KÜRESEL sermayenin nerelere gittiği ve Türkiye’nin göreli konumunu irdelemekte yarar var. Çünkü, küresel sermaye gelişmekte olan ülkelerden paldır küldür çıkmaya kalkmayacak, ama bazı ülkelerden dönemsel olarak soğuyabilecektir.
Cuma ve dünkü yazılarımda söz ettiğim gibi, uluslararası yatırım yapılabilecek fonlar çığ gibi büyümektedir. Tüm bölgelerdeki yükselen ekonomiler (emerging markets) çok ciddi boyutlarda cari işlemler fazlası vermektedirler. Petrol gibi hammadde fiyatlarının yüksek seyretmesi bunları üreten ekonomilerde çok ciddi nakit fazlaları yaratmaktadır.
KARŞILAŞTIRMA
Tabloda bölgesel olarak yükselen ekonomilere giden sermaye akımları ile cari işlemler dengesi, 2006 yılı tahmin bazında olduğu için, 2005 yılı için verilmektedir. Tüm bölgelerdeki gelişmekte olan ülkeler toplamda cari işlemler fazlası vermektedir. Buna karşılık Türkiye’de hatırı sayılır bir cari işlemler açığı söz konusudur.
Avrupa’daki yükselen ekonomiler ve özellikle Türkiye hariç, yükselen ekonomiler aldıkları uluslararası sermayeyi genellikle doğrudan yabancı yatırım olarak almaktadır. Hisse senedi alımı yoluyla gelen yabancı sermaye göreli olarak azdır.
Avrupa’daki yükselen ekonomilerle Türkiye göreli olarak borçlanma yoluyla sermaye çeken konumdadırlar. Asya ekonomilerinde gelen toplam sermaye akımlarının yaklaşık üçte ikisi doğrudan yatırım, üçte biri ise borçlanma yoluyla olmaktadır. Avrupa ülkeleri uluslararası sermaye akımını büyük ölçüde borçlanma yoluyla çekmektedir. Türkiye ise aldığı sermaye akımlarının yarısından fazlasını borçlanma yoluyla gerçekleştirmektedir. Latin Amerika ülkeleri net bazda dış borç ödeyicisidirler. Afrika/Ortadoğu ülkeleri ise net bazda borçlanmamaktadırlar.
2006 yılına yönelik yapılan tahminler bu görüntüyü radikal bir biçimde değiştirmemektedir. Cari işlemler fazlası Avrupa’daki ülkelerde biraz düşerken, dünyanın diğer kıtalarında artmaktadır. Türkiye’de de cari işlemler açığı artmaktadır.
Avrupa göreli olarak borçlanma yoluyla uluslararası sermaye çeken bir konumdadır. Diğer kıtalarda durum 2006 yılında da aynıdır.
Tüm bölgelerde rezerv artışları 2006 yılında hızlanmış görünmektedir. Türkiye’de ise rezerv artışının 2005 yılına göre daha az olacağı tahmin edilmektedir.
Bu resim Türkiye’nin dikkat çekici bir noktada olduğunu gösteriyor. "Sürüden ayrılanı kurt kapar" özdeyişini hatırlayarak sürüden ayrılmamaya çalışmamız küresel sermaye çekimini sekteye uğratmamak açısından önemli görünmektedir.