SON günlerde yeni bir tartışma başladı. Hükümet, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) bünyesinde görev yapan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nu (TMSF) ya BDDK'dan ayırmak istiyor ya da bu kurumun görevlerinin başka devlet organlarınca yerine getirilmesini arzuluyor.
Bankalar Yasası çerçevesinde, TMSF, BDDK kararlarıyla, çeşitli bankaları bünyesine kattı. Bu bankaların eski sahiplerinin borçlarını tahsil edip yüklendiği zararların telafisine çalışıyor. Süreç, çeşitli nedenlerle arzulandığı hızda işlemiyor.
TMSF BDDK'dan ayrılsa ya da TMSF'nin görevi bir başka devlet organı tarafından üstlenilse, her şey daha iyi olur diye düşünülüyor. TMSF'nin asıl işlevi göz ardı ediliyor.
AYRILAMAZ PARÇALAR
TMSF, bir sigorta kurumudur. Yasa çerçevesinde, bankalar, topladıkları tasarruf mevduatları üzerinden TMSF'ye belli bir oranda prim ödeyerek tasarruf mevduatlarını sigorta kapsamına aldırırlar. Banka, tasarruf mevduatlarını geri ödeyemeyecek durumda olduğunda, bir sigorta kurumu olan TMSF tasarruf sahibinin alacağını sigorta edilen tavan üzerinden öder.
Sigorta primleriyle biriken meblağlar TMSF tarafından Hazine Bonosu gibi yatırım araçlarında değerlendirilip nema kazandırılır. Yasa gereği, sağlığı bozulan bazı bankalara ek mali destek gerektiğinde, BDDK kararıyla, TMSF bankalara biriktirdiği fonlardan ek kaynak sağlayabilir. TMSF'nin ayrı tüzel kişiliği vardır. Ama, TMSF'nin neyi nasıl yapacağına BDDK karar verir.
Son dönemde yaşanan bankacılık faciası sırasında, İmar Bankası hariç, hiçbir bankanın faaliyeti durdurulmamıştır. BDDK mali durumu bozulan bankaların sahipliğini yasanın kendine verdiği yetkiye dayanarak TMSF'ye devretmiştir. TMSF, bankanın yeni sahibi olarak ek mali kaynakla sahiplendiği bankayı desteklemiştir. Bir anda oldukça fazla sayıda banka TMSF sahipliğine geçince, TMSF'nin sigorta primleri yoluyla elde ettiği fonlar yeterli olmamış, yasa çerçevesinde, Hazine'den mali destek alınması söz konusu olmuştur.
Oluşan zararlar Hazine'nin sağladığı destek ve TMSF'nin biriktirdiği paralarla karşılanabilmiştir. Şimdi, TMSF el konulan bankaların eski sahiplerinden yaptığı protokoller çerçevesinde yapacağı tahsilatlarla, el koyduğu bankalardaki kredileri geri çağırarak ve o bankalardaki batık kredileri tahsil etmeye çalışarak Hazine'den aldığı mali kaynakları geri ödemek durumundadır.
BAĞIMSIZLIK
Bankacılık kriziyle beraber, TMSF, normal bir sigorta kurumu olmaktan çıkıp bankacılık sektörü dışındaki alacaklarını tahsil etmeye çalışan bir kurum haline gelmiştir. Sigorta kurumu olarak örgütlenmekle alacak tahsildarı olarak örgütlenmek ayrı şeylerdir. Dolayısıyla, TMSF'nin alacak tahsildarlığında arzulanan başarıyı gösterememesine çok şaşmamak gerekmektedir.
Bir anlamda, koskoca bir dağ TMSF'nin üzerine yıkılmıştır. Yıkılır yıkılmaz da, TMSF'nin neden hálá dağın tepesinde oturmadığından şikayet etmemiz çok gerçekçi değildir. Ama, arzulanan sonuçları arzulanan hızda gerçekleştiremediği için TMSF'yi BDDK'dan ayırmak ya da TMSF'yi bir başka devlet oranına bağlamak doğru çözümler değillerdir. Çözümü başka yerlerde aramamız gerekir.
TMSF'yi BDDK'dan ayırmak BDDK'nın bağımsızlığını ortadan kaldırmaya yönelik bir uygulama olacaktır.