşkanlığı ya da başbakanlık uzun süre vekaleten yürütülemeyeceği gibi, Merkez Bankası Başkanlığı da uzun süre vekaleten yürütülemez. Yürütülebileceğini iddia edenler Merkez Bankası’nı Orman Bakanlığı ya da Kara Yolları Genel Müdürlüğü ile karıştırmaktadır. O kurumlar da önemlidir, ama onların milli paranın iç ve dış değerini korumak gibi bir görevleri yoktur.
Vekalet müessesesi merkez bankaları için çok kısa süreli olarak düşünülmüştür. Başkan’a vekalet Başkan Yardımcıları arasında olur. Başkan yurt dışında olduğunda, Başkan Yardımcılarından birine Başkan tarafından vekalet verilir. Başkan, dönüşümlü olarak vekalet verir. Bu, bir gelenektir.
Başkan Yardımcılıklarına vekalet ancak bir başka Başkan Yardımcısı tarafından olabilir. Asaleten Başkan Yardımcısı olmayan birinin vekaleten Başkan Yardımcısı olması diye bir şey yoktur. Bu uygulama 1993 yılı sonlarında başlamıştır. Yanlıştır. Yanlış olan bir uygulama gelenek hale getirilmeye çalışılmaktadır.
Başkan’ın istifası ya da ölümü durumunda İdare Meclisi’nin en kıdemli Başkan Yardımcısı’nı vekaleten Başkan ataması diye bir gelenek yoktur. İdare Meclisi’nin uygun gördüğü kişi, görevi kabul ettiği taktirde, Başkan Vekili olarak atanabilir. Gelenek de böyledir. Uygulama da böyledir.
İdare Meclisi’nin kimi seçtiği ve hangi ölçütlere göre hareket ettiği hiç kimseyi ilgilendirmez. Bu arada, hükümetin yetkisinde bir konuma vekaleten atanacak kişi konusunda İdare Meclisi’nin hükümetin görüşünü alması kadar da doğal bir uygulama olamaz. Bunun Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ile hiçbir ilgisi yoktur.
Toplumun bu konularda bilgisi ve görgüsü az olunca, yanıltmalar ve yanlış yönlendirmeler de yoğunlaşıyor.
EĞİLİMLER
Bizler bunları tartışırken, IMF uyarı üzerine uyarı gönderiyor. Son dönemde alınan iktisadi kararların çoğunu "programdan sapma" olarak niteleniyor. Son olarak da, IMF Başkanı Rato "Türkiye’nin makro ekonomik risklerinin arttığı" uyarısını yaptı. Yani, iş ciddileşiyor. Zaten kafası karışık durumda olan uluslararası sermayenin bu dönemde IMF’yi dinleme eğilimi artmıştır. Zincirdeki zayıf halka konumumuzu daha fazla zorlamamız gerekiyor.
Gelişmekte olan piyasalarda hükümetler yurt dışından para gelmeye başladığı zaman gevşeme eğilimi gösterirler. Hele, bu konjonktür seçim dönemine yakın yakalanabilirse, gevşeme çok daha fazla belirginleşir. Şimdi, böyle bir dönemden geçiyormuşuz gibi bir izlenim elde ediliyor.
Bu yaklaşım içinde Merkez Bankası konusunda ciddi bir tavır alınmazsa, yurt dışından gelen para akımına da çok fazla güvenmek doğru değildir. Vekaletle yürütülen para politikası fiyat istikrarının en büyük düşmanlarından biridir. Çünkü, vekilin alacağı kararlar daima günü idare etme yönünde olacaktır. Kararlılık, inandırıcılık ve risk alm ikinci plana itilecektir.
Fiyat istikrarı konusunda alınmış mesafenin bu yolla kaybedilmesi hükümeti seçimlerde de çok zorlar. Çünkü, ekonomik birimler bu noktaya gelebilmek için çok önemli fedakarlıklarda bulunmuşlardır.