TÜRKİYE yabancı sermaye fakiri bir ülke konumunda kaldı. Kendimizi Çin ile karşılaştırıp moralimizi bozmayalım. Bizim gibi dönemsel krizlerden kurtulamamış Meksika gibi ülkeler dahi son beş yıldır ortalama 10 milyar doların üzerinde doğrudan yabancı sermaye çekebiliyorlar.
Latin Amerika Amerika’nın arka bahçesi olarak düşünülüp bu ülkelere giden yabancı sermaye ile Türkiye’nin karşılaştırılmasının doğru olmadığı düşünülebilir. Biz de Avrupa’nın arka bahçesi sayılırız. Neden bize şimdiye kadar Avrupa’dan benzer ölçülerde doğrudan yabancı sermaye gelmedi?
SON BEŞ YIL
Bu çeşit soruların yanıtını, kontrol edemediğimiz etkenler yerine, kontrol edebileceğimiz etkenlerde aramamız çok daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Ekonomik istikrarsızlık yabancı sermayeyi korkutmaktadır. Siyasi riskler, yüksek vergi oranları, rekabet ortamının sakatlıkları, hukuk sistemi, mevzuat ve mevzuatın uygulanması gibi etkenler de yabancı sermayenin baktığı önemli alanlardır. Bütün bu konularda Türkiye’nin karnesi zayıftı. Özellikle ekonomik istikrar konusunda son yıllarda belli bir mesafe alındı.
Düzelme rakamlara da yansıyor. 1980’lerden sonra, Türkiye ilk kez ekonomik istikrar konusundaki niyetini 1999 yılı sonunda IMF ile kapsamlı bir program hazırlayarak dünyaya gösterdi. 2001 yılında yok kazasına uğramış olsak bile, işlerin rayına oturması için büyük çabalar gösterildi.
2000 yılı başından 2005 yılı eylül ayına kadar Türkiye’ye giren doğrudan yabancı sermaye (gayrimenkul alımları dahil) 18.5 milyar dolar oldu. Yabancı sermaye yasasının çıktığı 1954 yılından 2000 yılına kadar bu boyutta Türkiye’ye yabancı sermaye girmemişti.
Türkiye’de yabancı sermayeli şirketlerin toplamı bu yılın ekim ayı itibariyle 11,700 oldu. Bu şirketlerin yüzde 61’i (7100 civarında) 2000 yılı ve sonrasında açıldı. Yalnızca bu yılın ilk on ayında açılan yabancı sermaye şirketi sayısı 2300’ü geçti.
Yabancı sermayenin Türkiye ekonomisine ilgisinde çok belirgin bir artış var. Özellikle son iki yılda bu ilgi çok daha belirgin hale geldi. Toplam yabancı sermayeli şirketlerin yüzde 40’a yakını son 22 ayda açıldı. Aynı dönemde gelen yabancı sermaye tutarı 7 milyar doları aştı. Yabancı sermaye çekmek için rekabet ettiğimiz ülkelere henüz yetişemedik, ama doğru yolda ilerliyoruz.
KALİTE
Yabancı sermaye deneyimizde henüz başlangıç noktasında sayılırız. Dikkat edilirse, Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin çok büyük bir kısmı zaten faaliyette olan ekonomik birimleri satın almalar yoluyla geliyor. Yani, yabancı sermayenin büyük bir kısmı henüz yeni üretim kapasitesi yaratmıyor. Bu durumu küçümsemek doğru değil, ama yabancı sermaye dendiğinde de üretim kapasitesinin artıp istihdamın büyümesine önemli bir katkı beklendiği de akıldan çıkarılmamalı. Yani, kaliteli yabancı sermaye çekebilmeliyiz.
Kaliteli yabancı sermaye girişinin yoğunlaşması için yalnızca ekonomik istikrar, gerekli olsa da, yeterli değil. Siyaset, hukuk, vergi, mevzuat ve emek piyasası gibi alanlarda da istikrar gerekiyor. Yani, topyekun istikrara doğru gittiğimiz konusunda yabancı sermayeyi ikna edebildiğimiz zaman arzuladığımız yabancı sermaye türünde de akım hızlanacaktır.