MECLİS’ten geçen Sosyal Güvenlik Yasası’nın önemli maddeleri Cumhurbaşkanı tarafından veto edildi.
Gazeteler bir bayram havasında "mezarda emeklilik engellendi" başlığı ile konuyu kamuoyuna duyurdular. Ama, piyasalar durumu çok sevmedi.
Cumhurbaşkanı Anayasa’nın belirttiği devletin sosyal olma niteliğinden yola çıkarak hayat beklentisinin 66 yıl olduğu bir ülkede emeklilik yaşının 65 olmasının kabul edilemeyeceğini dile getirdi. Gazetelerimiz bu savı çok beğenmiş olacaklar ki, Cumhurbaşkanı’nın vetosu "yaşasın, kurtulduk" havasıyla verildi.
ÖMÜR BEKLENTİSİ
Ayrıntılarda bir emeklilik sistemi nasıl çalışırsa çalışsın, emeklilik programları, çalışanların çalıştıkları süre içinde yaptıkları katkıların emekli oldukları süre boyunca elde edecekleri faydaların parasal değerine üç aşağı beş yukarı eşit olması üzerine kurulur. Aksi taktirde, emeklilik döneminde çalıştıkları dönemdeki katkılarından daha fazla yarar sağlayanlar birileri tarafından desteklenmek zorundadır. Doğal olarak, "sosyal devlet" anlayışı devletin bu açığı kapatmasını öngörebilir.
Söz konusu açık, devletin mali gücünü aştığı noktada devletin "sosyal devlet" olma özelliği de ister istemez yok olmaktadır. Bugün gelinen noktada, sosyal güvenlik sisteminin açıkları devletin mali olanaklarıyla karşılanamaz haldedir. O halde, bir şeyler yapılması gerekmektedir. Orta dönemde, ekonomik istikrar için bu yaklaşım kaçınılmazdır.
Yapılması gereken, çalışanların çalıştıkları dönemdeki katkılarını artırmaktır. Yani, emeklilik sisteminin gelirleri artmalıdır. O halde, insanlar daha uzun süre çalışıp daha fazla katkı yapmalıdırlar. Aynı paralelde, emeklilerin sistemden "beklenen faydalanma yılı" kısaltılmalıdır. Yani, emeklilik sisteminin giderleri kısılmalıdır.
İki önerinin de ima ettiği, emekli olma yaşının artırılması zorunluluğudur. Bu hesabı yaparken, beklenen ömrün 66 olduğu bir ülkede 65 yaşında emekli olma kuralı elbette kabul edilemez. Ama, yapılması gereken hesap "doğumda beklenen ömür" tahminini içeremez. Önemli olan çalışılan yıl ile emekli olarak yaşanacak yıl arasında bir bağın kurulmasıdır. Kullanılması gereken tahmin, bir insanın çalışmaya başladığındaki beklenen ömrüdür. Bu rakam "doğumda beklenen ömür" rakamından çok farklıdır.
ÖNERİLEN SİSTEM
Türkiye’de "doğumda beklenen ömür" son otuz yılda çok artmıştır. 1970’lerde bu rakam 60 yılın altındayken, uluslararası verilere göre, bugün kadınlarda 75 yıl, erkeklerde 71 yıl olduğu tahmin edilmektedir.
İnsanların iş piyasasına girdiği yaştaki ömür beklentisi ise bu rakamdan daha fazladır. Kaba bir hesapla, doğumda 72 yıl hayat beklentisi olan biri eğer 20 yaşına kadar yaşamışsa, 63 yıl daha yaşayacağı (şartlı olasılık) tahmin edilmektedir. Türkiye’de doğumda beklenen ömür ortalama 72 yıl ise, 20 yaşında çalışmaya başlayan birinin beklenen ömrü 83 yıl olacaktır. Görüldüğü gibi, 65 yaşanda emekli olan biri 20 yaşında çalışmaya başlamışsa, mezarda emekli olmamakta, 18 yıl daha emekli olarak yaşaması beklenmektedir.
Kısacası, bugünkü sistemde insanların 25 yıl çalışıp 38 yıl emekli olarak yaşamaları beklenmektedir. Halbuki, emeklilik yaş haddi 65 olduğunda, 45 yıl çalışıp 18 yıl emekli olarak yaşaması beklenmektedir. Beklenti ömrün ilerideki yıllarda uzaması olasılığının yüksekliği işin bir başka boyutudur.
Aslında, sistemin ilerideki sağlığı açısından, Cumhurbaşkanı’nın veto ettiği öneri dahi Türkiye’de sosyal güvenlik sistemini kurtarmaktan uzaktır.